Gönderi

·
Not rated
#ErnstGlaeser #1902Doğumlular 287 sy #KitapYorumum “Bu kadar çok barut, mermi üretilmeseydi savaş da olmazdı. Her şey amacına ulaşmak ister !!” “Alman halkı; tehlike kapıya dayandığında en yoksul oğullarının, en sadık oğulların olduğunu göreceksin.” “Babalarımız bizi nasıl bıraktılarsa öyle kalmaya ant içmiştik. Onları dönüşlerinde sınır boylarına uğurladığımız seslerimizle karşılamak istiyorduk. Duvardaki resimlerimiz gibi, son gecelerinde yatıp uyudukları yatakları gibi, değişmemek, öylece kalmak istiyorduk..” __________________ 1902 DOĞUMLULAR; Mermilerden kurtulmuş olsalar da bir nesli fiziksel ve ruhsal olarak mahveden bir savaşın, cephe gerisinden bir anlatımı.. 1902 senesinde doğup, I. Dünya Savaşı'nı 12-16 yaşlarında karşılayan ve yaşayan çocukların gözleri, insanlığa dair bir çok şeyi anlatışı.. Savaş koşullarını, savaşa giden yolları ,hatta ve hatta savaşın ta kendisini çocukların gözünden anlatılışı.. Salt , vurucu yürek dağlayıcı.. Çocukluk ve ilk gençlik yıllarını 1914-1918 arasında yaşamak zorunda kalan çocukların / gençlerin hikâyesi.. En önemlisi ise bir toplumun kendisini yönetenlerin hırsı ve aç gözlülüğü.. ______________________ Çocukluğumuz ; Tüm hayatımız boyunca en temiz , en masum kaldığımız zamanlardı. Dünyayı, vücudumuzu, kişiliğimizi , benliğimizi , kendimizi anlamlandırıp bulmaya çalıştığımız, her şeyi kendimizce değerlendirdiğimiz bir süreç.. Bu süreçte ise en büyük rol modellerimiz ya bir aile büyüğümüz yada başka bir büyüğümüzdür . Karakrerimizin şekillenmesine büyük etken olan. Çünkü küçükken hep şu vardı bizlerde (Bende büyüyünce annem babam veyahut onun gibi olacağım ) olgusu.. Hareketlerimizi onlara benzetmeye, onlar gibi giyinmeye, onlar gibi konuşmaya çalışırız, kısaca onlar gibi olmak isterdik.. Bu eserde ise rol model babalar idi.. Ve yazar altını çizerek ekliyor, destekleyici bir şekilde; ''Onlar, gözlerini gece gündüz yummayan kahramanlardı. Çocuk olduğumuza yanıyorduk. Çünkü bizim kahraman olmamızı bu engelliyordu. Babalarımızı yeni bir sevgiyle seviyorduk, örnek insan olarak, saçlarımızı kestirdik. Düz. Kabak. Üç numara. Çünkü, savaşa gönderilen babalarımızın traşı böyleydi'' Fakat nereden bilebilirlerdi ki küçük yaşta kendilerinin de birer kahraman olacaklarını ve sınıfsal farklılıkların yansımalarını, savaşın o soğuk yüzünde yaşayacaklarını.. "Kimse bizim ne düşündüğümüzü sormuyordu. Savaş büyüklerin işiydi. Biz, ortalıkta yapayalnız dolaşıyorduk. Savaşın kötü bir hastalık olduğunu çoktan öğrenmiştik, çünkü herkesin ondan korunmaya çabaladığını görüyorduk." Ve onlar, daha çocukluklarını yaşayamadan, parmak basılası, altı çizilesi bir şekilde kendilerince savaşı anlattılar yeniden , tüm can yakıcılığı ile ; "Ölüler de ana-babalarının oğludur, bilmiyor musunuz " Ve her zaman dediğim gibi savaşın kazananı olmaz.. En çok yarayı da kadınlar ve çocuklar alır.. Savaşlar, hükümetlerin değil, halkın bedel ödediği sahadır. Hüzün, sevgi, umut, umutsuzluk ,korku, açlık, ekmek kavgası, dostluk , oynanan oyunlar, ilk cinsel uyanışlar gibi bir çok duyguyu birbiri ile harmanlayıp bünyesinde barındıran gerçek yaşanmışlıklar ile dolu bu çok özel eseri mutlaka okuyun ve okutturun
1902 Doğumlular
1902 DoğumlularErnst Glaeser · Yordam Edebiyat · 2016393 okunma
·
62 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.