SIRADAN OLMAK İSTER MİSİNİZ?
Bu kitap aslında bir farkındalık gösterisi diyebilirim.
Günlük yaşamda aşina olduğumuz hatta göz ardı ettiğimiz kısacası sıradan şeylerin hayatımızda ne kadar da yeri ve önemi olduğunu bizlere anlatmaya çalışıyor Neruda.
Kendimde şiir emekçisi biri olarak değerlendirmemi yaparken aynı zamanda bir şairin penceresinden de bakmaya çalışacağım. Ki bu pencereden baktığınız zaman damıtılıp, sağaltılan bir hayatın, sözcüklerden oluşan ışığının da sizi karşılamasıdır. Onu olduğu gibi en doğal haliyle tüm içtenliğinizle kabul edersiniz.
Şiirin özünü oluşturan en büyük temel de zaten bizlere sunduğu saflığıdır.
Neruda’ bana göre dünya üzerinde yaşayan insanların evrensel bir dil olarak kabul ettiği müziğin yerini bir yerde alarak şiirin evrenselliğini okuyanın içseline, yüreğine hitap eden o sessiz melodisini yine tüm dünya ülkelerine en saf ve duru haliyle sunan kişi olmasıdır.
Bu kitap genel olarak bizlerde sanki bir öyküyü okuyormuş gibi izlenim bırakan adına ‘Anlatı Şiiri’ dediğimiz şiirlerden oluşmaktadır.
O bakımdan sizi çok da yormayan, sıkmayan hatta zaman zaman düşündüren artı bir durumunun da var olmasından söz edebiliriz.
Ben sizlerle kitabın kapağında resmi de yer alan ‘ENGİNARA ÖVGÜ’ şiirini paylaşıp sözcüklerde ki inceliğin, zarafetin ve mizahın melodisini Neruda’nın kaleminden dinletmek istiyorum…
Ve kitapla ilgili incelememi kendimle ilgili bir durumu da arz ederek tamamlayacağım.
Şuan harıl harıl Ekim ayına yetiştirmeye çalıştığım bir romanı yazmaktayım. Günlük hayatımdaki iş yoğunluğum ve kitabımla ilgili çalışmalarımdan dolayı kitap okuma sürelerim farklılık gösterebilir.
Sizden bu duruma takılmamanızı rica ediyorum arkadaşlar. Lütfen beni bundan muaf tutun. :)
Biliyorum aranızda kısa sürede bir değil birkaç kitabı su gibi içen okuyan arkadaşlarımız var buda beni çok mutlu ediyor…
Ben her imza günümde, söyleşimde dile getiriyorum burada da dile getireceğim.
Sizler umudun en değerli parçalarısınız ve iyi ki de varsınız.
Keyifli okumalar dilerim… Sevgi, dostluk ve şiirle…
Uğur Üstündağ
********************
ENGİNARA ÖVGÜ
********************
O müşfik yüreğiyle
Bir savaşçı gibi
giyinmiştir enginar,
dimdik,
alçacık bir kubbe de
inşa etmiştir,
yapraklarının altında
içine bir şey işlemeden
durur öylece,
yanında delirmiş sebzeler
kıvrılıp bükülürler
filiz verirler
halka halka, yaprak taçları
dallar soğanlar,
toprak altında
uykudadır
bıyıklarıyla kırmızı havuç,
asma
şarabın yükseldiği
lahana
kendine etek denemekte,
kekik
kendini
dünyayı korkutmaya
vermiş
karıktaki
tatlı enginar ise
savaşçı kılığına girmiş
mağrur nar gibi
parlamış
ve birgün
yan yana
kocaman hasır
sepetler içinde, yürüyordu
Pazar içinde
Hayalini gerçekleştirmeye;
Milis olacaktı.
Enginar ordusu
sıra sıra olmuş,
görülmemişti pazarda
merasimin böylesi,
sebzelerin arasında
beyaz gömlekli adamlar
mareşalleriydi
enginarların
bitişik nizam yürüyüş
komut sesleri,
patlaması
düşen bir kutunun
ama
sonra
gelir
Maria
Sepetiyle,
Bir enginar
seçer,
korkmaz ondan,
bakar sağına soluna,
bir yumurtaymış gibi
tutar ışığa,
satın alıp
atar torbasına,
karışır enginar
bir çift ayakkabıyla
bir dilim lahana
ve bir şişe
sirkeyle
mutfağa girip
tencerede
suya gömülünceye kadar
Böyle biter
Huzur içinde
Enginar denen
Silahlı bitkinin
Serüveni,
Sonra
Pul pul soyup
O lokumu
Yeriz
Yeşil yüreğinin
Huzur veren hamurunu