Gönderi

DİN DEVLETİNE KARŞI ULUS DEVLETİ
Bu noktada, Niyazi Berkes'in belirttiği gibi, "din devleti görüşüne karşı, ulus devleti görüşünün zaferi, çağdaşlaşma yolunda belli bir doğrultuda birbiri arkasından gelecek bir dizi reformun kapısını açmış oluyordu." Saltanat-hilafet sisteminin çözümünden sonra, ötekilerin çözüm yolları kendiliğinden açılmıştır. Bu değişimlerin önemli niteliklerinden birisi, Kurtuluş Savaşı aşamalarına katılan çok kişinin "tarihsel sürecin hangi aşamasına gelindiğini kavrayamamaları"dır . Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı sırf Osmanlı saltanatı ya da İslam halifeliğini kurtarma savaşı sananlar, eskisi gibi sultanlı-halifeli meşrutiyet düzenine dönüleceğini bekleyenler için bu değişimler, ne evrim ne de devrim değil, yıkım demekti. Ne yazık ki, Atatürk'ün yapmak istediğini anlayamayanların içinde onunla mücadeleye beraber başlayan kimi en yakın silah arkadaşları da vardı. Mustafa Kemal, 1923 ve 1924 yıllarındaki konuşmalarında sürekli olarak "çağdaş uygarlık"tan, "çağdaş uygarlığa katılmaktan söz etmiştir. "Çağdaş dünyada var olabilmek, kendimizi değiştirmeye bağlı bir iştir." Toplumsal, bilimsel, ekonomik alanlarda ilerleyebilmek için bu zor yoldan yürümeyi öneriyordu. Mustafa Kemale göre, "Bilimsel buluşların yarattığı harikaların bütün dünyanın yaşama koşullarında büyük değişiklikler yarattığı bir çağda, hiçbir ulus geçmişin geleneksel bağlılıklarıyla varlığını tutunduramaz. Artık eskinin bütün artıklarını, kafalarda bunlar üzerine yerleşmiş inançları söküp atma sorunluğu vardır." Bir kez, "din devleti" kurumları yıkıldıktan sonra, arkasından "hukuk devrimi" geldi. Dinsel, şeriat hukukundan ayrılarak, "ulusal egemenlik" anlayışına dayalı hukuk atılımlarına hız verildi. Kuşkusuz hukuk devriminin en önemlileri, Medeni Yasası , Borçlar Yasası, Ceza Yasası, Ticaret Yasası, Ceza ve Hukuk Muhakemeleri Usulü Yasalarıdır.
·
28 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.