Gönderi

BÜYÜK FELAKET Ebediyete kadar eğilmiş insanlar, ölmüş değillerdir. İnsanlığa ifa ettikleri hizmetler kitaplarda yayınlanır. Evet bunların insanlar arasındaki hatıraları daima canlıdır. Fazilet ve büyük eserleri ile elbetteki hemcinslerine büyük faydalar sağlamış olurlar. Feci bir haberle Bağdat birden çöküyor. Öyle bir hâdise ki, yürekler üzerine zehirden acı tesirler yaptı. Öyle bir facia ki, şimdiye kadar Bağdatlılara mukadder olan en büyük elem olmuştur. Kalpleri kanatan, gözlerden kanlar akıtan, hassas yaradılışlı insanları dehşet ve hayrete garkeden bir haber. Evet, ölüm kimseye acımaz. Küçük, büyük, prens, vekil, yerli, mücahit, cesur, korkak insanlar arasında fark gözetmez. Büyük yaratılmış örnek adamları bir anda yok etmek, ölümün huyu ve tabiatıdır. Türkler, mücahitlerin lideri Dağıstanlı Muhammed Fâzıl Paşayı, düşmanlarla Irak cephesinde savaşırken, atı üzerinde, kaybettiler : O kahraman, kendisiyle beraber savaşan mücahitlerini teşvik ediyor, kuvvet ve bedenlerine halel gelmesin diye çırpınıyordu. İşte o anda büyük şahadet rütbesine erişiyor ve böylece Tanrının huzuruna yükselen ölmezlerden sayılıyor. Yüksek gayelerine erişmeden ölmemişti. Onun himayesi altında eller sürûr duyarlardı. Öyle bir kahraman ki, o ordular onun atifetine alışmıştır. Onu takdir etmeyen düşman ordusu savaşta elbette yenilir. Millet ve devlet için âzim hizmetlerle hayatını geçiren ve herkesin kalbinde sevgi yaratan bu hatırlı ve büyük mücahidi kaybetmekle Bağdatlılar kalblerinden vuruldular. Adeta insanların nefeslerine, ruhlarına dökülerek akan bir heybeti, bir mehâbeti vardı bu kahramanın. Tanrı bir gün kulunu severse elbette ki, o kuluna insanların sevgisini verir. Evet Bağdatlılar onu, büyük hizmetlere hayatını vakfettiği için severler ve sayarlardı. Denilebilir ki, kendinden evvel insanlar böyle bir sevgiyi, idrak etmemişlerdir. O da, Tanrı rahmet etsin, bunu bilir ve samimilik ve şefkati ile mukabele ederdi.
·
38 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.