Gönderi

Muvelleh Kavramı: Veli mi, Deli mi?
Hal ve tavırları itibariyle alışılmış olandan farklılıkları bulunan muhalif sufileri tanımlamak bir sorun olmuştur. Esasında bu sufileri nitelemek için üzerinde uzlaşılmış bir terimin olmadığını da vurgulamak gerekir. Fuad Köprülü, Abdülbaki Gölpınarlı gibi bazı araştırmacılar Kalenderi, Haydari gibi derviş zümrelerini "Şii-bâtınî" kavramıyla nitelemişler, ancak bu tanım yaygınlık kazanmamıştır.⁸⁶ Günümüz araştırmacıları ise genellikle bu tarz dervişleri "heterodoks" kavramıyla ilişkilendirmekte ve "ortodoks-heterodoks" şeklinde karşılıklı tasavvufi gruplaşmayla sınıflandırmaktadır.⁸⁷ Fakat önerilen bu isimlendirmeye de çeşitli nedenlerle eleştiriler yöneltilmiş ve dolayısıyla kavramsal bir birlik hâlâ sağlanamamıştır. Temel eleştiri, bu kavramların Hıristiyan teolojisine ait oldukları hususuna ve Hıristiyan teolojisinde ifade ettikleri anlama dayanmaktadır. Zira heterodoksi kavramı Hıristiyan teolojisinde tekfiri⁸⁸ gerektirecek fırkalar için kullanılmaktadır.⁸⁹ Bu sebeple, heterodoksi kavramının, İslam tarihinin ve kültürünün ortaya çıkardığı tasavvufi grupları tanımlamada başarısız olacağı, bir kavram karmaşası yaratacağı ve farklı anlamlara yol açacağı dile getirilmiştir. 7./13. yüzyılda Şam dolaylarında yaşayan bazı müellifler alışılmış geleneğe muhalif tavırlar sergileyen sufileri tanımlamak için "muvelleh" kavramını kullanıyorlardı. İbnu's-Serrâc söz konusu derviş zümrelerini tasvir etmek için kavramı en yoğun şekilde kullanan müelliflerden biriydi. Ancak başka yazarlar da muvelleh terimini bazı sufi grupları anlatmak için zaman zaman kullanmaktaydı. Kavramın kökü olan veleh tabiri, tasavvufi bir makam olarak 7./13. yüzyıldan çok önce tasavvufi literatürde kullanılmıştır. Örneğin Cafer es-Sâdık, ruhun makamlarından bahsederken kavrama atıf yapmıştır. Buna göre ruhun on iki menzili vardır. Bu menzillerin sonuncusu ve ulaşılacak en üst makam velehtir. Hallâc-ı Mansûr da Cafer es-Sâdık'ın ruhlara dair makamlarını, ondan iktibas ederek kullanmıştır.⁹¹ Yine 4./10. yüzyıl muhaddislerinden İsmail ed-Darrâb'ın eserinde de veleh kelimesi şiddetli aşk ve şevk anlamında kullanılmıştır.⁹² 5./11. yüzyılın başlarında vefat eden Ebu'l-Kasım en-Neysâbûrî Arapların çocuğunu kaybetmesi akabinde sabrını yitiren kişiye "vâlih" dediğini söylemekte, verdiği bir diğer örnekle bu hali bir nevi çılgınlık olarak tasvir etmektedir.⁹³ Kavramın farklı özelliklere sahip bir derviş grubuna işaret eden "muvelleh" şekliyle kullanımına ise, tespit edebildiğimiz kadarıyla, 7./13. yüzyıl eserlerinde rastlanmaktadır. Dönemin Ebû Şâme el-Makdisî (ö. 675/1276) ve Safiyuddin ibn Ebi'l-Mansûr (ö. 682/1283) gibi müelliflerinin eserlerinde muvelleh ifadesi sıkça görülmektedir. Ancak muvelleh kelimesinin toplum hayatındaki varlığını daha önceye götürmek gerekmektedir. Zira bir terimin yaygınlaşarak kitaplara geçmesi zaman gerektiren bir hadisedir. Bu itibarla, terimin en azından 5./11. yüzyıldan itibaren toplum hayatında belirmiş olduğunu düşünmek mümkündür. ⁸⁶ Fuad Köprülü Anadolu'da İslamiyet, (Ankara: Akçağ Yayınları, 2005), s. 35-46; Abdülbaki Gölpınarlı, Yunus Emre ve Tasavvuf, (İstanbul: İnkılap Kitabevi, t.y.), s. 9 ⁸⁷ Kavramın bu şekilde kullanımına örnek olması için şu araştırmalara bakılabilir. Melikoff, Uyur İdik Uyardılar; Ocak, Babaîler İsyanı; Simon Digby, "Qalandars and Related Groups-Elements of Social Deviance in the Religious Life of the Delhi Sultanate of the Thirteenth and Fourteenth Centuries", İslam in Asia: South Asia, ed. Yohanan Friedmann, (Colorado: Westview Press 1984), c. I. ⁸⁸ İnkâr özelliği taşıyan inanç, söz veya davranışından ötürü kâfir saymak -y.n. ⁸⁹ Örneğin Baldwin, heresy ve heterodoxy kavramlarını Hıristiyan teolojisinden sapma anlamında eşanlamlı olarak kullanmıştır. Bkz. James Baldwin, Dictionary of Philosophy and Psychology, (Gloucester: Peter Smith, 1960), C. I, s. 474-475. Ayrıca bkz. Ahmet Cevizci, Felsefe Sözlüğü, (Ankara: Ekin Yayınları, 1997), s. 524. ⁹⁰ Bkz. Alexander Knysh, "Ortaçağ İslam'ında Orthodoxy ve Heresy: Yeni Bir Yaklaşım Denemesi", AÜFİD, çev. Mehmet Kalaycı, (Ankara: Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, 2004), c. XKV, 285-305; Joseph W. Meri, "The Etiquette of Devotion in the Islamic Cult of Saints", The Cult of Saints in Late Antiquity and the Early Middle Ages, ed. James Howard-Johnston ve Paul Antony Hayward, (Oxford: Oxford University Press), s. 265; Cengiz Gündoğdu, "Hacı Bektâş-ı Velî ve Bektâşîlik Olgusunu Tanımlamada Normatif Yaklaşımlar", Dini Araştırmalar Dergisi (Alevilik Özel Sayısı), c. XII, sayı:33, (Ankara, 2009), s. 47-61 ⁹¹ Louis Massignon, Doğuş Devrinde İslam Tasavvufu, çev. Mehmed Ali Aynî, haz. Osman Türer- Cengiz Gündoğdu, (İstanbul: Ataç Yayınları, 2006), s. 86. ⁹² Ebû Muhammed el-Hasan b. İsmail ed-Darrâb, Kitâbu Ukalâi'l-Mecânîn ve'l-Muvesvesîn, tah. İbrahim Salih, (Dımaşk: Daru'l-Başâir, 2003), s. 34. ⁹³ Ebu'l-Kasım en-Neysâbûrî, Akıllı Deliler: Ukalâu'l-Mecânîn, çev. Yahya Atak (İstanbul: Şule, 2010), s. 41, 155.
Sayfa 73 - Kitap Yayınevi, İnsan ve Toplum Dizisi - 70, 2. Basım, Birinci Bölüm, Şam ve Anadolu Dolaylarında 7./13. Yüzyılda Tasavvuf ve Muvelleh Dervişlik, MUVELLEH KAVRAMI VE TARİKATLAR
·
180 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.