Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bir Yudum Kitap
İnsan, hayalleriyle vardır. Hele ki şu asırda hayal kurmak, bir varoluş mücadelesidir bir yönüyle. Kaan Sekban, "Hayatta hiçbir zaman 'keşke'lerle, 'eğer'lerle vakit kaybetmeyi seven biri olmadım." der. O vakit, hayallerimize doğru emin adımlarla ilerlerken, hiçbir şeyin sizi durdurmasına izin vermeyin sevgili okur. Var olun. Kaan Sekban - Tebrikler Kovuldunuz Okuyan Us Yayınları, s.68-69 Personelin her nedense motive olacağına inanılan bir başka organizasyon da yılbaşı kutlamalarıydı. Açık söyleyeceğim; şubede çalışıyorsanız dünyanın en lüzumsuz ve en yapay etkinliğidir yılbaşı kutlamaları. Aslında bütün şirketler için öyledir de, eğer çok havalı bir iş ortamınız ve ziyadesiyle yüksek geliriniz varsa o zaman o kutlama da orijinal bir hal alabilir. Fakat şubede, yüce genel müdürlüğün verdiği bit kadar bütçeyle alınan cipslerden ve çemçük bir pasta eşliğinde garip şapkaların kafaya takılması suretiyle oturup fındık fıstık yemekten ve yine bir noktadan sonra iş konuşmaktan ibarettir bu kutlamalar. Yine en az bu kutlamalar kadar gereksiz olan bir şey varsa, o da yapılan zorlama yılbaşı çekilişleridir. Yahu belki ben anama babama bile hediye almıyorum, bütün gün muşmula suratını çektiğim gişedeki sevimsiz kıza ya da "Bu akşam biraz çalışacağım, kalman gerekiyor senin de" dediğimde suratını sallandıran güvenlikçiye neden hediye alayım ki? Hayır, sonra ne münasebet, neden birbirimizi çok seviyormuşuz gibi yapıyoruz ki? Neyse... Çekiliş yapıldı ve altın kural deklare edildi: "Limit on beş lira!" Biraz düşük gelmişti o anda, tamam yani buna karşıydım ama gidip de nayloncudan kova alacak halim yoktu. Epey bir bakındım limite sadık kalayım diye ve sonunda uyduruk ötesi bir şal aldım bana çıkan bahtsız bedeviye. Markası belli olmayan cipslerle donanmış, kolaların su gibi aktığı o muazzam kutlama gecesinde hediyeleri verme zamanı geldi. Herkes tek tek hediyesini veriyor, açılan hediyeler hiç de on beş liranın altında gibi görünmüyordu. iyice paniklemiştim. Benim hediyeme sıra geldiğinde utana sıkıla ilgili kişiye verdim. Paketi bile o kadar uyduruktu ki, az sonra olacakların habercisiydi adeta. Kadıncağız korka korka paketi açtı, şalı görünce neye uğradığını şaşırdı. Aslında ben de çok şaşırmıştım. Nasıl bu kadar zevksiz, berbat bir şeyi hediye diye bir insana alabilmiştim! "Iıı şey, ben çok... Teşekkür ederim" gibisinden bir şeyler geveledi kadın ama ben dayanamadım: "Yahu pardon da üst limit on beş lira değil miydi? Siz nereden aldınız bütün bu güzel hediyeleri Allah aşkına?" deyince bir kahkaha tufanı koptu ortada. Ben hâlâ ne olduğunu algılayamadan salak salak etrafa bakıyordum. Kendimi, Hayat Sevince Güzel filmindeki sosyete partisinde köçek oynayan Ayşecik gibi hissettim o an. Sonra şube müdürümüz Canan Hanım beni itin poposuna sokan açıklamayı yaptı: "Kaancığım, on beş lira alt limitti. Sen üst limit anlamışsın sanırım!"
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.