Gönderi

Okurken ne de kolay değil mi?
Şeytanın ibadetlere karıştırdığı hile ve aldatmalara gelince, bunlar da yedi çeşittir. 1- Kişiyi sürekli ibadetten alıkoymasıdır. Fakat Allah'ın koruduğu kimse, "Benim gerçekten bu ibadete ihtiyacım var. Çünkü fani dünyada iken kendime ebedi olan ahiret için azık hazırlamam lazım" diyerek onu reddeder. 2- Hayırlı amellerin ertelenmesini istemesidir. Fakat Allah'ın koruduğu kimse "Ecelim benim elimde değildir. Şayet bu günün amelini yarına bırakırsam peki ya yarınınkini ne zaman yapacağım? Her günün kendine has bir ameli vardır" diyerek şeytanın bu isteğini de reddeder. 3- Daha yapacak çok işin var deyip ibadetleri çabucak yapmayı emretmesidir. Yine Allah'ın koruduğu kişi şeytanın bu isteğini de; "Az da olsa tam olarak yapılan ameller, çok olsa bile eksik olanlardan daha hayırlıdır" deyip geri çevirebilir. 4- Amellere riya karıştırılmasını istemesidir. Allah'ın koruduğu kimse onun bu isteğini de; "İnsanların bana ne faydası nede zararı dokunabilir, faydayı ve zararı veren Allah'ın beni görüyor olması yetmez mi?" deyip reddeder. 5- Kişiyi, "Sen ne uyanık ne akıllı birisin!" deyip gurura sürüklemesidir. Fakat Allah'ın himayesine mazhar olan kimse; "Nimet Allah'a aittir, bana değil. Beni başarıya ulaştıran ve amellerime fazlıyla büyük kıymet veren yine odur. Eğer amellerim onun ihsanı ile kıymet kazanmasaydı verdiği nimetlerin ve işlediğim günahların yanında amellerimin hiçbir değeri olmazdı” diyerek bundan da kurtulur. 6- Şeytan bazen de insana, "Gizli olarak çalış, gayret et. Sen bu işi gizlice yapıyor olsan bile Allah bu çabanı açığa çıkaracak ve seni insanların gözünde değerli kılacak" şeklinde bir çeşit gizli riya olan bu şekilde sözler fısıldar. Ancak, Allah'ın koruduğu kimse, "Ben Allah'ın bir kuluyum ve O da benim efendimdir. Dilerse yaptığımı açığa çıkarır, dilerse de gizli tutar. Dilerse beni değerli kılar, dilerse değersiz. Bu ona kalmış bir şeydir. Ve insanlara, işlediğim amelleri aşikâr etsin ya da etmesin bunu hiç önemsemem. Çünkü onların elinden bir şey gelmez" diyerek bu düşünceyi de reddeder. 7- Bütün bu yolları deneyip başarılı olamayan şeytan son olarak; "Senin bu amellere ihtiyacın yoktur. Çünkü sen saîd (iyi) olarak yaratıl mışsan; ameli terk etmek sana zarar vermez. Eğer şakî olarak yaratılmışsan da amel işlemek sana fayda vermez. O halde niçin rahatını bırakıp bu kadar çalışıyorsun ve kendine zarar veriyorsun!" şeklinde vesvese verir. Yine Allah'ın koruduğu kimse, bu düşünceleri şöyle savar: "Ben sadece bir köleyim. Köleye düşen efendisinin emirlerine uymaktır. Rab, rubûbiyetini gayet iyi bilir. O dilediğini yapar ve hakkımda dilediği hükmü verir. Ne halde olursam olayım amelin kesinlikle bana faydası vardır. Eğer saîdlerden isem sevaplarımı çoğaltmak için amellere ihtiyaç duyarım. Şayet şakîlerden isem, kendi nefsimi kınamamam için yine amele ihtiyacım vardır. Şöyle ki: Allah her halukarda yapılan ibadetlere karşılık ne zarar verir ne de cezalandırır. Hem cehenneme girecek olsam bile Allah'ın emirlerine boyun eğmiş olarak girmem O'na asi olarak girmemden daha iyidir. Kaldı ki sözü doğru ve vaadi gerçek olan Allah, yapılan ibadetleri asla karşılıksız bırakmayacağını vaad ediyor. Allah huzuruna kendisine iman etmiş olarak çıkan kişiyi elbette ki cehenneme sokmaz. Aksine onu doğru olan vaadinden dolayı cennetine alır." Nitekim bir âyet-i kerime şöyle buyruluyor: وَقَالُوا الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي صَدَقَنَا وَعْدَهُ "Onlar: Bize verdiği sözde sadık olan Allah'a hamdolsun derler." (Zümer 39/74)
Sayfa 150
·
1 plus 1
·
243 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.