Gönderi

72 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 2 hours
Bu kitabı okurken Schiller’in geçen yaz ziyaret ettiğim Weimar’daki evinde hayal ettim kendimi. Çalışma masasının önünde dakikalarca dikilip parmak ucumla masaya dokunup gözlerimi kapayıp Schiller’in o masada oturup yazı yazdığını düşlemiştim. Ah! Dedim sonra içimden, bu tahta masa kim bilir hangi duyguların tanığı? Bu kitabı okurken yine hayalimde o masanın başına gittim. Ben bir hayalet gibi başında dikilirken Schiller’in bu güzel öyküleri kaleme aldığını hayal ettim. Büyükmüşsün Schiller dedim. Weimar’ın girişine heykelin dikilecek kadar varmışsın hani. O masada mı yazdın o öyküleri? Bir kaç yüz metre ötendeki Goethe’ye bir ikindi çayına uğrayıp, bir kaç öykü karaladım bi göz atar mısın dedin mi? Hangi mevsimde yazdın bu öyküleri? Evinin önündeki ağaçların hışırtısı ilham oldu mu sana? Yoksa ıhlamur mu kokuyordu tüm sokaklar? Sen yazına odaklanmışken alt kattaki mutfağından tencere tıngırtıları geliyor muydu? Sonra yardımcın çalışma odanın kapısını tıklatıp akşam yemeği hazır efendim dedi mi? Sonra sen odandan çıkıp misafir odasının duvarında asılı devasa portre ile gözgöze geldin mi, bir yandan yemeği bir yandan öykü kahramanların G***’yi, Edwin’i Wollmar’ı düşünürken attığın anlamsız bir bakış mıydı bu? Belki de evinde asılı portrelerden birinin adını veriyordun öykü kahramanlarına, kim bilir? Schillerin evini ziyaret ettiğimde tek bir eserini dahi okumamıştım. Zaten o şairdi ve ben de giremezdim pek şiir iklimine. Bu kitabı okurken öykücülüğü ile tanıştım Schiller’in. Hayatı hep tersten yaşarım ya ben, kapadım gözlerimi elimde bu kitapla hayalimde gittim Weimar’daki o iki katlı şirin evine. Gerçekte yaptığım gibi dikildim o tahta çalışma masasının başına; Schiller öyküsünü tamamladı ben de kafamdaki öyküyü. Ve ben bir yazarla daha biz oldum, bu bana yeterdi. Bu kadar duygu seli yeter, azcık kitaba gelelim. 5 öykü var kitapta, hepsi birbirinden güzel, hepsi bilgelik dolu. 20.yy savaş edebiyatını okurken bir acı nehri ile yüzyüze geliyor insan. Kimsenin kimseye ders verme niyeti yok, acı ızdırap derinin altında bir irin gibi ve onun kağıda akıtılması lazım. Öyle ya, bu iyileşmenin en güzel şekli değil mi? 18. Yy edebiyatına inince, bir çok eserde gördüğümüz gibi bir ders verme, bir mesaj verme kaygısı seziyoruz. Yazar okuyucuyu düşündürmek, hatta bazen terbiye etmek istiyor. Güzel şeyler anlatmışsın Schiller ama hiç biley değişmedi dünyada demek istiyorum. G*** gibi hırslı aristokratlar hala kol geziyor ortalıkta, Edwin hala umutsuz, Wollmar da hala hayata tutunma sanatını en güzel şekilde icra ediyor. Kimisi aydınlığı yakalamış, kimisi hala aynı karanlıkta diretiyor. Anlayacağın dünya hala aynı dünya. Ama sen yine de iyi ki yazmışsın. Bir kez daha hayatın gerçeklerini hatırlattın bana. Bu güzel öyküler alıp götürebildiği kadar uzağa götürdü, kafamın içinde bir kaç boşluk daha doldu, insanlara aktaracak bir kaç güzel cümlem daha oldu. Güzel öyküler, okuyun…
Ihlamurlar Altında Gezinti
Ihlamurlar Altında GezintiFriedrich Schiller · Can Yayınları · 2021739 okunma
·1 quotes·
318 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.