Gönderi

Burjuvazisinin kendi sözlerine bakalim; Manchester Guardian'da çok doğal ve makul bir şey gibi hiç yorumsuz yayınlanan şimdi vereceğim mektubu okuyalı henüz bir yıl bile olmadı: "Bay Yazı işleri Yönetmeni - Bir zaman var ki, ana caddelerimizi dilenci sürüleri sardı; epir epir giysilerini, hastalıklı yerlerini, iç bulandırıcı yaralarını ya da beden bozukluklarını göstererek utanmaz ve can sıkıcı bir tarzda, gelen geçenin acıma duygusunu harekete geçirmeye çalışıyorlar. Düşünüyorum da insan yalnızca yoksula yardım vergisi ödemekle kalmayıp, hayırsever kurumlara geniş katkılarda bulunduktan sonra, böyle münasebetsiz ve onaylanamaz rahatsız edilmeleri hiç de haketmiyor. Eğer kente huzur içinde gelip gitmemizi sağlayacak kadar bizi koruyamıyorlarsa, polis için bunca parayı niye ödüyoruz? Bu satırların, geniş tirajlı gazetenizde yayınlanması, bu can sıkıcı duruma son vermeleri için umarım yetkilileri harekete geçirir. Sadık hizmetka­rınızın saygılarıyla. ''Bir Hanımefendi" İşte görüyorsunuz! Burjuvazi, sadece kendi çıkarı için hayırsever; öyle hiçbir şeyi çıkarıp karşılıksız vermiyor; bağışlarını bir iş meselesi sayıyor, yoksulla pazarlık ediyor: "Hayırsever kurumlara şu kadar para verirsem; o parayla daha fazla rahatsız edilmeme hakkını satın almış olacağım; sen de karanlık kuytularında kalacaksın, sefilliğini sergileyerek nazik sinirlerimi rahatsız etmeyeceksin. Umutsuz durumun eskisi gibi sürebilir, ama senden istediğim o ki, bunu göstermeyeceksin; hastaneye yirmi sterlin bağışlıyorsam satın almak istediğim budur." İşte burjuvanın rezil hayırseverliği! Ve ",Bir Hanımefendi" işte bunları yazıyor; imzasını böyle atarak çok doğru yapmış; kendisine kadın deme cesaretini yitirmiş. Eğer "hanımefendiler" böyleyse kim bilir "beyefendiler" nasıldır? Bu tek bir olay denebilir; ama öyle değil; yukarıdaki mektup; burjuvazisinin büyük çoğunluğunun mizacını ortaya koyuyor; yoksa yazı işleri yönetmeni bu mektubu kabul edip yayınlamazdı; birileri yanıt yazardı; gazetenin izleyen sayılarında böyle bir yanıtı boş yere aradım. Bu hayırseverliğin etkinliğine gelince, Rahip Parkinson yoksullara, burjuvaziden çok gene yoksulların yardım ettiğini söylüyor; aç kalmanın ne demek olduğunu bilen dürüst bir işçinin, kıt-kanaat yiyeceğini paylaşarak gerçekten fedakarlık yapmış olan ama bu fedakarlığı zevkle yapan işçinin yardımı, lüks içinde yaşayan burjuvanın umursamazca fırlattığı zekatından çok daha farklı bir ses verir.
·
81 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.