Gönderi

Geriye Dönülmez
1987, Ağustos İçeriden yeni çıkmıştım. Çok değişmişti her şey. Üsküdar, Selimiye, köy içi, kuzguncuk.. Arkadaşlarımın bir çoğu yok artık. Ya çatışma dönemlerinde, ya darbeden sonra ya idam.. Yaşayanların da konuşacak, yaşayacak heyecanı kalmamıştır. Kimi memleketine, kimi yurt dışına, kimi de evlenip, geçmiş hayatını açamamak üzere kapatmıştır. Bir nesil, gençlik yok olmuştu neredeyse. Üniversiteye de geri dönemedim. Yaptığım başvuru reddedildi. Eski heyecanım da azmim de kalmadı yaşamak için. İnandığımız ne varsa yerle bir edildi. Fikir olarak bağlılığım olsa da, aynı heyecanı yaşayacak insanları bulmak artık güç. İstesek de bulamayız zaten bir daha-en azından ben emekli oldum- Gençliğimizin fırtınalı dönemleri, ülkenin siyasetinde, toplumsal oluşumda, pekte akıllıca olmayan yöntemlerle adımlar atmıştık. Fark etmedik? Sanki birilerinin, bir oluşumun bizlerin üstünden politika, siyaset yürüttüğünü! Göremedik.-yanılgılarla mağlup olur moral askerleri- Bugün, eski bir dostumla randevum var Karaköy de. En son, Cemil Meriç’in cenazesinde görüşmüştük. Rahmetliden bahsetmişken, büyük bir dehaydı. Pek yaşayamamıştı hayatı ama hepimizden daha bilgiliydi. Adam okurken kör olmuş yahu! Bu Ülke, Mağaradakiler, Kültürden İrfana.. Eski dost demişken, onun bizim gibi o dönemlerde dava, sağ/sol meseleleri içinde olduğu görülmemiştir. Sağ olsun, içerideyken çok yardımı oldu bana. Ölenlerin, kalanların adını sayıyordu.. Ara ara işime yarayacak bir şeyler de getiriyordu. Tütün, kolonya şişesi içinde alkol, temiz çamaşır, evdekilerden mektup.. Şimdi Üsküdar’ a doğru yollanıyorum. Oradan Karaköy vapuru.. Hakikaten her şey değişmiş, değişmeye başlamamış. Varlığımın bundan etkilenmediği için bana o kadar yabancı geliyor ki. Ben, geri kalmışım gibi. Hayır, sanki buraya hiç ait olmamışım gibi. İnsanlar, sakin sular gibiydi. Kendini kaptırmaz, üstünde yüzen sandalları bile batırmazdı. Artık okyanuslara benziyorlar. Hem de hiç okyanus görmeden, bilmeden! Tanımıyorlar ki okyanusu. İnsan, insana yabancı artık. İskelenin önünde durdum. Son beş dakika, son beş dakika diye bağıran ayakçıya bakıyorum.. Acaba, diyorum ki sol’ uma dönüp, şuradan Harem’ e, otogara? Oradan da geri mi dönsem? Her şeye yeniden başlayabilir miyim? Geç olduğunu hissediyorum. Kalkıyor, kalkıyo, kalkıy… sesler gittikçe k harfine kadar düştü.. “bizler tek kullanımlık kahramanlarız” (Metal Fırtına) 80.81.39
·
99 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.