Gönderi

Ben içeri düştüğümden beri, güneşin etrafında on kere döndü dünya Ona sorarsanız, lâfı bile edilmez, mikroskobik bir zaman Bana sorarsanız, on senesi ömrümün Bir kurşun kalemim vardı, ben içeri düştüğüm sene Bir haftada yaza yaza tükeniverdi Ona sorarsanız, bütün bir hayat Bana sorarsanız, adam sen de, biriki hafta Katillikten yatan Osman Ben içeri düştüğümden beri, yedi buçuğu doldurup çıktı Dolaştı dışarda bir vakit Sonra kaçakçılıktan düştü içeri, altı ayı doldurup çıktı tekrar Dün mektup geldi, evlenmiş, bir çocuğu doğacakmış baharda Şimdi on yaşına bastı Ben içeri düştüğüm sene ana rahmine düşen çocuklar Ve o yılın titrek, ince, uzun bacaklı tayları Rahat, geniş sağrılı birer kısrak oldular çoktan Fakat zeytin fidanları hâlâ fidan, hâlâ çocuktur Yeni yeni meydanlar açılmış uzaktaki şehrimde Ben içeri düştüğümden beri Ve bizim hane halkı Bilmediğim bir sokakta, görmediğim bir evde oturuyor Pamuk gibiydi, bembeyazdı ekmek, ben içeri düştüğüm sene Sonra vesikaya bindi, bizim burada içeride Birbirini vurdu millet yumruk kadar, simsiyah bir tayın için Şimdi serbestledi yine, fakat esmer ve tatsız Ben içeri düştüğüm sene, ikincisi başlamamıştı henüz Daha kampında fırınlar yakılmamış Atom bombası atılmamıştı Hiroşima'ya Boğazlanan bir çocuğun kanı gibi aktı zaman Sonra kapandı resmen o fasıl Şimdi üçüncüden bahsediyor Amerikan doları Fakat gün ışıdı her şeye rağmen, ben içeri düştüğümden beri Ve karanlığın kenarından onlar Ağır ellerini toprağa basıp doğruldular yarı yarıya Ben içeri düştüğümden beri, güneşin etrafında on kere döndü dünya Ve aynı ihtirasla ediyorum yine Ben içeri düştüğüm sene onlar için yazdığımı Onlar ki toprakta karınca Suda balık Havada kuş kadar çokturlar Korkak, cesur, cahil, hakim ve çocukturlar Ve kahreden yaratan ki onlardır Destanımızda yalnız onların mâceraları vardır Ve gayrısı Mesela, benim on sene yatmam Laf'ı güzaf
·
46 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.