Gönderi

112 syf.
·
Not rated
·
Read in 4 days
"Söyle ona, ben öleli çok oldu!"
》"Ve şimdi, yazmaya karar vermişsem bunun tek nedeni, kendimi gölgeme tanıtmak isteğimdir." Kitapta yer alan bu cümleyle anlaşılıyor ki insan, yalnızsa ve deliliğin eşiğindeyse son çare olarak gölgesine bile anlatabilir kendini, içini... 》Kitap, yüreğinde acılar hisseden, hem ruhsal hem de fiziksel olarak hasta olan bir adamın ağır, depresif, üzücü, yorucu ve bazen de korkutucu düşüncelerini anlatıyor. 》Odasında adeta ölümü bekliyor. Halüsinasyonlar görüyor. Bir kadınla evli, eşine çok aşık. Hem delicesine seviyor, hem ölmesini isteyecek kadar nefret ediyor ondan. Üstelik sevgisine bir karşılık da alamıyor. Kafasında bazı görüntüler var, farklı insanlar var. Fakat bu kişiler gerçekten var mı yoksa sadece karakterimizin hayalinde mi mevcutlar bilemiyoruz. 》Ölüme özlem duyuyor ama, yaşamak için de küçücük bir umuda sarılmaya dünden razı olan bir adam bu... Bu adamın sevgisi, nefreti, hayal dünyası ve zaman zaman intikam ateşiyle harlanan zihin dünyasına tanık oluyoruz. İç hesaplaşmaları, gözlemini yaptığı insanların fiziksel ve ruhsal analizleri, bitmeyen bunalımları anlatılıyor. 》Hayal kırıklığı, ümit, yoksunluk, yalnızlık, korku, intihar, ölüm, heyecan, hayata öfke. Bizi insan yapan ne varsa mevcut kitapta. 》Derin psikolojik ögeler taşıyan, mekanların zamanların, kişilerin adeta iç içe geçtiği bir kitap olduğu için okuduğunuz her kısımda: 'rüya mı gerçek mi, bu karakter gerçekten var mı yoksa adamın kafasındaki bir hayalden mi ibaret, şimdiyi mi anlatıyor, geçmiş ya da geleceği mi?' sorularını sormadan edemiyorsunuz. Şimdi-geçmiş, hayal-gerçek kavramları iç içe sunuluyor okura. Bu sebeple ben okurken oldukça zorlandım. Hala kafamda oturmayan bir çok yer var. 》Yazarın yakın dostunun yazar hakkında bilgiler verdiği son sözünü okuduktan ve bunların yanında Sadık Hidayet'in hayatı hakkında da bilgi edindikten sonra kitabı okursanız daha aydınlatıcı olacaktır. 》İncelememi bitirmeden önce bir detay olarak da şunu eklemek isterim: Yazarın 25 yıllık dostu Bozorg Alevî yazarın biyografisinde şunları diyor: "Romanında bir kadını koyun gibi boğazlatan bir yazarın, kendi özel hayatında çok hayırsever bir insan olduğunu ve değil bir insandan, bir hayvandan bile kan akıtılmasına bakamadığını bilmek önemli değil midir? Çocukluğunda bir kere bir bayramda kurban kesilmesini görmüştü, o günden sonra artık hiç et yiyemedi, ölümüne kadar et koymadı ağzına."
Kör Baykuş
Kör BaykuşSadık Hidayet · Ayrıntı Yayınları · 201628.6k okunma
··
158 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.