Gönderi

Duygular
Yıllardır aile danışmanlığı eğitiminde aldığım derslerden biri hala zihnimi kurcalamaktaydı. Taki bugün Cüceloğlu’ndan bir daha dinleyinceye kadar… Ders diyordu ki “bilin ki kimse sizi sinirlendiremez, kimse sizi öfkelendiremez. Bu yüzden kimseye beni kızdırma, beni güldürme demeyin. Duygular size aittir ve karşıdaki insanlar ne yaparsa yapsın verdiğiniz tepki tamamen sizindir. İçinizdir. Size hakaret eden bir adama öfkelenirsiniz ama o sizi öfkelendirmiş olmaz. Oğlunuz düşünce kızarsınız ama o sizi kızdırmış olmaz. Hatta yapılan bir espri bile sizi güldürmemiştir siz gülersiniz. Gülmek ve o neşe dahi size aittir” Anlamamıştım işte. Aklıma yatmamıştı. Dedim ki ‘nasıl olur bana küfreden birine nasıl kızmam o beni kızdırmıştır işte, kalbim kırıldıysa kendinden değil ya, biri bu duruma sebep oldu bir şekilde’ Öyle değilmiş. Cüceloğlu’na göre; evet tam da bu böyle. Çünkü öfkelendiğiniz şeyler sizin içinizde öfkeye sebep olanlardır. Güldüğünüz şeyler de öyle. Belki de küfreden bir adam başka birisini güldürür. Dolayısıyla başkaları tarafından farklı bir şekilde karşılanacak her duygu insanın kendisine ait olanmış. Yani “durduk yere öfkelendim, canım yandı, üzüldüm, kırıldım, güldüm”cümleleri kurulmalıymış. edilgenlik ne bize ne de kültürümüze yakışırmış. Şimdi diyeceksiniz ki benim kızdığıma bu ülke de herkes kızar. Güldüğüme de herkes güler. Elbette öyle olacak. Yıllardır hatta belki asırlardır aynı kültürün farklı bireyleri olarak yaşamaktayız. Beraber ağlayıp beraber güleriz şeklinde tüm sloganlarımız. Yapısal denklik söz konusu, neredeyse ortak bütün yaşanmışlıklarımız. Bir Amerikan filminde cinselliğe herkes güler belki ama benim ülkem de en büyük utancımız. Bizi cinsellik utandırmaz. Biz bundan kendimiz utanırız. Bizi fakirlik aşağılamaz biz kendimizi aşağılarız. Recep İvedik karakterine herkes gülmez orada oynan rol kimilerinin içindeki kahkahayı çıkarır dışarı. Kimi bunları terbiyesiz bulur. Öyleyse verilen tepki karşıdakilerin bize ne yaptığı ile değil içimizdeki duyguların dışavurumudur. “Bu nasıl terbiyesizlik” değil asıl mevzu benim bunu neden ayıp karşıladığım ile vuku bulur. Şimdi milyonlarca öfke geldi aklıma, milyonlarca kahkaha, hayal kırıklığı veya hüzün geldi oturdu yanı başıma. Şöyle bir baktım ki hepsi içimde pimi çekilmiş bir bomba. Kimsenin suçu günahı yok tümü çöreklenmiş oturmuş başuca. Öfke de benim kırgınlık da. Bu maya ve yoğurulmak ile eşdeğer zannımca ‘insan ne ile yaşar’ ın sınırında. Kimse bize birşey yapmıyordur sonuçta. Biz kendi özümüzde barındırdığımızı, tepki olarak sunarız karşımızda durana. Bunca gümbürtü olana değil oldurana. İçimiz de birikenin dışardaki rolüymüş tüm bu hengâme ve şamata. Yani insanın özüymüş, yaşadıklarıymış, yaşam sürecinde öğrendikleri davranışların eyleme döktükleri her bir hareketin izdüşümüymüş güldüren de ağlatan da … içinize bakın herşey orada. İllaki bakacaksanız karşıya ya da yargılayacaksınız tutum ve davranışları öyleyse bir ayna olsun karşıda.
·
46 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.