Gönderi

TOM BOMBADİL’İN EVİNDE
Evin arkasından bir yerlerden şarkı sesi geliyordu. Arada sırada, hey lom, lay-lay lom, traylay lom, sözleri arasından şu sözleri yakalıyorlardı: Şu bizim Tom Bombadil ne kadar tatlı dilli; Ceketi parlak mavi, sarıdır çizmeleri. “Güzel hanımım!” dedi Frodo bir süre sonra yeniden. “Sorması ayıp ama, söyler misiniz bana kimdir bu Tom Bombadil?” “Odur,” dedi Altınyemiş, çevik hareketlerine ara verip gülümseyerek. Frodo gözlerinde soru işaretleriyle kadına baktı. “Ne görüyorsanız odur,” dedi kadın onun bakışlarına cevap olarak. “O, ormanın, suyun ve tepenin Efen-di’sidir.” “O zaman bütün bu garip topraklar ona ait, öyle mi?” “Elbette ki değil!” diye cevap verdi kadın ve gülümsemesi soldu. “Bu gerçekten de ağır bir yük olurdu,” diye ekledi alçak bir sesle, sanki kendi kendine konuşur gibi. “Bu topraklarda ağaçlar, otlar, yaşayan ve büyüyen her şey, kendi kendisine aittir. Tom Bombadil bunların Efendi’sidir. Ormanda yürürken, suda giderken, tepelerde sıçrarken, aydınlıkta gölgede, yaşlı Tom’a yetişecek biri ne geldi ne geçti bu güne dek. Korku nedir bilmez o. Tom Bombadil, efendidir.” Bir kapı açıldı ve içeri Tom Bombadil girdi. Artık şapkası başında değildi, gür kahve rengi saçlar güz yapraklarıyla taçlanmıştı. Güldü ve Altınyemiş‘e giderek elini tuttu. “İşte benim güzel hanımım!” dedi hobbitlere doğru eğilerek. “İşte, gümüş yeşiline bürünmüş, kemerine çiçekler takılı Altınyemiş‘im! Sofra donandı mı? Kaymakla bal peteği, beyaz ekmekle tereyağı, süt, peynir, dalından toplanmış yeşillikler ve olgun yemişler gelmiş. Bunlar bize yeter mi? Akşam yemeği hazır mı?” “Hazır,” dedi Altınyemiş; “ama belki konuklarımız hazır değildir?” Tom ellerini çırparak haykırdı: “Tom, Tom! Konukların yorgun, neredeyse unutuyordun! Gelin şimdi neşeli dostlarım, Tom sizi canlandırsın! Kirli ellerinizi temizleyip, yorgun yüzlerinizi yıkayın; çamurlu pelerinlerinizi atın üzerinizden, saçlaınızdaki düğümleri tarayın!”
Altın yemiş elfKitabı okudu
28 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.