Gönderi

Ey İnsan!!!
Ey insan! bu kitabı sana ithaf ediyorum. başının üstünden büyük bir rüzgar geçiyor. yalancı bir fecirle başlayan asır kararıyor ve sana tek ümit ışığı olarak en kudretli kaynağı uranyum'da değil, senin ruhunda sıkışmış maddeden koparak çıkardığın korkunç tahrip aletinin patlayışından yükselecek alevi bekletiyor. Ey bahtsiz! Tarihin hiçbir devrinde kendine bu kadar yabancı, bu kadar hayran ve düşman olmadın. Laboratuvarında aradığın, incelediğin, oyduğun, dibine indiğin, sırrını deştiğin her şey yalnız ruhun yok . Onu beyin hücrelerinin bir üfürüğünü sanmakla başlayan müthiş gafletin, otuz yıl içinde gördüğün iki muazzam dünya harbinin kan ve gözyaşı çağlayanlarında en büyük dersi arayan gözlerine bir körlük perdesi indirdi. Bırak şu maddeyi, boğ şu ölçü dehani, doy şu fizik ve matematik tecessüsüne, kov şu kemiyet fikrini, dal kendi içine, koş kendi kendininpeşinden, bul onu, bul kendini, bul ruhunu, bul, sev, bil, an, gör, kendi içinde gör Allah'ını. Kendine dön, kendine bak, kendine gel. Aptalca bir konfor aşkında doğduğu halde her biri daha korkunç bir dünya harbi hazırlayan teknik mucizelerinin yanında, senin iç zıtlıklarını ellemeye yarayacak ve seni kendi kendinele boğuşmaktan kurtaracak ruh mucizelerini ara. İnan manevilere ve mukaddeslere, İnan! Onlar hakkında bu kadar küçükçe düşünmekten utan! Her sezilen derinliği ifşa ettiklerini düşünmekte bile seni alıkoyan tabiatçı metotlarını fırlat ve bitlenmiş elbiseler gibi at. Ortaçağ papazında haklı olarak ayıpladığında dar kafalıların anlayış sınırlarını daha fazla darıllaştıran beş duyu idrakının kapalı dünyası içinde kalma: arşı geç, ferşi atla, sidreyi aş, Gör ne var manaverada ibrethîz
Sayfa 412Kitabı okudu
·
39 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.