Gönderi

Nurullah emmiden devam:)))
Susmak bir karanlığın başka bir karanlığa Karışıp yanmasıdır bakışlarında senin Bir ömrün eylülünde sararmış yine toprak Bulut bir bezirgânın saçlarını arıyor Ben hangi mağaranın en ücra köşesinde Hangi yitik nehrine gömülmüşüm acının Bir kez olsun eğil de, denizin kalbine bak Susmak yine o yangın, yine mahkûm bir keder Nur-ı aynım, ıslak bir karanfil mi gözlerin Her yaprağı nazenin, her çizgisi ağlamak Sustum; pencereleri yağmurludur şiirin Kırılgan bir kapının ardında kaldı gökler Ellerim unutulmuş bir günün kıyısında Demek ki her lâmbası bana kızgın sokağın Yalnızlığa koşuyor bahçelerden ölüler Demek ki, ben en garip sahrasıyım bu çağın Bir kadın ayrılığın köprüsünden bakıyor Bir köle bir sultanı bekliyor uykusunda Ey bahar cellatları, akşam yüzlü sefiller Kuyudan gelen sesi duyalım, bir susun da Kuruyan çeşmelerden akmayı mı öğrendin Aynalarda ruhunu kaybeden şairlerin Sisli vadilerinden bakıyor gölgeleri Züleyha bahtımızı yakıyor kuytularda Senin kalbinde bahar, baharın kalbinde kış Kar tanelerinde can üşüyor ağlayarak Ey körebe oynayan hayallerim, gitmeyin Bırak uçsun öteye düşlerimi, ey fanus Bir rüyadan gelip de içime düşen çığlık Ya götür beni burdan, ya da ebediyen sus Nurullah Genç
·
108 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.