Gönderi

646 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 9 days
Kar her zaman tepeye düşer
Açlık Oyunları Evrenini önce filmleriyle tanıdım sonra da kitaplarını okumuştum. Bu kitabın filmi çıktığında da önce filmini izledim. Ben filmi de kitabı da çok sevmiş biri olarak her iki kısım için de söylenmesi gereken şeyler var. Filmlerinde Snow oldukça karizmatik, sinsi ve manipülatif soğuk görünüşlü biriydi. Fakat kitabı okumaya başlayınca şaşkınlığa uğradım. Kitaptaki Snow ise apayrı biri gibiydi. Tabi bunda bizzat Coryo'nun düşüncelerini okumamız olabilir. Filmde Lucy Gray kendi halinde sadece şarkısını söylemek isteyen bir kız gibi görünürken kitapta dikkat de okunduğunda farklı yargılara varılabilir. Bundan sonrası özellikle kitabın sonlarıyla ilgili spoiler içerir... Filmde sonunu anlayamamıs biri olarak kitabı okurken anladım. Snow, Lucy Grayle kaçmaya gittiğinde bunun asıl nedeni bir gün cinayet silahlarının bulunacağıydı aslında. İçten içe o da subay okuluna gitmek istiyordu ama cinayet silahlarını kulübede görene kadar silahları biri buldu diye düşünüyordu. Lucy ile kulübeye kadar yaptığı yolculukta doğal hayattan ne kadar nefret ettiğini bir kez daha hatırladı. Kitap boyunca da Snow'un kendi geleceği için neler yaptığını kimleri feda edebileceğini gördük. Sejanustan aslında nefret ediyor ve onu kıskanıyordu ama Sejeanus ise Snowun en yakin arkadaşı olduğunu sanıyordu. Snow aslında çok iyi rol oynayan iki yüzlü manipülatif biri. Silahların kulübede gördükten sonra da istediği onurlu hayatla arasında sadece Lucy'nin kaldığını görüyor. Lucy e olan hisleri hoşlanti veya saplantıydı bana göre ben aşık olduklarına ne filmde ne de kitapta inanmadım. Oyunlar sırasında herkesin gözünde Lucy Gray onun kızıydı. Ellerinde hiçbir şey kalmayan Snow ailesinin tek erkeği olarak Coryo'nun Lucy'yi sahiplenmesine neden oldu. Kendine ait olarak gördü. Lucy de ormanda, Snow üç kisiyi öldürdüm dediği anda anladı ve ondan şüphelenmeye başladı. Lucy, katniss toplamaya gittiğinde de Coryo Lucy'nin Açlık Oyunları galibi olmak için neler yaptığını hatırladı. Coryo bile arenada kisa bir zaman geçirip kendine gelemezken Lucy Gray ise günlerce o arenada yaşadı ve hayatta kaldı. Herkesin sandığı gibi Lucy sadece bir sanatçı değil. Yeri geldiğinde açlık oyunları arenasında onu hayatta tutan yeteneklerine başvuran katil. -İşin ahlaki kısmından bahsetmeyeceğim.- En önemlisi de insanlara sevimli görünerek bağış almaktı. Arena dışında da yine bunu yaparak para kazandı. Nasıl iç dünyasını okuduğumuz Coryo'yu başkaları ne kadar onurlu bir insan sanıyorsa aynı şekilde biz de Lucy Gray'i tatlı şarkılar söyleyen bir kız sanıyorduk. Fakat kitabın sonunda Snow ile beraber hatırladık. Onun iç dünyasını okusak Coryo'yu nasıl manipüle ettiğini görürdük. Bir bakıma Coryo ve Lucy aynı kumaştan yapılmış. Kaderleri de benziyor. Kitapta da geçtiği gibi o orman bir anda arenaya dönüştü ve eli silahlı Snow'dan kaçmaya çalışan Lucy Gray bir haraç olarak yapması gerekeni yaptı. Ben öldüğünü düşünmüyorum. Kitabın ismiyle de karakterler arasında harika bir bağ var. Coryo tam bir yılan gibi kendisine ait en ufak bir tehditte karşılığını veren biri. Arenada Sejanus'u kurtarmak için bir harcı öldürmesinden daha bir kaç sayfa öncesine kadar beraber kaçma hayalleri kurduğu kıza bir anda silahla ateş edebilecek kadar değişken biri. Snow komplike kötülerden biri fakat kötü deyip geçmeden onu bugüne getiren olaylarda çevrenin etkisini görebiliyorsunuz. Çekici ama bir o kadar da uzak durulması gereken bir havası var. Okuyun okutunuz.
Kuşların ve Yılanların Şarkısı
Kuşların ve Yılanların ŞarkısıSuzanne Collins · Dex Kitap · 20201,260 okunma
·
75 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.