Anarşizmin hiçbir zaman, en azından ulusal düzeyde, iktidara sahip olamayışı onu siyasal ideolojiler içinde tuhaf bir konuma sokar. Hiçbir toplum veya *ulus anarşist prensiplere göre biçimlendirilmediği için onu daha az kıymete değer bir ideoloji olarak görmek cazip gelmektedir. Bir siyasal hareket olarak anarşizm üç büyük dezavantaja sahiptir. Birincisi, devleti ve siyasal otoritenin her biçimini devirme amacı en basitinden gerçekçi değildir. Anarşizme yöneltilen en yaygın eleştiri negatif anlamda bir *ütopyacılık örneği olması, yani 'insanın iyiliğine' ya da piyasa veya sosyal mülkiyet gibi sosyal kurumların düzeni ve istikrarı sağlayabilme kapasitesine dair duydukları aşırı inançtır. İkincisi, anarşistler yönetimi yaz veya yozlaştıncı bir şey olarak görerek *siyasal partiler kurmak, *seçimlere katılmak ve kamusal mevkiler için mücadele etmek gibi harcıalem yolları reddetmekte ve kitlelerin kendiliğinden isyana kalkışma kapasitesine sığınmaktadırlar. Üçüncüsü, anarşizm tutarlı tek bir siyasal fikirler seti oluşturmazlar:
Devlet karşıtlığı dışında anarşistler başta mülkiyet hakları ve iktisadi örgütlenme gelmek üzere anarşik bir toplumun tabiatı hakkında derin anlaşmazlıklar içindedirler.
Bununla beraber anarşizmin önemi, muhtemelen siyasal *iktidarı ele geçirmek ve korumak için ideolojik bir temel sunmasında değil daha çok diğer siyasal akidelere meydan okumasından hareketle onları verimlileştirmesinde aranmalıdır. Anarşistler siyasal iktidarın cebri ve yıkıcı tabiatının altını çizmekte ve böylece başta liberalizm, sosyalizm ve *muhafazakarlık olmak üzere diğer ideolojilerdeki devletçi temayülleri karşısına almaktadır. Anarşizm bu minvalde modern siyasal düşünce üzerinde büyüyen bir etkiye sahip olmuştur. Örneğin hem *Yeni Sağ hem de *Yeni Sol anarşist fikirlerin izlerini taşıyan liberteryen temayüller göstermişlerdir. Hakikaten, anarşizmin devam eden önemi, muhtemelen yalnızca onun gittikçe değişkenleşen karakteriyle gizlenmektedir. Anarşistler yerleşik siyasal ve sınıf mücadelelerine ek olarak ve kısmen onların yerine ekoloji, ulaşım, kentsel gelişme, tüketicilik, yeni teknoloji ve cinsel ilişkiler gibi meseleleri dillendirmeye başlamışlardır. Anarşizmin kitlesel bir hareket
olma potansiyelini uzun zaman önce kaybetmiş olmasından dolayı ilgisizleştiğini söyleyenler belki de asıl önemli mevzuu kaçırmaktadır. Dünya gittikçe girift ve parçalı bir hal aldıkça kitlesel siyasetin kendisi ölmüş de olabilir.