Gönderi

152 syf.
·
Puan vermedi
Merhamet üzerine… (Sürpriz kaçıran içerir.)
2019'da Ankara Devlet Tiyatroları tarafından, Akün Sahnesi'nde sahnelenmişti Reis Bey. Bende zar zor bilet bulup gitmiştim, hem de önden seyretmiştim bu oyunu. Tiyatroyu genel olarak pek severim, ama 17 yaşındaki bendeniz uzun uzun oturup bir şeyler izlerken sabırsızlanırdı, sonu gelsin diye. Pek aceleci idi, ki hâlâ da öyle. Her neyse, Reis Bey oyunu beni o yaşımda çok etkilemişti. Anladığım ve algıladığım konular farklıydı elbette, o yaşta izlemiş, sevmiş ve kitabını almıştım. Beş yıl sonra ise okumaya başladım kitabı ve bir kez daha hayran kaldım bu güçlü hikayeye. İzlek merhamet. Sert bir yapıya sahip ağır ceza reisinin yaşadığı vicdan muhasebesi. Bu yazıda oyunu detaylı incelemektense oyunda temel olarak tartışılan meselelerden olan 'merhamet'ten bahsetmeye çalışacağım. Birinci perdede Reis Bey konuşurken, sanki Nietzsche konuşuyormuş gibi geldi bana. Belki daha yeni
Nietzsche Ağladığında
Nietzsche Ağladığında
kitabını bitirdiğim içindir, bilemiyorum. Nietzsche'ye göre de merhamet insanları sevenin gerileceği bir çarmıh idi. Böyle Buyurdu Zerdüşt'te geçiyordu sanırsam. Reis Bey ise şöyle demiş, biz bunu Otel Kâtibi'nin ağzından öğreniyoruz: 'Benden, merhametin öldürdüklerine merhamet beklemeyiniz.' Sözün mânâsını da yine kâtip açıklıyor. Kastedilen merhamet göre göre ona muhtaç yaşayanlar, merhametten doğan ihmal ve ihtiyaç yüzünden ölenler... Böyle insanlar, Reis Bey'e göre merhameti hak etmiyor. Oldukça katı bir görüş, kalbi mühürlüyor adeta. Zaten oyunda işlenen Nişantaşı cinayeti davasında da görüyoruz Reis Bey'in sert bir adam olduğunu. Meslek icabı diye düşünürseniz şunu da söyleyeyim: Kaldığı otelde yan odada felçli bir kızın ağlamasından rahatsızlık duyuyor, onu ve ailesini göndermek istiyor. Her açıdan yüreği taşlaşmış bir adam bu. Ağlayamıyor bile. Ağlamakla kalp arasında yakın bir ilişki vardır. Gözyaşları akmazsa gözden, o pınarları kurutursanız eğer, kaynağı kalp de kurur. Kurumakla da kalmaz taşlaşır, çatlaklarla dolar. Bu çatlakları ferahlatacak gözyaşı yağmurları yağamaz kalbe, dolayısıyla kalbin tarlasında merhamet buğdayları da yetişemez. Bu buğdaylardan yoksun Reis Bey, o yüzden de anlayamıyor kimseyi. İlk perdeden sonra Reis Bey'in karakterinde keskin bir dönüşüm görüyoruz. Yanlış karar verdiği anlaşılınca sanki gözyaşlarını akıtmış kalbine. Yavaş yavaş filizler vermiş. Pişman artık Reis Bey. Geç kalınmış bir intibah... Yanlış anlaşılmış bir merhamet kavramı… 65 yaşında ama gençliğinde öğrenmesi gerekeni şimdi öğrenmiş Reis Bey. Geç kalmış ama. Nasıl engelleriz bunu? Merhametle, ağlamakla... Aksi takdirde anlayamayız. Anlayamazsak da kalplere yük oluruz…
Reis Bey
Reis BeyNecip Fazıl Kısakürek · Büyük Doğu Yayınları · 20088,3bin okunma
·
61 görüntüleme
Vefa Karagöktaş okurunun profil resmi
"Anlayabilseydiniz ağlayabilirdiniz."
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.