Gönderi

ÇOKKÜLTÜRCÜLÜK, İSLAMOFOBİ VE BİR ARADA YAŞAMA AHLAKI
Hakikatin birden fazla ifadesi olabilir. Bir ayna misali, hakikat sizin bulunduğunuz yere göre farklı şekilde görünebilir, farklı biçimlerde tezahür edebilir. Fakat aynadaki imajın aslı tektir. Postmodernistlerin iddiasının tersine hakikatin her dilde bir söyleniş biçimin olması, hakikatin olmadığı anlamına gelmiyor. hz.mevlananın anlattığı üzüm hikayesi, zahiri farklılıkların ve cehaletin hakikati ve insanlığımızı nasıl perdelediğini çarpıcı bir dille anlatır. Hikaye de mananın yani hakikatın tek olduğu ama onun farklı ifade biçimlerinin olduğu vurgulanır. Dört cahilin tutuştuğu kavga, her bir kelimenin gerçek manasını bilen hakikat eri gelene kadar devam eder: Bir adam dört kişiye bir miktar para verdi. "Bu para ile işinize yarayanı alın!" dedi. Dört kişiden biri (farisi olan); "bu parayla engür alalım."dedi. Öbür arkadaşı Arap idi. "Aksilik etme!" dedi. "Ben engür istemem, ineb isterim." Onlardan birisi Türk idi. "Ben ineb istemem, üzüm isterim." dedi. Rum olan bir başkası: "bırakın bu lafları! Bu para ile istafil alalım."dedi. Derken dört kişi birbiriyle çekişmeye, dövüşmeye başladılar. Çünkü adların anlamından haberleri yoktu. Ahmaklıklarından birbirlerine yumruk atıyorlardı. Çünkü bilgiden yoksun zır cahil idiler. Orada çeşitli dil bilir, sır sahibi üstün bir er bulunsa idi onları uzlaştırır, barıştırdı. Onlara derdi ki: "ben bu para ile hepinizin istediğni alırım. Hiçbir art düşünceye kapılmadan, hile yoluna sapmadan gönlünüzü bana verirseniz, bu para istediğiniz şeylerin hepsini yapar. Bu paranızla dördünüzde muradınıza erersiniz. Dört düşman uzlaşır birleşir. Sizin her biriniz sözü ayrılık belirtir, savaş doğurur; fakat benim sözüm uzlaştırır, birleştirir. " (...) Mana dillerini bilen bir süleyman gelmedikçe, ikilik ortadan kalkmaz. Engür,ineb,üzüm ve istafilin dört farklı dilde aynı şeyi anlattığını bilen Süleyman peygamber (as) gibi biri gelmedikçe bu kavga bitmez diyen Hz Mevlana, çokkültürlülüğün ancak hakikat bilgisine dayalı bir yüksek atıf çerçevesi içinde anlam kazanabileceğini söylemektedir. Buna göre kültürel çoğulculuğun anlam kazanması içinde muayen bir hakikat tasavvuruna, değerler skalasına, kültür ve insan anlayışına ihtiyaç var.
Sayfa 273Kitabı okudu
·
153 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.