Gönderi

Sosyal ağların önemini kavrıyoruz, fakat bu ağların içinde olmamız, çoğu zaman içeriklerini gözden kaçırmamıza neden olabiliyor. Bu durum, şempanzeler için yeni bir tırmanma düzeneği inşa ederken mensubu bulunduğum primat uzmanları grubumun da başına geldi. Oysa ki, bunu en iyi bilenlerin başında bizim olmamız gerekir. Fiziksel çevreye çok fazla odaklanmıştık. Maymunlar otuz yıldan fazla bir süredir aynı bahçe duvarlarının arasında, metal tırmanma merdivenleriyle donatılmış geniş bir açık alan içerisinde yaşamaktaydılar. Büyük telefon direkleri alıp, bir değişiklik olsun diye maymunların yaşadıkları alana yerleştirmeye karar vermiştik. İnşa süresince, şempanzeler kendi alanlarına yakın bir yerde kilitli olarak tutuldular. İlk başlarda gürültü çıkarıyor ve yerlerinde duramıyorlardı, fakat telefon direklerini alana yerleştiren büyük makinenin sesini duyduktan sonra seslerini tamamen kestiler. Duydukları yoğun gürültü sayesinde bunun büyük bir iş olduğunu anlamış olmalılar! Telefon direkleri urganlarla birbirine bağlanmış, bahsettiğim alan yeni baştan çimlendirilmiş, yeni çukurlar kazılmış ve sekiz gün içerisinde hazır hâle getirilmişti. Yeni tırmanma düzenekleri eskiden sahip olduklarına göre tam on kat daha uzundu. Arazi istasyonunda çalışan işçilerden en az otuz tanesi, maymunların yenilenmiş alana salıverilmelerini izlemek üzere gelmişlerdi. Hatta kendi aramızda hangi şempanzenin ahşap direklere temas edeceğine ya da zirvesine tırmanacağına dair bahse bile tutuşmuş- tuk. Bu maymunlardan bazıları o ahşap direklere on yıllar boyunca dokunmazken, bir kısmı hiçbir zaman onların yanına bile yaklaşmadı. Primat merkezinin yöneticisi en üst mevkiden erkek ya da dişi şempanzelerden birinin ilk dokunan olacağı tahmininde bulunmuştu. Fakat biz, erkek şempanzelerin kahramanlığa soyunmayacaklarını gayet iyi biliyorduk. Onlar sürekli olarak siyasi konumlarını geliştirmekle meşguldüler ve daha büyük riskleri ancak belli bir süreç dahilinde göze alabiliyorlardı. Öte yandan, bir şeyi ilk deneyen olmadıkları gibi, çevrelerine yeni gelen bir şeyin korkusundan kelimenin tam anlamıyla ishal oluyorlardı. Kuleye yerleştirdiğimiz kameraları kayda geçirip maymun kolonisini yenilenmiş alanlarına saldık. Ilk gördüğümüz şey bizi oldukça şaşırtmıştı. İnşa ettiğimiz tırmanma merdivenlerine kendimizi öylesine kaptırmıştık ki, yaz sıcağı altında birbirimize sarılmış, olacakları merakla bekliyorduk. Fakat yaşadığımız o heyecan, maymunların birbirlerinden ayrı kabinlerde ve hatta binalarda günlerce kaldıklarını unutmamıza neden olmuştu. Onları salı- vermemizi izleyen ilk birkaç dakika yalnızca sosyal bağlarıyla ilgili davranışlar sergilediler. Bazı şempanzeler diğerlerinin omzuna ya da kollarına zıplıyor, sarılıyor ve birbirlerini öpüyorlardı. Yetişkin erkekler ise hemen tüylerini dikmiş ve patronun kim olduğunu unutmuş olması muhtemel türdaşlarına gözdağı vermek amacıyla alanı turlamaya koyulmuşlardı. Şempanzeler yeni yapıyı güç bela fark etmişlerdi. Bazıları tam altında yürüyor ve sanki orada değilmiş gibi davranıyorlardı. Yeni merdiveni açıkça görmezden gelmekteydiler! Bu durum, zeminden görülebilen stratejik noktalara yerleştirdiğimiz muzları fark ettikleri ana dek böyle sürüp gitti. Yapıya ilk tırmananlar yaşlı dişiler oldu. Telefon direklerine son dokunan şempanzenin grubun kabadayısı olarak bilinen dişi şempanze olması ise oldukça garipti. Yapıya yerleştirdiğimiz meyveler toplandıktan ve yendikten sonra hepsi aşağı indi ve yapı üzerinde tek bir maymun bile kalmadı. Onu kullanmaya hazır olmadıkları her hâllerinden belliydi. Maymun, öğrencilerimin bir gün önce test edip oturmak için fazlasıyla rahatsız edici buldukları demir merdivende toplanmışlardı. Hâlbuki şempanzeler, bütün yaşamlarını burada geçirmiş varlıklar olarak merdivene alışkındılar ve onun üzerinde tıpkı Taç Mahal'de gezi- yormuş gibi mutlu görünüyorlardı. Ve eminim ki biz oraya ahşap merdivenler yerine Taç Mahal'i de dikseydik, bu onlar için eğlenceli olmaktan ziyade bakılıp geçilecek bir şey olacaktı. Sonuç olarak, yeni tırmanma yapısının üzerinde uzun zaman geçirmeye başlamaları aylar sürdü. Yapmayı başardığımız yapı bizi öylesine gururlandırmıştı ki, bu gurur gözlerimizi âdeta kör etmişti; ta ki maymunlar gözlerimizi açıp, bizi temel gerçeklerle yüzleştirene kadar. Bu yüzleşme, beni, Immanuel Kant'ı yeniden düşünmeye sevk etti. Çünkü bu, modern felsefeye ait bir problem değil miydi? Kendimizle ilgili olduğunu düşündüğümüz - soyut düşünce, bilinç, ahlak- yeni ve önemli şeyler tarafından öylesine etkileniyoruz ki, temel meseleleri gözden kaçırıyoruz. İnsanda eşsiz olan şeyi küçümsemeye kalkışmıyorum, fakat buraya nasıl ulaştığımızı anlamak istiyorsak, düşünmeye en alttan başlayıp en üste doğru ilerlememiz gerekecek. Uygarlığın ulaşmış olduğu en yüksek zirvelere odaklanmak yerine, zeminde bulunanlara da dikkat etmemiz gerekiyor. Zirveler güneş ışığında oldukça güzel parıldarlar, fakat bizi çocuklarımıza adamamızı sağlayan o karmaşık duygular da dâhil olmak üzere, ihtiyaç duyduğumuz şeylerin büyük bir kısmını ancak zirvelerin eteklerinde bulabiliriz.
Sayfa 29 - Akılçelen KitaplarKitabı okudu
·
113 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.