Bundan yıllar önce sokak hayvanlarının kısırlaştırılmasına karşı çıkanlar "sizi kısırlaştırsalar iyi mi olurdu?" diyorlardı. Şimdi bu kişiler sayıları başa çıkılmaz boyuta ulaşan köpeklerin kısırlaştırılmasını istiyor. Şimdi gerçekleri konuşalım:
Sizin verdiğiniz çöp gibi kuru ekmek o hayvana yaramıyor ve 2 yıl yaşamadan acı içinde ölüyor. Siz vicdanınızı rahatlatmak için iyilik yaptığınızı sanıyorsunuz. Ayrıca köpekler sürü odaklı hayvanlardır; başıboş köpekler çeteleşip güçsüz gördükleri öteki canlılara saldırır, kedi, güçsüz köpekler, sincap, çocuklar, yaşlılar ve bazen de yetişkin insanlar gibi. Köpekler tarafından parçalanmış çocuğun anasına babasına yapın bu utanmaz atarlarınızı. Ha ben insanlar arasında yaşamak istemiyorum diyorsanız, Afrika'da savanalar ve ormanlar var, orada doğal ortamınızda yaşam savaşı verirsiniz. Sokakta yürümek zorunda kalmadıĝınız için sıkıntıyı göremiyorsunuz. Sokak köpeği senin kanişin, chiwawan, finon değil; onlar sokakta açlığa ve hastalığa karşı savaş verirken saldırganlaşmaya başlıyor. Bir de onların doğal ortamı diye bir şey yok. Eğer köpeğin sahibi yoksa iki seçeneği var: ya acılar içinde bir ölüm ya da çeteleşip başka canlıların soyunu kurutmak. Siz çok zeki olduğunuz için bilmiyorsunuz ama ülkede yırtıcı olmayan memeliler de var ve bunlar bölgede sahipsiz köpek oranı artarsa ölüyorlar. Herkes köpek sahiplenemez, durumu yoktur ya da istemiyordur. Ama siz eğer "sokak köpekleri sahipsiz değildir" diyorsanız şunu diyebilirim:
Zaten sahipli olanlara dokunulmuyormuş, sahipsiz olanlar uyutulacakmış. Buyurun sahiplenin, evinize cins köpek alıp sokağa salanlar da sizlersiniz. Kırk yılın başında doğru bir yasa çıkmış, şaşırtıcı. Bir çocuğun canı daha değerli kusura bakmayın. Bir tür çevreye ve diğer canlılara zarar veriyorsa bu büyük bir sorundur.