Gönderi

448 syf.
·
Not rated
Bir insan için itirafta bulunmak oldukça zor olsa gerek. Hele ki kendi hayatımız söz konusu olunca. Tam da buna uygun olarak Stefan Zweig'in "Amok Koşucusu" adlı kitabında geçen sevdiğim bir alıntıyı sizler ile paylaşmak isterim: "Söz konusu başkalarının derdi olunca nasıl da hep daha zeki ve daha nesnel oluruz." Sahiden de öyledir. Kendimize karşı dürüst olmak zordur çoğu zaman. Bazı yalanlar bazı gerçeklerden daha tatlı gelir belki de çoğu zaman. Fakat Rousseau cesur bir adım atmış, hayatına dair ne var ne yoksa tüm gerçekliği ile bizlere paylaşmış, bu paylaşımı yaparken de öncelikle onu baştan sona dinlememizi, yargısız infaz yapmamamızı istemiştir. "Beni yargılamakta acele etme sevgili okuyucu! Önce oku, sonra hüküm ver! demiştir.Bizde kitaba geçerken buna sadık kalarak ilerleyeceğimiz konusunda kendisine söz veriyor ve kitaba geçiyoruz. İtiraflar’ının başında kendisi için kullandığı “iyi, cömert, soylu” niteliklerine çoğu zaman ters düşen davranışlar sergilemiş.Sürekli aydınlık düşüncelerden ve insanların kendisini geliştirmesinden bahseden Rousseau hizmetçi, eğitimsiz bir kadın olan Thérèse'i sever ama evlenmez, uzun yıllar beraber yaşarlar. Birlikteliğinden olma beş çocuğunu yetimhaneye terk etmesi, belki bu çelişkinin en uç davranışıdır.Araştırdığım kadarıyla daha önce babası tarafından terk edilmiş olan Rousseau, bana biraz babası tarafından terk edilmesinin rövanşını kendi çocuklarını terk ederek aldığını düşündürtse de, öyle ya da böyle o da kendi çocuklarını terk etmiştir. Bu eylemi neden yaptığını ise şöyle açıklamış: “Onları kendilerinin yetiştiği kadar bile yetiştiremeyecek olan eğitimsiz bir ailenin insafına bırakmak korkunç göründü bana. Kimsesiz Çocuklar Yurdu’nda eğitilmelerini daha tehlikesiz buldum. Sevdiğim kadın olan Thérèse’in kötü erkek kardeşlerinin ahlaksızlıklarını bilenler, çocuklarımın onun gördüğü terbiye gibi bir terbiye görmeye terk etmemekte haklı olup olmadığıma karar versinler” diyor.Onları yurda vermekte hiçbir kötülük olmadığını, onlar için en iyi yolun bu olduğunu hatta onlar gibi bakılıp büyütülmeyi istediğini belirtmiştir. Maddi durumları iyi dostları çocukları alma isteğinde bulunsa da onlara karşı çıkmıştır. Gerekçesi ise, onlara verdiğinde büyüdükleri zaman anne ve babasını düşman görerek, kin besleyecek olmasıydı. Anne ve babasını hiç tanımayacak olmaları her şeyden daha iyi olduğunu düşünmüştür. Hatta biraz daha ileri gider Rousseau ve “hayatın hiçbir döneminde kalpsiz bir insan, duygusuz bir baba olmamışımdır” diyip çocuklarını daha sonra yurda teslim etmesi kendi içinde ayrı bir çelişki konusudur. Dostlarından inanılmaz yaralar almış, "Dost adamı vezir de eder, rezil de," deyimi onda vücut bulmuş. Şöhretinin getirdiği pek çok zorluklarla karşılaşmış.Şöhret olmadan önce sevilen bir insan olduğunu düşünürken, şöhret olduktan sonra pek çok düşmanının olduğunu görmüş. Boşuna dememişler;"Zirveye çıkmak kolaydır, lakin orada kalmak zordur, "diye. " Halkın bilmediği bir adam olarak yaşadığım sürece her tanıyan sevdi beni, bir tek düşmanım yoktu. Fakat bir adım olduğu gün, bir tek dostum kalmadı." Yazar türlü eleştirilere rağmen bildiği yoldan yürümekten asla şaşmamış, kendisini eleştirenlere ise cevabı şu olmuştur: " İnsanlar beni nasıl görmek isterse istesin, ben neysem oyum” Yazar bu kitabı yazarken gerçeğin ta kendisini ortaya dökmüş, belki de bizi ürkütebilecek bir gerçeklikle, her şeyi olanca çıplaklığıyla önümüze koymuştur. Bu duygusal adam, kitabın sonuna doğru ilerleyip de ileriki yaşlarına geldiğimizde ise yüreğinin tatmak için yanıp tutuştuğu zevkleri tadamamış olmanın pişmanlığı ile şunları dile getirmiştir: "Kalbimin can attığı zevklerden henüz hiçbirini doyasıya tadamadan, bütün gücüyle ruhumda yaşadığını duyduğum halde fırsat ve imkansızlıklar yüzünden orada sıkışıp kalan ve ancak ahlarımla dışarı çıkabilen o coşkun heyecanlara kanmak şöyle dursun, hatta yaklaşamadan ömrüm sona eriyormuş gibi geliyor. " Sonuç olarak kendi içerisinde çelişkilerle dolu olan bu adamın İtiraflar'ını, onu yargılamadan, yapıcı bir bakış açısıyla, onu anlamaya çalışarak okumaya çalıştım.Kısmen başarılı olduğum yerler olduysa da işin içinden çıkamadığım yerler de oldu.Düşünceleri eylemleri ve duyguları birbiriyle örtüşmeyen yazarın bu izlemiş olduğu yolda aslında çoğu insandan izler buldum. Onu suçlamaya hazır yanım ile onunla uzlaşmaya çalışan yanımı ancak belki böyle barıştırabildim. Nitekim sözlerimi toparlayacak olursam da, bu yazıyı kaleme almasından dolayı göstermiş olduğu cesaretinden ötürü, iyi ya da kötü tüm yaşadıklarını bir kenara koyarak kendisini tebrik etmek isterdim.Yazarı daha yakından tanımak isteyenler için bu kitapların bulunmaz bir nimet olduğunu belirtmek isterim. Keyifli okumalar.
İtiraflar 2.Cilt
İtiraflar 2.CiltJean-Jacques Rousseau · Kaknüs Yayınları · 2018145 okunma
·
1 plus 1
·
966 views
Arap Ataş okurunun profil resmi
Hayat çelişkilerle doludur. Yazarda çelişkili davranmış olabilir "Hayatın hiçbir döneminde kalpsiz bir insan duygusuz bir baba olmamışımdır" bu bölümde. Gerçi incelemeni okurken yazarın her an çelişki içerisinde olduğunu düşündüm. Emeğine sağlık güzel inceleme olmuş.👏🏻
UFUK okurunun profil resmi
Kanka hayat çelişkilerle dolu eyvallah ona bişey dediğimiz yok da babalığını överken de beş çocuğunu yuvaya vermek de biraz fazla çelişki geldi 😅 Gerçi kendisi de kendi babası tarafından yurda verilmiş, yani yine de bence büyük laflar etmemek gerek, yaşamadığımız hayatlar hakkında yargıda bulunmak kolay :) Çok sağ ol dostum 🙋‍♂️
7 next answer
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.