Gönderi

Şeytanın Tangosu'nu ara vermeden izlemiştim yedi saat
Üstünlükleri bilinen bu ustaların yanı sıra, son birkaç yılda Macar yönetmen Bela Tarr'ın filmleri de dikkat çekmektedir. Yaklaşık sekiz saat süren Satan's Tango (1994) ve çok daha kı­sa ve son derece yoğun filmi Karanlık Armoniler (Werkmeister Harmonies /2000) olağanüstü ölçülü sunumun yakın zamana ait örneklerini sunar. Satan's Tango, tekil bir temanın, zamanda tekil bir anın ve özellikle yoğun bir atmosferin aşırı bir itidalle canlandırılması­dır. Öykü, simgeselliğini yadsımaya çalışmaksızın, fiziksel ger­çekliğini neredeyse dayanılmaz bir yakınlığa getirerek, köhne bir çiftlikte geçer. Korkutucu bir titizlikle çamur, çiftle.şen hayvanlar, yıkım güllesine hazır çürümüş evler, kötü kokan mutfaklar ve duman dolu barlardan oluşan bir dünya canlandırır. Bu umutsuz çevredeki anlatının ağır gelişimi kapana kısılmış insan ruhlarına işaret eder. Onlara neredeyse hiçbir şey olmaz, yine de kişi her şeyin yukarıdan, uzaktan.(yüzü olmayan otoritelerce) belirlendiğini sezer - çaresizlik, değersiz nefret ve karşılıklı güvensizlik, korku ve düzenbazlık törenlerini, belirsiz kaçma girişimlerini yönetir. Ancak toplumsal çalkantı karmaşık ve girift dokuludur. Az ya da çok baskın karakterlerin güçsüzlüğünü ve umutsuzluğunu anlamak zaman ister. Sanki şeytani bir lanet tarafından tutsak edilmiş gibi, ümitsiz, kasvetli ve çamur dolu bir varoluşa batmış haldedirler. Yıkıcı bir hastalık gibi çiftlik onları canlı canlı yer. En az düzeyde bilinçliliğe ulaşmak için gereken tepkiye ve savunmaya ek olarak, tek bir hareket [bile) uzun zaman alır. Tarr'ın ana karakterleri onların durumunu kavrama duygusu vermez. Körlemesine bir sonraki duruma sürüklenirler - yeniden çamura düşüp batmak için. Hiçbir şeyin olmadığı yerde ölümcül sessizlik hüküm sürer. Yalnızca alkol bir parça hayat verir; bilinç kaybı ve şiddet. Bundan başka, yalnızca gayri iradi bir varoluşun rutinleri ve gitmek için duyulan kahredici arzu vardır. Nasıl, nereye, kiminle gidileceği önemli değildir. Önemli olan tek şey olabildi­ğince uzağa kaçmaktır. lnsanlık dışı yaşamı yansıtan uzun, yavaş sahneler boyunca herhangi bir değişim umudu kalmaz. Bir tango ya da zeka geriliği olan kızın bir kediye işkence edip öldürürken onunla oynadığı oyun -rahatlama olmaksızın, topyekun bir tükeniş ortaya çıkana kadar- sonsuza dek sürer. Bu, istençle yapılan bir şey değil, bastırılmış içgüdü ve bilinçdışı­nın işidir.
·
37 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.