Gönderi

Beren ile Luthien öyküsü
“Size Tinuviel’in öyküsünü anlatacağım,” dedi Yolgezer, “kısaca, çünkü bu sonu bilinmeyen uzun bir öyküdür ve artık Elrond’dan başka bu öyküyü eskiden anlatıldığı gibi, doğru dürüst hatırlayan kimse kalmadı. Bütün Orta Dünya öyküleri gibi güzel ama acık bir öyküdür, yine de içinizi açabilir.” Bir süre sessiz kaldı; sonra konuşmaya değil, yavaş yavaş söylemeye başladı: Yapraklar uzun, çimenler yeşildi, Ne hoştu şemsiyesi uzun göknarların Ormanın açıkhğında, gölgede Göz kırpıyordu ışığı ytldtzlarm Tinuviel dans ediyordu orada şimdi, Görünmeyen bir kavalın ezgisiyle Yıldızların ışığı saçlarında Ve parıl parıl parltyordu elbisesi strtında. Beren buz gibi dağlardan geldi oraya, Kaybolmuştu yaprakların altında gezinirken, Kederli kederli dolaştyordu bir başına Elf Nehrinin aktp gittiği yerde Bakttğında göknar yapraklarının gerisinden 0 altın çiçekleri gördü şaşkınltkla Kızın pelerinini ve kollarım örten, Ve saçları sanki ardında bir gölge Tılsım iyi geldi, dağlarda gezinmeye Mahkum edilen yorgun ayaklarına, Atıldı hemen güçlü ve çevik elleriyle Parıldayan ay ışınlarını yakalamak için. Çabucak kaçtı ktz dans eden ayaklarıyla ElfYurdu’nun sık ormanlarının içine, Ve onu bıraktt ki dinleyen, sessiz ormanda Bir başına biraz daha gezinsin. Ormanda sık sık duydu uçuşan sesini Ihlamur yaprağı kadar hafif ayakların, Duydu ormandaki oyuklarda gizli Titreşerek taşan müziği yeraltından. Artık solmuş sarktyordu desteleri göknarın, Ve tek tek, fisılttyla ah edip yere indi, Saltnan yaprakları kayının, Ktş basmıştı arttk, soğuktu orman. Vazgeçmedi hiç aramaktan, ta uzaklara gitti, Ytllanmtş yaprakların biriktiği yerlere, Kâh ay ışığı, kah ytldtz ışığı ona rehberlik etti Titreyerek gezdi durdu, üstünde donmuş gökyüzü. Aytştğt vururdu kızın parlayan pelerinine Sanki yüce ırak bir dağ b^ında dans eder gibi; Yayılırdı ayaklarının dibinde Titreşen bir pusun gümüşü. Kış geçince kız döndü tekrar, Bahar birden geliverdi şarkısıyla Yükselen tarlakuşu. düşen yağmurlar Ve eriyen suyun köpürüşü gibi. Baktı ki elfçiçekleri açıyor kızın ayakları altında, Şifa bulunca yeniden, ne kadar İstedi dertsiz çimlere basa basa Onunla birlikte dans edip şarkı söylemeyi Kaçtı kız yine, ama bu kez Beren yetişti hemen TinUviel! TinUviel! diye. Elfçe ismiyle seslendi ona birden, Ve bunu duyunca kız , kalakaldı oracıkta. Bir an durdu Tinuviel, efsunlandı sesiyle, Yetişip onu kollarına aldı Beren, Kötü kader hükmetmişti bir kez Tinuviel’e Parıldayarak yatarken oğlanın kollarında. Saçlarının gölgesinde Gözlerine bakarken Beren kızın, Aksini gördü göklerde Donuk donuk titreyen ürpertili yıldızların. Tinuviel, elf güzeli, Ölümsüz kız, elf soylu bilge Gölgeli saçlarının hapsine aldı onu Ve gümüş parıltılı kollarının. Onları upuzun biryola sürdü kader Boz ve soğuk dağlan aşan, Demir saraylar ve karanlık kapılardan geçtiler Gece gölgeli ormanlardan, şafaksız. Ayıran Denizler geçiyordu aralarından, Yine de sonunda bir kez daha görüştüler, Ve çekip gittiler çok önceleri bu zamandan, Orman içinden şarkı söyleyerek, gamsız. Barahir oğlu Beren ile Luthien Tinüviel’in karşılaşmalarını anlatıyor. Beren ölümlü bir insanmış, Luthien’se dünyanın genç olduğu zamanlarda Orta Dünya’daki Elfler’in Kralı olan Thingol’un kızı; Luthien bu dünyanın tüm evlatları arasında gelmiş geçmiş en güzel kızmış. Kuzey topraklan-m örten pusun tepesindeki yıldızlar gibiymiş güzelliği, yüzünde bir nur yanarmış. O vakitler Mordor’daki Sauron’un da efendisi olan Büyük Düşman, Ku-zey’deki Angband’da yaşıyormuş; Batı Elfleri Orta Dünya’ya geri gelip, Düş-man’m çaldığı Silmarilleri geri almak için ona savaş açmışlar; insan atalan da elflerden yana savaşmış. Fakat Düşman galip gelmiş, Barahir katledilmiş ve büyük tehlikeler içinden kaçıp gelen Beren Dehşet Dağlan’m aşıp Neldoreth ormanlarında gizli Thingol Kralhğı‘na ulaşmış. Orada, büyülü nehir Esgaldu-in’in yanında ormandaki açıklık bir alanda şarkı söyleyip dans etmekte olan Luthien’i görmüş; ona Tinuviel adım takmış, bu kadim lisanda Bülbül demektir. Ondan sonra pek çok sıkıntılar çekmiş, uzun süre ayrı düşmüşler. Tinuviel Beren’i Sauron’un zindanlanndan kurtarmış ve birlikte büyük tehlikelerden geçip hatta Büyük Düşman’ı bile tahtından indirerek demir tacından ziynetlerin en parlağı olan üç Silmaril’in birini, Luthien’in başlık parası olarak babası Thingol’e vermek için almışlar. Lâkin son anda Beren, Angband’ın kapılarından gelen Kurt’a yenik düşmüş ve Tinuviel’in kollarında can vermiş. Fakat Tinuviel de ölümlü olmayı, dünya üzerinde ölüp gitmeyi seçmiş ki onun peşinden gidebilsin; onlann Ayıran Denizler’in gerisinde tekrar bir araya geldikleri söylenir şarkılarda; kısa bir süre için tekrar yeşil ormanlarda canlı olarak yürü- dükten sonra birlikte bu dünyanın hudutlan dıştna göçüp gitmişler çok uzun bir zaman önce. Böylece, Elf Soyu’ndan sadece Luthien Tinuviel gerçekten de öldü ve bu dünyayı terk etti; elfler de en çok sevdikleri varlığı kaybetmiş oldular. Fakat onun sayesinde, eski Elf Hükümdarlar soyu insanlar arasında sürdü gitti. Luthien’in nice kuşak sonraki torunu olan kimseler bugün bile yaşamak-tadtr ve denir ki onun soyu hiç tükenmeyecektir. Aynkvadili Elrond bu Soydandır. Çünkü Beren ile Luthien’den Thingol’un varisi Dior olmuş; ondan da, Silmaril’i alnında taşıyarak gemisinin yelkenlerini dünyanın puslanndan göğün denizlerine doğru açan Earendil’in evlendiği Ak Elwing. Earendil’in soyundan da Numenor Krallan, yani Batıilliler gelmiş.” Yolgezer konuşurken, diğerleri de onun odun ateşinin kızıl aleviyle belli belirsiz aydınlanan garip, heyecanlı yüzünü seyrettiler. Gözleri parlıyordu, sesi kalın ve ahenkliydi. Üzerinde kara, yıldızlı bir gök vardı. Birdenbire, arkasındaki Ftrtmatepesi’nin zirvesinde soluk bir ışık belirdi. Yeni ay tepelerinde dikilen dağın ardından yavaş yavaş yükselmeye başladı; dağın tepesindeki yıldızlar soldu. Öykü bitti.
·
77 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.