Gönderi

Günlerden 3 mart 1994...Saat 21.30...Hacer'in karakolda babasına teslim edilişinden tam sekizbuçuk saat sonra. Polis telsizlerinden Beykapısı Mahallesi'nde bir cinayet işlendiği duyuruldu. Verilen adres Hacer'in eviydi. Öldürülen de Hacer'di...Aşiret kanunlarının uygulandığı Karamusa Sokağı'nda "kara bir gün"olarak anıldı olay tarihi. Töreler affetmemiş, radyodan adına şarkı istenilen bir genç kız aile meclisi kararıyla köhne bir Urfa evinin taş duvarları dibinde domdom kurşunlarıyla katledilmişti... Yüzlerce insanın yaşadığı bu sokakta gecenin bir yarısında bir köşeye sinmiş bir genç kız törelere kurban edilmişti. Aile meclisi, aşiret kanunlarının yazıldığı kitaba şöyle bir bakmış, "töre cinayetleri" nin değişmez cellatları olarak kullanılan ailenin en küçük erkek çocuğuna infazı çok hızlı uygulatmıştı. 03.03 1994 günü saat 10.30 sıralarında kızım hakkında bilgi almak icin Sarayönü Karakolu'na gittiğimde Haceri yanında bir genç kız olduğu halde otururken gördüm. Kızım hakkında gerekli bilgiyi aldım. Kızımın kacmadığını ve kaçırılmadığını ayrıca herhangi bir cebir ve şiddete veya baska bir olaya maruz kalmadığını öğrenince onu alıp dışarıda bekleyen amcaları İsmail ve Adnan ile beraber babama ait 63 AU 049 plakalı oto ile eve götürdük. Evde yakın akrabalarımız olan Ömer Felhan, amcam oğulları İbrahim, Halil ve Salih Felhan'ı gördüm. Kızımı odasına koyduk. Kızıma üzerindeki pantalonunu çıkarmasını ve elbiselerini giymesini söyledim. Kapıyı da kilitledim. Bu arada yukarıda isimlerini yazdığım şahıslara ve ayrıca oğlum Muhammet'e kızımın "bakire olduğunu", kötü bir olaya maruz kalmadığını izah ederken, onlar, hepsi birden, "Şeref ve haysiyetimiz beş paralık oldu. Kimsenin yüzüne bakamayız, kızı öldürmemiz gerekir" dediler. Ben kızımın dürüst olduğunu öldürülmemesi gerektiğini ısrarla söylememe rağmen, aile yakınları kabullenmedi.Hacer'in bulunduğu kapıyı açtım, kızım diz çökmüş elleri alnında ağlıyordu. Ben, oğlum Muhammet, kardeşim ile yakınlarım Adnan veİsmail içeri girdik. Öldürme olayı oğluma verildi. Kardeşim kendi odasından 12'lik kırma av tüfeği ile saçma dolu fişek getirdi... Şanlıurfa 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde olaydan 33 gün sonra 8 Nisan 1994 tarihinde verilen kararda, Hacer'in babası ve amcalarından oluşan 6 sanık, "suça iştirak ettiklerine dair mahkûmiyetlerine yeterli delil bulunmadığından" beraat etti. Töre cinayetinin infazcısı 15 yaşındakı Muhammet ise yıldırım hızıyla yapılan yargılamada, "Kasten adam öldürmek" suçundan müebbed ağır hapis cezasına çarptırıldı. Sanığın cezası sonra "suçu hafif tahrik altında işlediği" gerekçesiyle önce 24 yıl ağır hapise, suç tarihinde 15 yaşından küçük olduğu göz önüne alınarak da 12 yıl hapis cezasına düşürüldü. Mahkeme bununla da yetinmeyerek Muhammed'in cezasını "duruşmalardaki iyihalini gözönüne alarak" 10 yıla indirdi. Mahkeme gerekçeli kararında ise şu görüşlere yer verdi: "Sanık Muhammet kız kardeşi Hacer'i kasten öldürmüş ancak bu eylemi, kız kardeşinin evden kaçması nedeniyle, toplumun manevi yapısı örf ve adetleri nazara alındığında, toplumda o aile üzerinde, büyük bir baskı oluşturduğu, bu nedenle sanığın bu suçu kaldığı tahrik altında işlediği kanaatine varıldığından..." Elazığ Kapalı Cezaevi'nde töre cinayetinin kısa süreli cezasını çeken Muhammet infaz yasası gereği 2 yıl hapis yattıktan sonra 1998 yılı başlarında tahliye oldu. Hacer'in öldürülmesini azmettirdikleri iddia edilen ve bir süre hapis yattıktan sonra tahliye edilen aile meclisinin 6 üyesi ise ellerini kollarını sallayarak, "başları dik" Urfa Hayvan Pazarı'nda besicilik mesleğine devam ediyorlar. Adı Urfa'daki bir radyonun istekler bölümünde okunduğu için aile meclisi kararıyla planlanarak öldürülen Hacer, Harrankapı Aile Mezarlığı'nda hiç anımsanmak istenmeyen bir yerde ebedi uykusunda. O,kamuoyuna yansıyan 1990'lı yılların ilk töre cinayeti kurbanı olarak ne yazık ki adını bir mezar taşına bile yazdıramadı. Bir taş bile yok başucunda. Onun mezarı bayramlarda ziyaret edilmiyor. Sonsuzluğa terk edilen vücudu yetmezmiş gibi, çalılar arasındaki mezarlığı da kaybolup gitmiş. 16 yaşındaki Hacer, kendi kanunlarını kendileri uygulayanların ilk kurbanı olmayacaktı.
·
78 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.