Gönderi

Kırsal ilişkilerin esas itibariyle "feodal ve yarı-feodal" ilişkilerden oluştuğu, belli ölçülerde uç verse bile sınıf farklı­laşmasının henüz yeterince yaşanmadığı, köylülüğün henüz modern sınıflara ayrışmayarak "kast-sınıf' olma özelliğini esas olarak koruduğu bir toplumda, marksist bir partinin tarım programı zorunlu olarak temel unsurlarıyla feodalizme karşı bir köylü­ toprak devrimi programı olabilir ancak. Böyle bir durumda köylülük bir bütün olarak devrimcidir ve burjuva demokratik devrimin sonuca bağlanmasında devrimci proletaryanın, "toprak ve özgürlük" istemi temelinde devrimci bir müttefiğidir. Ama eğer bir toplumda genel kapitalist gelişme, kırsal kesimide içine alarak, ağır ve sancılı işleyen bir evrimin sonucu da olsa, feodal ilişkilerin süreç içeri­sinde çözülüp dağılmasına, giderek çürüyüp yok ol­masına, yerini esas olarak kapitalist ilişkilerin ege­menliğine bırakmasına yol açmışsa; köylülük içindeki sınıf farklılaşması hayli ilerlemişse , bir diğer ifadeyle köylülük eski "kast-sınıf' ya da "feodal" sınıf katego­risi olmaktan çıkmış ve kendi içinde modern sınıflaşmanın ifadesi bir bölünmeyi ve kutuplaşmayı yaşamışsa; feodal, yarı-feodal ilişkiler, kaldığı ka­darıyla kırsal ilişkileri belirlemekten çok uzak, önem­siz ve dahası yöresel bazı kalıntılara dönüşmüşse, işte böyle bir toplumda toprak devrimine dayalı bir tarım programı, bir "köylü programı' her türlü dayanaktan yoksundur. Gerici bir küçük-burjuva ütopyasıdır. Bir siyasal hareketin küçük-burjuva sınıf konumunun ve niteliğinin en şaşmaz göstergelerinden biridir. Kapita­lizmin egemen olduğu ve kırsal ilişkileri de kapsadığı bir toplumda toprak dağıtımını savunmak, tarım pro­letaryasını ve proleterleşmekte olan yarı-köylüleri küçük mülk sahibi olma hayalleriyle sersemletmek ve oyalamak anlamına gelir ki, küçük-burjuva bakış açısının tipik bir yansımasıdır.
Sayfa 140 - Eksen Yayıncılık, 1990, 1.Baskı.Kitabı okudu
82 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.