Gönderi

27 yıl sonra Frodo
Zaman geçtikçe ahali, Frodo'nun da pek "yaşını göstermediğini" fark etmeye başladı: Dıştan, yirmilerini yeni doldurmuş, dinç, enerji dolu bir hobbit görüntüsünü koruyordu. "Bazıları da amma şanslı oluyor," diyorlardı; fakat Frodo daha ağırbaşlı bir yaş olması beklenen elli yaşına yaklaşıncaya kadar, bunun tuhaf bir şey olduğunu düşünmemişlerdi. Kendi açısından Frodo, ilk şaşkınlıktan sonra, kendi kendisinin efendisi ve Çıkın Çıkmazı'nın Bay Baggins'i olmayı bir hayli zevkli bulmuştu. Epeyce yıl, geleceği pek düşünmeden mutlu yaşadı. Fakat kendisi pek fark etmese bile Bilbo'yla gitmemiş olmanın pişmanlığı durmadan büyüyordu içinde. Zaman zaman, özellikle güz aylarında, kendisini yabani topraklan düşünürken buluyor, hiç görmemiş olduğu garip görünüşlü dağlar rüyalarına giriyordu. Kendi kendine, "Belki bir gün ben de Nehir'i geçerim," demeye başladı. Ama zihninin diğer yarısı buna hep, "Daha değil," diye cevap veriyordu. Bu böylece, kırklı yaşlarının sonuna kadar sürdü gitti; ellinci yaşgünü yaklaşıyordu: Elli onun önemli (ya da uğursuz) saydığı bir rakkamdı; en azından, maceraların aniden Bilbo'ya gelip çattığı yaştı bu. Frodo içinde bir kıpırtıdır hissetmeye başladı; eski yollar fazla aşınmış görünüyordu gözüne. Haritalara bakıyor, haritaların bittiği yerden sonra neler olduğunu merak ediyordu: Shire'da yapılan haritalarda Shire'ın sınırlarının dışı genellikle beyaz bırakılırdı. Kırlarda daha da uzaklara gitmeye ve daha sık yalnız gezmeye başladı; Merry ile diğer arkadaşları onu endişeyle izliyordu. Onu sık sık, o sıralarda Shire'da belirmeye başlayan yabancı yolcularla konuşur ve birlikte yürürken görür olmuşlardı.
·
42 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.