Gönderi

Şevket: Hiç ilgilenmedi benimle, çay içmeye davet ettim, oraya da gelmedi. Kedi: E, çaydan. Şevket: Ne çayı, ne alakası var? Kedi: Çaydan, çaydan… Bu durumlarda kahve her zaman daha çok işe yarar. Bak, çayda kadınları rahatsız eden bir şey, böyle “yerel bir tını” var. Şevket: Yerel mi? Ne alakası var. Çay yerel, kahve değil mi? Kedi: Bak, “Benimle kahve içer misin?” sorusu, bütün kadınlarda, hepsinde aynı rahatlatıcı çağrışımı yapar; beyaz fincan, porselen, şık, mayhoş aroma kokusu, hele latin ezgileri heheeeyy neler neler… Ama çay, çay böyle “Başarısız erkek” gibi bir şey demek çay. Şevket: Bence artık Heidegger okuma, kafan iyice naziler gibi çalışmaya başladı. **Beş Şehir, Onur Ünlü, 2009 youtube.com/watch?v=JP-xIYi... Kedi:Hiç Heidegger okumamış gibi konuşuyorsun. Bir insan ölünce aptallaşmaz, tamam olur! Şevket:Bence nasıl öldüğüne bağlı. Eğer öldüğünde hala yaşamayı istiyor vaziyetteysen yeterince ölmemişsin demektir. youtube.com/watch?v=RitMJSx... Şevket: “Belli, senin şiir falan okuduğun yok. Eğer okusaydın, bilirdin ki aşık adam sınanmaz.” youtube.com/watch?v=YaMiMwj... Şevket: “Benim yerimde olsaydın kedicik… Benim yerimde olmak istemezdin.” **Beş Şehir, Onur Ünlü, 2009
··
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.