Gönderi
Aşıklara Yer Yoksa…
Orhan… Senin için bir şarkı seçsem Fikret Kızılok’tan “Gönül” olurdu.
Orhan: Kendisinin aşk zannettiği yoğun hislerle- siz deyin tutku ben diyeyim saplantı - kendi hayatını mahvetmenin eşiğine gelmiş bir adam, bir akademisyendir o.
Firdevs: Ulaşılmaz ve tekinsiz , başına buyruk , varlığı ile girdiği ortamda bir rüzgar gibi insanı çarpan, ürperten ya da kendisine hayran bırakan başarılı işkadını ama o da başkasına tutkun, başkasına saplantılı. O ise Fırat. Kaba, hoyrat, Firdevs’in zalimi.
Ve Saklıkuyu… Bir yer bulalım dünyadan uzak deryaya yakın denilen o yerin ta kendisi. Orada kaderin Orhan’ın karşısına çıkardığı üç insan. Defne, Ahmet Hilmi Bey ve Belma. Her birini ayrı ayrı sebeplerle hayat Saklıkuyu’ya getirmiştir.
Peki, Saklıkuyu’nun kendine sakladıkları nelerdi ? Tarihin acı izlerini taşıyan o bimarhanenin bu insanların kaderindeki yeri neydi?
Kitapta ayrıca “Yağmur, deniz, deniz feneri, yetimhane, ayna” gibi unsurlar metaforlaştırılırken zihninizde edebi bir lezzet bırakan detaylar, bu nasıl anlatımdır yahu dedirten ve altı çizilmeye doyulamayan cümleler var
Mistik unsurlar da o kadar tadındaki olaylar usul usul akıp yolunu bulurken ondan da ayrı keyif alıyorsunuz.
Sayfalarca yazabilirim hislerimi ama özetle ben bu romanı çok, çok, çok sevdim.
Yağmurlu şu havalarda, Orhan’la çıktığım bu yolculukta onunla aşkı, kaderi, hayatı, geçmişi, gerçeği sorguladım.
Köklerin, ailenin insanın yazgısındaki o derin izlerine şahit oldum.
Yersiz, yurtsuz hissetmenin, bir yere evim diyememenin acısını anlamaya çalıştım.
Onunla beraber Saklıkuyu’nun gizemli ve puslu atmosferinde ben de yaşadım, yağmurunda ben de ıslandım
Bu aralar çokça melankolik, e biraz romantik , epey hissiyatla okuyacağınız derinlikli bir yolculuk arayanlara öncelikli tavsiyemdir. Sonra herkese tavsiyemdir.
İçinize içinize bir yolculuk yapmak isterseniz belki bu dünyada “Aşıklara Yer Yok” ama bu kitapta size hep yer var.
Kitapla ve sevgiyle kalın.
·
1 plus 1
·81 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.