Gönderi

246 syf.
·
Not rated
·
Read in 17 days
İmanın ötesinde yalnızca küfür, İslam'ın ötesinde sadece cahiliye vardır, Hakikatin ötesi de delalettir. Bir şey İslami değilse cahilîdir.. Seyyid Kutub 1906-1966 yılları arasında Mısır'da yaşamış düşünce ve aksiyon adamıdır. Çoğunlukla İslâmî ve siyasî hareketler içerisinde, özellikle de İhvân-ı Müslimîn teşkilâtının aktif savunucusu olarak görülse de hayatının tamamı göz önüne alındığında onun çok yönlü bir kişiliğe sahip olduğu ve dinî düşüncenin yanı sıra edebiyat, eğitim, siyaset ve gazetecilik alanlarında da pek çok çalışması bulunduğu görülür. Kutup, 1950’li yılların ortalarından itibaren Mısır’da başlatılan sekülerleşme faaliyetleri sebebiyle başlangıçta desteklediği, dönemin Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdunnasır ve onun destekçisi olan Hür Subaylar hareketini sert bir dille eleştirmiştir. Bu durum 26 Ekim 1954’te Cemal Abdünnâsır’a karşı girişilen başarısız suikasttan sorumlu tutulan İhvân-ı Müslimîn örgütü yöneticileriyle birlikte Seyyid Kutub'un da tutuklanmasına neden olmuş ve on beş yıl hapse mahkûm edilmiştir. Uzun yıllar hapishanede çeşitli işkencelere maruz kalan Seyyid Kutup, hapiste bulunduğu süre içerisinde Fî Ẓılâli’l-Ḳurʾân adlı tefsiri üzerinde çalışmıştır. Hapishane şartlarında sağlığı iyice bozulunca cezasının on yıllık kısmını tamamladıktan sonra 1964’te tahliye edilmiştir. Hapisten çıkınca en çok tartışılan eseri olan Türkçe adıyla 'Yoldaki İşaretler' kitabını yazmıştır.Bu eserinde savunduğu görüşleri nedeniyle ve bir grup İhvân-ı Müslimîn mensubuyla birlikte teşkilâtı yeniden canlandırma faaliyetlerine katılması suçlamasıyla 1965’te tekrar tutuklanmış ve uzun süren yargılama sonunda görüşlerinden asla taviz vermediği için idam cezasına çarptırılmıştır. İşkencelerden aldığı yaralar sebebiyle mahkemenin son celsesine gelememiş ve idam hükmü gıyabî olarak verilmiştir. İdam kararı Irak, İngiltere, Lübnan, Sudan, Ürdün, Pakistan gibi ülkelerdeki dini topluluklar tarafından tepki ile karşılanmış ama bu tepkiler devlet başkanı Nâsır’ı kararından vazgeçirmeye yeterli olamamıştır. 29 Ağustos 1966'da idam cezası, sabaha karşı infaz edilmiştir.Kutub 60 yaşında, hiç evlenmemiş ve ömrünü İslam davetine adamış bir mücahid olarak dünyadan ayrılmış ve cenazesi bilinmeyen bir yere gömülmüştür. İdamı İslâm dünyasında büyük bir üzüntü ile karşılanmıştır. İnfazından hemen önce Ezher müftüsü de Seyyid Kutup 'un yanına gelmiş ve ölmeden önce kelime-i Şehadet getirmesini telkin etmiştir. Onun verdiği cevap yürekleri titretecek cinstendir:"Sen bu komediyi tamamlayan son figür müsün? Sen o dediğin kelime ile ekmek yiyorsun, o kelimeyi söylediğin için Ezher'de sana maaş veriyorlar. Ben ise bu söz uğruna canımı feda ediyorum" 1964 yılında yayınlanan 'Yoldaki İşaretler' Seyyid Kutub’un hayatında yayımlanan son eseri olup bazı kısımları Fî Ẓılâli’l-Ḳurʾân’dan alınmıştır. Kitap, 'Yoldaki işaretler' başlığı altında, eserin yazılış amacı ve muhtevasından bahseden ilk bölüm haricinde on iki bölümden oluşmaktadır. Seyyid Kutup ilk bölümde insanlığın bugün korkunç bir uçurumun kenarında olduğunu ve gerek Batı aleminin gerekse Doğu blokunun insanlığın derdine derman olmaktan uzak olduğunu belirtmiştir. Batılı insanın insanlığa liderliği sona ermek üzeredir. Bunun sebebi de Batı medeniyetinin maddi açıdan iflas etmesi veya askeri ve iktisadi bakımdan zayıflaması değil liderlik vazifesini sürdürmesini sağlayacak değerlerinin iflas etmiş olmasıdır. Batı' nın sömürgeciliği kölelikten ve Doğu'nun sosyalist sistemi zilletten başka bir şey getirmemiştir insanlığa. Sadece İslam,insanlığa liderlik etme işlevini yerine getirebilmek için gerekli değerlere sahiptir. Çünkü İslam nizamının dışındaki düzenlerin tümünde insanlar şu veya bu biçimde birbirlerine taparlar. İnsanlar yalnızca İslam nizamında tek Allah'a kulluk ederek birbirlerine tapmaktan ve başkalarının kölesi olmaktan kurtulurlar. Fakat İslam'ın insanlığa liderlik hususunda beklenen işlevini tekrar icra edebilmesi için İslam ümmetinin yeniden var olmasını sağlayacak bir diriliş hareketi gerekmektedir. Zira İslam'ın, bir toplum tarafından tatbik ve temsil edilmeksizin liderlik işlevini yerine getirebilmesi mümkün değildir. Bu yüzden İslam dünyasının, bu diriliş hareketini başlatacak öncü bir cemaata ihtiyacı vardır. Büyük bir kararlılıkla yola çıkacak olan bu öncü neslin, takip etmeleri gereken yöntem ve metodların neler olduğunu kendilerine gösterecek işaret levhalarına ihtiyaçları vardır ve 'Yoldaki işaretler' bu amaçla yazılmıştır. İslam davası, asr-ı saadette, insanlık tarihinin tamamı için numune-i imtisal olan sahabe neslini meydana getirmiştir.Ne var ki sonraki asırlarda böyle bir nesil bir daha hiç meydana gelememiştir. Bunun sebebi bu neslin yalnızca tek kaynak olan Kur'an-ı Kerim'den beslenmesi ve bu ana kaynağa yabancı unsurların karıştırılmamasıydı. Bir diğer sebep de bu örnek neslin, Kur'an'a, kültürünü ilerletmek, bilgisini artırmak veya haz almak gibi amaçlarla değil, nasıl bir hayat tarzı takip etmeleri gerektiğini öğrenmek ve bunu da savaş alanında aldığı anlık emirleri derhal yerine getiren bir ordu gibi tatbik etmek için yaklaşmalarıydı. Aynı zamanda İslam'ın ilk muhataplarından biri Müslüman olduğu andan itibaren cahiliye devrindeki tüm geçmişini kapının eşiğinde bıraktığının bilincinde olurdu. O kişi, cahiliye ortamından tamamen ve kesin bir şekilde ayrılarak yine tamamen ve kesin olarak İslam toplumuna katılırdı. Bugün biz de müslümanlar olarak İslam'dan evvelki cahiliyenin aynısı hatta belki daha koyusu içerisinde bulunmaktayız. Etrafımızdaki şeylerin tümü cahiliye damgası taşımaktadır. Bu nedenle bizler de cahiliye etkilerinin tümünden uzaklaşarak İlk Müslümanların beslendiği, içine yabancı hiçbir unsurun karışıp bulandırmadığı o temiz ve saf kaynağa, sırf amel etmek gayesiyle yönelmeliyiz ki ilk örnek neslin kalitesinde bir İslam toplumu yeniden teşekkül edebilsin ve İslam, dünyaya vaadettiği baharı yeniden getirebilsin. İnsanların birincil ve değişmez meselesi akide meselesidir.Akide insanın varlık alemindeki yeri ve akıbetini belirler. Bu mesele, insanın hem diğer insanlarla, hem diğer canlılarla, hem de varlığın yaratıcısı olan Allah ile ilişkisi meselesidir. Bu nedenle 13 yıl boyunca Mekke'de nazil olan Kur'an ayetleri sadece ve sadece bu yeni dinin en temel ve en büyük meselesi olan akide ile meşgul olmuş ve "La ilahe illallah" ilkesinin hakikatini tedricî bir üslupla gönüllere yerleştirmiştir. Çünkü Allah'ın emir ve yasaklarının gönül rızasıyla kabullenilmesi için, öncesinde böylesine köklü bir akide gerekmektedir. Kur'an'ın ilk muhatapları "La ilahe illallah" ilkesinin, hakimiyetin yalnızca Allah'a ait olduğu, Allah'tan başka hiç kimsenin kanun koyma yetkisine sahip olmadığı ve hiç kimsenin bir başkası üzerinde egemenlik kuramayacağı anlamına geldiğini çok iyi biliyordu. Bu sebeple Medine döneminde inen, gerek ibadetler, gerekse sosyal hayatla ilgili düzenlemeleri uygulamakta tam bir teslimiyet gösterdiler. Zaten İslam davetinin hedefi de İnsanoğlunun yalnızca rabbine teslim olmasını sağlayarak onları kula kulluk zilletinden kurtarmak ve tek Allah'a kulluk izzetine yükseltmektir. Seyyid kutup, İslam'da cihad kavramını da ayrıntılı olarak ele almıştır. Hatta kendisine yöneltilen eleştirilerin büyük bir kısmı cihat ile ilgili radikal görüşleriyle ile alakalı olmuştur. Seyyid kutup 'İslam'da cihadın gayesi yalnızca müdafaadır' sözüne şiddetle karşı çıkar. Ona göre cihad süreklidir ve amacı; Tağutların tümünü yeryüzünden tamamen silmek, insanları kulların kulluğundan ve Allah'ın otoritesi dışındaki tüm otoritelerden kurtarıp bütün kulların rabbi olan Allah'ın kulu haline getirmek, ve böylece İslam'la insan arasındaki engelleri ortadan kaldırarak ,insana kendi iradesiyle inancını seçebileceği özgürlük ortamını hazırlamaktır. Ona göre cihad, yeryüzünde insanlığı kurtarma operasyonu ve seferberliğidir. Seyyid Kutub, görüşlerini şartlar ne olursa olsun cesurca haykırmaktan geri durmamış ve onları kendi hayatında tavizsiz uygulamıştır. Bu tutumu nedeniyle de idam edilmiştir. Tıpkı kitabın sonunda anlattığı, Rablerine inanan ve imanlarını her şeyden üstün tutan ve sonunda da imanları uğruna ateş çukurlarına atılarak şehid edilen Ashabı uhdud gibi.
Yoldaki İşaretler
Yoldaki İşaretlerSeyyid Kutub · Beka Yayınları · 20144,929 okunma
··
576 views
L. G. okurunun profil resmi
ٱلا بذكر الله تطمءن القلوب Kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur. Rad Suresi
Hülya okurunun profil resmi
İncelemeler seninle tamamlanıyor canım Hocam, Allah razı olsun 🌹
L. G. okurunun profil resmi
Hocam Seyyit Kutub 'un diğer kitaplarını da listeye almak gerek. Ne büyük dava adamı. Rabbim onlardan râzı olsun.
Hülya okurunun profil resmi
Okuyalım inşallah 🤲
L. G. okurunun profil resmi
بل ٱحياء ولكن لا تشعرون Onlar diridirler ( şehitler) ama siz bilmezsiniz. #فلسطين 🇸🇩🇹🇷
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.