Gönderi

"Oğlunu Allah yolunda bir mücâhid olarak savaş meydanlarına iten, onun ayrılığından bedeni titreyen Anne.. Onun elini sıkıca tuttuğunu, gözlerinden yaşların sıcak bir şekilde aktığını görürsün. Ama buna rağmen o, oğlunu itmeye devâm eder, “Git, geriye dönüp bakma!”.. Veda ufkundaki ölüm sahneleri onu zayıflatmaz, o gururla dimdik ayakta durur. Ayrılmadan önceki kucaklama anında o anne yıkılmaz, bilakis genç kahramanının içindeki gizli gücü, onu teşvîk ederek ve ona yakîn vererek güçlendirir. Gerçekten bu ân, şehâdetle karışık bir yaşam ânıdır! Zamanımızda Dînin nusreti uğruna canından çok sevdiği evlatlarını fedâ eden çok sayıda Mu’min kadın vardır. İnsanlar onları bilmez, ama onlar insanlar için en hayrlı örnektirler. Şunu bil ki, oğlunu İslâm üzere yetiştirmek asîl bir makamdır, ve buna pek çok kişi erişebilir. Ama o evlât İslâm için fedâ olsun ve Rabb’inin sebîlinde nefsini kurban etmeye istekle savaş meydanlarına hücûm etsin diye oğluyla beraber yürüyenler çok çok azdır.. Hâl böyleyken, ne büyük şeref bir Mücâhidin ve bir Şehîdin annesi olana. Ne büyük şeref tamah ve açgözlülük çağındaki o asîl, azîz, hayr ehli kadınlara.. zulüm ve vehn zamânında izzet ve vakârlarıyla cihâd edip ribât tutanlara. Ne büyük şeref Allah’ın o kadın kullarına ki, zilleti reddetmişler, ve İslâm ümmeti zelîl oldu denmesin diye evlâtlarını âlemlerin Rabb’ine rızâ ve teslîmiyetle hibe etmişlerdir. O kadınları anın, onları unutturmayın. Ve oğullarınıza da o kadınları anlatın ki, zulmünün gecesi çok uzayan bu zayıflık ve çöküş çağında, kahramanlığı, heybet dolu fedakârlıkların anılarında arayarak büyüsünler." Leylâ Hamdân
·
1,007 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.