Gönderi

+1
Burjuvazi için yeryüzünde her şey, kendisi dahil para uğruna vardır, başka hiçbir şey uğruna değil. Hızlı kazançtan başka bir mutluluk, altın yitirmekten başka bir sızıdan farklı değildir. Bu hırs ve kazanma şehveti karşısında, tek bir insancıl duygunun lekelenmeden kalması mümkün değildir. Doğru, bu burjuvalar iyi birer kocadırlar, aile babasıdırlar ve başka her türlü özel faziletleri vardır; sıradan ilişkilerinde, tüm öteki burjuvalar gibi mazbut ve saygıdeğer kişilerdir; iş ilişkisinde bile onlarla çalışmak Almanlarla çalışmaktan daha kolaydır; bizim madrabaz tüccarlarımız gibi insanı canından bezdirecek kadar pazarlığa kalkışmazlar; ama tüm bunlar neye yarar? Eninde-sonunda, onları belirleyen şey öz-çıkar ve özellikle parasal kazançtır. Bir seferinde, böyle bir burjuvayla birlikte Manchester'a gittim ve onunla kötü, sağlıksız yapı yöntemini, emekçi mahallelerinin ürkünç koşullarını konuştum; böyle kötü kurulmuş bir başka kent görmediğimi söyledim. Adam, sonuna kadar sakin sakin dinledi ve tam ayrılacağımız köşede şöyle dedi: "Ama gene de buradan epey para kazanıldı; - iyi günler efendim." Bir burjuva için, yanında çalışan adamın aç olup olmadığı hiç farketmez, yeter ki, o para kazansın. Yaşamın her yanı parayla ölçülür; para getirmeyen şey saçmadır, pratik değildir, idealistçe gevezeliktir. O yüzden de ekonomi politik, zenginlik bilimi, bu tefecilerinin gözdesi olan çalışma konusudur. Her biri bir ekonomi politikcidir. Sanayicinin işçilerle ilişkisinde insansal hiçbir şey yoktur; ilişki yalnızca ekonomiktir. Sanayici sermayedir, işçi emek. Ve eğer işçi bu soyutlamayı kabule zorlanamazsa, eğer emek olmadığında, başka şeylerin yanı sıra emek-gücü özelliğine sahip bir insan olduğunda ısrar ederse, eğer "emeğinin" meta olarak piyasada alınıp satılmasına izin vermemesi gerektiğini kafasına koyarsa, burjuvazinin mantığı bir anda işlemez hale gelir. Alım-satım dışında onunla nasıl olup da başka tür bir ilişki içinde duracağım kavrayamaz; çünkü onları insan olarak değil, yüzlerine karşı da dediği gibi, eller olarak görür; Cariyle'ın dediği gibi, "nakit ödeme, insanla insan arasındaki tek ilişkidir" diye ısrar eder. Karısıyla arasındaki ilişki bile, her yüz olaydan doksan dokuzunda yalnızca bir "nakit ödemedir.'' İnsanın değerini para belirler; falanca "onbin sterlin eder." Parası olan "daha iyi tür insandır, etkindir ve o ne yaparsa, toplumsal çevresinde, bir anlamı olur. Satıcı ruhu, tüm diline işlemiştir; tüm ilişkileri iş terimleriyle ekonomik kategorilerle ifade eder. Burjuvanın mantığı tüm insan yaşamını arz ve talep formülüne göre değerlendirir. Öyleyse, gelsin her yönüyle serbest rekabet, gelsin yönetimde, sağlıkta, eğitimde, ve devlet kilisesi giderek çöktüğüne göre yakında da dinde. Serbest rekabette hiçbir sınırlama olmamalıdır, hiçbir devlet gözetimi olmamalıdır; tüm devlet, serbest rekabet için yükten başka bir şey değildir. Hiçbir biçimde yönetilmeyen, herkesin bir başkasının ciğerini söküp aldığı anarşik bir toplumda serbest rekabet en mükemmel noktasına varabilir. Ama burjuvazi hükümeti de kaldırıp atamaz; işçiler olmadan yapamayacağı için onu denetim altında tutmak üzere hükümete, devlete gerek duyar; bu yüzden hükümet gücünü işçi sınıfına çevirir ve olabildiği ölçüde kendi yolunun dışında tutar.
··
197 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.