Gönderi

"Bakın, böyle bir şeye inanıyor olamazsınız, bunun da bal gibi farkındasınız." "İnanmadığımı biliyorum. Ama siz inanıyorsunuz, öyle değil mi? Bir de insan vücudunu ele alalım. İnsan vücudunun kıvrımlı bir kuyruğu olmasını, kuyruğun ucunun tavus kuşu kuyruğu gibi süslerle dolu olmasını neden istemiyorsunuz? Kulakları da akantus yapraklarının biçiminde olabilir, değil mi? Süslü olur o zaman. Böyle çıplak görünmez. Şimdiki gibi çirkin olmaktan kurtuluruz. Neden hoşlanmıyorsunuz bu fikirden? Çünkü yararsız, amaçsız bir şey olur da ondan. Çünkü insan vücudunun güzelliği, amaca hizmet etmeyen tek bir fazla kası bile olmamasından kaynaklanıyor. Bir tek çizgi bile boşa harcanmış değil. Her ayrıntısı bir tek fikre uygun, o da insan fikri, insanın hayatı fikri. Peki, gelelim binalara. Onların da bir mantığı ve bir amacı olmasını ve bunun böyle görünmesini niçin istemiyorsunuz? Neden binayı birtakım süslerle boğmak, amacını zarfına feda etmek istiyorsunuz?.. Hem de neden bir zarf istediğinizi bile bilmeden? On değişik tür hayvanın piçlerine çapraz döllenme uygulanmış gibi bir melez hayvana benzemesini niçin istiyorsunuz? Sonunda elinizde bağırsakları da, kalbi de, beyni de olmayan bir yaratık kalıyor. Yalnızca post, kuyruk, pençe ve tüylerden oluşan bir yaratık. Niçin? Bana bunun cevabını söylemeniz gerek, çünkü ben hiçbir zaman anlamayı başaramadım." "Şey," dedi Bay Janss, "Ben bunu hiç böyle düşünmemiştim." Pek inançlı olmayan bir sesle ekledi: "Ama biz binamızın gururlu bir bina olmasını istiyoruz. Bir güzelliği olsun istiyoruz. Herkesin güzellik dediği şeyi." "Kim neye güzellik diyor?" "Şey..." "Söyleyin bana, Bay Janss, sizce Yunan sütunları ve içi meyve dolu sepetleri, çelikten yapılmış modern bir binanın üzerinde gerçekten güzel mi?" "Bir binanın neden güzel olduğunu hiç düşünmüş değilim," diye itirafta bulundu Bay Janss. "Ama herhalde halkın istediği bu." "Neden onların bunu isteyeceğini varsayıyorsunuz?" "Bilmiyorum." "O halde onların neyi isteyeceğine neden aldırış ediyorsunuz?" "Kamuoyunu düşünmek şarttır." "Ama insanların çoğu için, ellerine verilen şeyi kabul etme nedeni, yalnızca kendilerine o verildiği içindir, bunu biliyor olmanız gerekir. Onların hiçbir fikri yoktur. Onların düşündüğünü sandığınız şeyleri mi rehber kabul edeceksiniz, yoksa kendi yargılarınızı mı kullanacaksınız?" "İstemedikleri bir şeyi gırtlaklarından içeri tıkamazsın." "Böyle bir şey yapmak zorunda değilsiniz. Yalnızca sabırlı olmanız yeter. Çünkü mantık sizden yana. Yo, biliyorum, mantık hiç kimsenin kendisinden yana olmasını isteyeceği bir şey değil; ama karşınızda da yalnızca belirsiz, hantal, kör dolgu maddesinden başka bir şey yok." "Neden mantığın benden yana olmasını istemeyeceğimi düşünüyorsunuz?" "Sizi demek istemedim, Bay Janss. Çoğu insanlar öyle hisseder. Bir şans denemek zorundalar. Yaptıkları her şey aslında bir şans denemek. Ama eğer çirkin, kibirli, budala bir şeyden yana çıkarlarsa, kendilerini çok daha güvende hissediyorlar."
·
167 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.