Gönderi

VİCDAN NASIL DAĞLANIR
"İnsanlar artık Tanrı'dan korkmadıklarında, O'nun yasalarını hiç tereddüt etmeden ihlal ederler. Tanrı korkusu kaybolduğunda, bunun sonuçları caydırıcı olmaz." – A. W. TOZER Kutsal korkuyu kaybetmenin ilk işaretleri belirsizdir – o kadar belirsizdir ki, biraz daha odaklanmamız ve bu önemli noktayı detaylandırmamız gerekir. Kuşkulu bir şey yapma fırsatı karşımıza çıktığında hiç içgüdüsel bir uyarı yaşadınız mı? Çoğu insan vicdanımızın bizi koruduğunu anlıyor, ancak birçoğunun fark etmediği şey, vicdanımızın berraklığının ve gücünün değişebileceğidir. Vicdanımız, Tanrı’nın asla hafife alınmaması gereken bir armağanıdır. Yüreğimizin ayrılmaz bir parçasıdır; duyarlılığı kutsal korku ile güçlenir ve eksikliği ile körelir. Uyarılmaktayız: “Her şeyden önce de yüreğini koru, çünkü yaşam ondan kaynaklanır” (Süleyman’ın Özdeyişleri 4:23). Otuzlu yaşlarımın başında, tanınmış bir pastör beni öğle yemeğine davet etti. Yemek sırasında, “John, diğer birçok liderin aksine düşmekten nasıl kaçınırım?” diye sordu. Ağzımdaki lokma neredeyse boğazıma kaçıyordu. Bana neden böyle bir soru sorsun? Ben gençtim ve o benim kurtulduğumdan daha uzun süredir hizmetteydi. Ama kaçınmak yerine içime baktım ve sessizce sordum, Kutsal Ruh, ona ne cevap vereyim? Ve hemen işittim, "Ona en değerli varlığı olarak vicdanını korumasını söyle." İşittiğimi söyledim, sonra birdenbire ruhumdan şu satırlar döküldü: “Size büyük fırsatlar sunulacak, ancak içinizde bunun dürüstlüğü ihlal ettiğini, doğru olmadığını, sorgulanabilir olduğunu veya başkalarına zarar verebileceğini bileceksiniz. Vicdanınızın sesini dinleyin; onun uyarısından kaçınmayın. Bunu görmezden gelirseniz, Tanrı’ya olan duyarlılığınızı kaybedersiniz.” İzleyen günlerde, “vicdan” kavramının Kutsal Yazılar’da sıklıkla geçtiğini keşfettim ki, daha önce bunun farkında değildim. Sadece Yeni Antlaşma’da yaklaşık otuz kez bulunur. Pavlus Timoteos’a şöyle yazar: "İmana ve temiz vicdana sarıl. Bazıları temiz vicdanı bir yana iterek iman konusunda battılar." (1. Timoteos 1:19) Batmış bir iman hiç de önemsiz bir mesele değildir. Yaşlı hizmetkârla yediğim öğle yemeği, gözlerimi Pavlus’un ifadesinin ne kadar ciddi olduğunu anlamamı sağladı. Birçoğunun neden iyi bitiremediğini doğruladı. Kutsal Yazılar’ın vicdanımızı temiz tutmamız için bizi uyarması, başlangıçta vicdanımızın iyi durumda olduğu anlamına gelir. İsa’nın kanı vicdanımızı temizler ve arındırır (1. Timoteos 3:9; İbraniler 9:9, 14). Bu, yeni doğuşun en büyük bereketlerinden biridir. Peygamber Yeremya’nın, vicdanımızla ilgili sık sık yanlış anlaşılan bir beyanı vardır. Şöyle bildirir: “Yürek her şeyden daha aldatıcıdır, iyileşmez, onu kim anlayabilir?” (17:9). Peygamber burada İsa’nın benzerliğinde yeniden yaratılmış, yeni bir doğayla yeniden doğmuş olanlardan bahsetmiyor. Eski Antlaşma imanlıları yeni yüreğe sahip değildi. Ama Tanrı onlara, “Size yeni bir yürek verecek, içinize yeni bir ruh koyacağım. İçinizdeki taştan yüreği çıkaracak, size etten bir yürek vereceğim” diyerek söz verdi (Hezekiel 36:26). Bu yenilik, İsa doğamızı kurtardığında ve bize kendi Ruhu’nu verdiğinde gerçekleşecekti. Mesih’te yepyeni bir insana dönüşme mucizesi sayesinde güvenilir bir vicdana sahibiz. Buradaki zorluk, onu temiz tutmaktır. Öyleyse şimdi sormalıyız, onu nasıl kirletiyoruz? Tam yozlaşma bir anda gerçekleşmez; daha ziyade, çoğu zaman küçük meselelerle başlar ve eğer ilgilenilmezse, sonunda kaza geçiren bir gemi gibi batar. Yakup şöyle yazıyor: Tanrı sözünü yalnız duymakla kalmayın, sözün uygulayıcıları da olun. Yoksa kendinizi aldatmış olursunuz. (Yakup 1:22) İtaat kavramı ile tekrar yüz yüze geliyoruz. Kutsal korkunun derhal ve tam itaat olduğuna dair kanıtları iyice tartıştık – mantıklı olmasa, belirli bir yararı görünmese ya da acı verse bile. Böyle yürüyen bir kişi kendini aldatmış olmaz. Duralım ve bunun önemini kaçırmadığımızdan emin olalım. Tanıdıklarımızı, hatta yakın arkadaşlarımızı ve ailemizi bile aldatmak kesinlikle mümkündür, ancak kendimizi aldatmak başka bir konudur. Esasen, itaatsizlik ettiğimizde kendimizi aldatırız. Gerçeğin korumasını zayıflatırız ve ahlaki yön bulma duygumuz tehlikeye girer. Tehlikeli bir yolda olduğumuzu daha az fark ederiz. Sürecin varsayımsal bir örneğini verelim. Hiçbir kimseye karşı iftira niteliğinde bir söz söylediniz mi? Bunu yaptığınız an, belki de karnınıza bir bıçak saplanmış gibi hissettiniz; bu sizin vicdanın sesidir. Umarım dinlemişsiniz, tövbe etmişsiniz ve sözünüzü hemen düzeltmişsinizdir. Ancak sıklıkla olan şey, davranışlarımızı haklı çıkarmamızdır. Ardından gelen akıl yürütme şuna benzeyebilir: Söylediğim şey doğru! Ne yazık ki, yanlış yönlendirilmiş argümanımız galip gelir ve iç uyarıyı görmezden gelerek söylediğimiz söze bağlı kalırız. Böylece kirlenme süreci başlar; vicdanımızın hassasiyeti zayıflar. Bir dahaki sefere biri hakkında yalan konuştuğumuzda, karnımıza bıçak saplanmaz; şimdi içimizde sert bir sıkışma hissederiz. Vicdanımız yine konuşur, ama bu kez daha az tanınabilir bir sesle. Şimdi iç çatışma o kadar yoğun değil; uyarıyı görmezden gelmek ve sözlerimizi haklı çıkarmak artık biraz daha kolaydır. Ancak yüreğimizi daha da kirletiriz ve vicdanımızın hassasiyeti daha da azalır. Birine karşı tekrar yalan konuştuğumuzda, bu kez sert bir sıkışma hissetmeyiz; şimdi sadece bir karıncalanma vardır ve zar zor tanınabilir. Kendimizi akıl yürütme yoluyla ikna etmemize pek gerek olmaz, çünkü vicdanımızın sesi çok yumuşaktır. Davranışımızı haklı çıkarmak daha kolaydır. Vicdanımızın hassasiyeti bir kez daha azalır. Sonunda, hiçbir şey hissetmez hale geliriz. Vicdanımız dağlanmıştır. Köreliriz ve tüm ayırt etme duygumuzu kaybederiz. Şimdi herhangi bir ahlaki navigasyonumuz yoktur ve imanımızın gemisi batmak üzeredir. Esasen, kendimizi aldattık – kendimizi kandırdık. Bütün bunlar basit bir tövbeyle, tam bir düşünce ve yürek değişikliğiyle önlenebilirdi. Bilgeliğimizin boş olduğunu kabul ettiğimiz ve Tanrı’nın bilgeliğini sıkıca kucakladığımız zamandır. “Günahlarını gizleyen başarılı olmaz, itiraf edip bırakansa merhamet bulur” (Süleyman’ın Özdeyişleri 28:13). Merhamet ve yenilenme sürecin herhangi bir aşamasında gerçekleşebilir, ancak kutsal korkunun eksikliği tepkimizi geciktirir. Kumar oynarız, çünkü yüreğimiz vicdani kanaatimize giderek daha duyarsızlaşır. Bilge kişi, vicdanının uyarılarına tövbe yoluyla cevap vermekte her zaman hızlı davranır; gecikmenin tehlikeli olduğunu bilir. Hem Kutsal Yazılar’da hem de günümüzde vicdanlarının sesini dinlemeyi geciktiren birçok kişi var. Bu durum Rus ruleti oynamaya benzetilebilir. Batmaktan kaçınabilirsiniz, ama tamamen duyarsızlaştığınız zaman nasıl bileceksiniz? “Beni bir kez daha görmezden gelirsen susturulurum” diye uyaran bir ses yok. Pavlus bu nedenle yas tutar: Ruh açıkça diyor ki, son zamanlarda bazıları yalancıların ikiyüzlülüğü nedeniyle aldatıcı ruhlara ve cinlerin öğretilerine kulak vererek imandan dönecek. Vicdanları adeta kızgın bir demirle dağlanmış bu yalancılar... (Timoteos 4:1-2) Kızgın bir demirle dağlanan insan derisi tüm hissini kaybeder. Aynı şey vicdanımız için de geçerlidir. Artık herhangi bir vicdani kanaat olmaksızın gerçekte olduğumuz kişinin aksini yansıtırız. Hananya, Safira, Kral Saul ve daha birçoklarının başına gelen buydu. Dağlanmanın bir diğer sonucu da her şeyi içeri hapsetmesidir. Eti dağlarsanız, içindeki suyun dışarı kaçmasını engellersiniz. Pavlus, ”.. yalan söylemiyorum. Vicdanım da söylediklerimi Kutsal Ruh aracılığıyla doğruluyor” diye yazar (Romalılar 9:1). Eğer bir imanlının vicdanı dağlanmışsa, artık Kutsal Ruh’la iletişim kuramaz. Tıpkı etten dışarı çıkamayan su gibi Ruh’un tanıklığı ruhumuza ulaşamaz. Artık yaşamın navigasyon sisteminden yoksun olurlar. Onların yolu yıkım yoludur. Kapanışta, Pavlus’un birçok sözünden ikisini dinleyelim: “Kardeşler, ben bugüne dek Tanrı’nın önünde tertemiz bir vicdanla yaşadım” (Elçilerin İşleri 23:1). Yine, “Bu nedenle ben gerek Tanrı, gerek insanlar önünde vicdanımı temiz tutmaya her zaman özen gösteriyorum” (Elçilerin İşleri 24:16). Sonuç olarak, yüreklerimizi korumaya gayret edelim. 🔹KİŞİSELLEŞTİRME ▪️Pasaj: “Öyleyse yüreklerimiz serpmeyle kötü vicdandan arınmış, bedenlerimiz temiz suyla yıkanmış olarak, imanın verdiği tam güvenceyle, yürekten bir içtenlikle Tanrı’ya yaklaşalım.” (İbraniler 10:22) ▪️Ana fikir: Vicdanımızın berraklığı ve gücü değişebilir. Duyarlılığımız kutsal korkuyla güçlenir ve tersine, eksikliğiyle körelir. ▪️Derin düşünce: Vicdanlarımız İsa Mesih’in kanıyla temizlenmiştir. Vicdanımı temiz tutmak için hangi ruhsal disiplini uygulayabilirim? Sevgili Göksel Baba, vicdanımı görmezden geldiğim ve ona karşı çıktığım tüm zamanlar için beni bağışlamanı diliyorum. Vicdanımı özenle korumadığım için özür dilerim. Tövbe ediyorum ve senden af diliyorum. Lütfen beni İsa’nın kanıyla temizle. İçimde yeniden temiz bir vicdan var et ve vicdanım Senin sesine ve yönlendirişine hassas ve duyarlı olsun. Her durumda Sana itaat etmekte çabuk olayım. İsa’nın adıyla, amin. ▪️Beyan: Yüreğimi korumaya gayret edeceğim ve vicdanımın yol göstericiliğine ve sesine duyarlı olacağım. ➖ ✝️ JOHN BEVERE - TANRI KORKUSU J
John Bevere
John Bevere
·
95 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.