Gönderi

Gül Kuyusu - Binnaz Şafak Nigiz
"Uzun uzun bana bakmaktan korkuyor musun? " diye sormasını beklemediğimden, şaşkınlık bir mürekkep olup içimdeki boşluğu onun kelimeleriyle doldurdu. Dalgın bakışlarımı masadan çekmeden birkaç saniye kadar bekledim. Ne söylenirdi bilmiyordum. "Bunun cevabını bilmiyorum," dedim. Ve sonra dürüst olmaya karar verip, "Açıkçası, seni ilk gördüğümde senin doğaüstü bir yaratık olabileceğini düşünmüştüm." Şaşkınlığını hissetsem de saçma düşüncelerimi bilmesi gerektiğini hissettim. Bana güven duyması gerektiğini düşünüyordum. Bana güvenmesi için, içimdeki saçma karmaşayı ona açmam gerekirdi, ki ben de şu an tam olarak bunu yapıyordum." Seninle bu yola çıkmadan önce, benim için hayat okuduğum romanlardan, sayfalarını çevirdiğim mangalardan, izlediğim flimlerden ibaretti." dedim açıkça. Gözlerimi kaldırıp ona baktım, bakışlarının yüzüme yoğun bir dalga gibi kabararak yaklaştığını gördüm. Yavaşça omuz silktim." Sen de benim için okuduğum kitaptaki, sayfalarını çevirdiğim mangadaki, izlediğim flimlerdeki karakterler gibiydin. Sorun şu ki, ben o kitaplardaki başrol kızlar gibi değildim. Yani bazıları garip bir şekilde bana benzese de zamanla ben olmaktan çıkıp, kabuklarını kırarak özgürleşiyorlardı. Bense hep esaret altındaydım. Bir kafesim vardı ve kafeste oturmuş, yere yığılmış halde duran kesik kanatlarımı izliyordum. Hiçbir zaman özgür olabileceğime inanmadım. Ruhum hep özgürdü, o kadar özgürdü ki, ruhumu koyduğum yerde hiç bulamadım ve onunla hiç, bir bütün olamadım. Ruhum kayıptı. Sen geldin ve kafesin kapısını açtın, kanatlarım orada kaldı ama yeni kanatlarım olabileceğine beni inandırdın. İyileşirsem kanatlarım uzatabilirdi, beni kanatlarımın yeniden var olabileceğine inandırdın. Çok erken belki bunları söylemek için ama ben o evin kapısından çıktığım an, kanatlarımın köklerinden sızlayarak tekrar uç verdiğine inandım."
Sayfa 358 - Dokuz YayınlarıKitabı okuyor
45 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.