Gönderi

(öl. 771/1370), Sultan Ebu Inan'ın inşa b. Yahya Bercî (öl. 786/1384), en çok hürmet gören zamanın büyük âlimlerinden Muhammed b Abdurrazzak, İbn Haldun, bu isimleri zikrettikten sonra, bunlardan başka daha birçok hocanın derslerine devam ettiğini, kendilerinden faydalandığını ve icazet aldığını bilhassa belirtir. İbn Haldun'un Sultan Ebu İnan'ın yanında kaldığı sürece görevler onu tatmin edecek seviyede değildi. Kendi ifadesine göre bu mevkiler seleflerinin ve cedlerinin üstlendikleri şerefli vazifeler kadar yüksek bir mevki sayılmazlardı. Onun için bu vazifeyi istemeye istemeye kabul etmişti, gözü yükseklerde idi. Bu sırada İbn Haldun'un bir takım fena temayülleri ve kötü duyguları kuvvetlenmeye başlamıştı. O bu tür duygularını gizlemiyor açıkça, bazan üstü kapalı ol rak anlatıyor. Fakat kendisini mazur göstermeyi ve temize çıkarmayı da ihmal etmiyor. Bu temayül hangi vesile ile olursa olsun ortaya çıkacak olan fırsatlardan faydalanma, hangi yoldan olursa olsun maksada ulaştıracak yolları tutmaktır. Şahsî menfaati ve maksadı için veya zarardan korunması için kendisine iyilik yapana kötülük yapmakta, ihsana garkedenler aleyhine tertiplere karışmakta ve lütfuna nail oldukla- rına karşı değişmekte bir beis görmezdi. Karşılaştığı bütün siyasî keşmekeşlerde, görüştüğü ve münasebet kurduğu bütün hükümdarlar, emirler ve devlet büyükleri karşısında ona hakim olan temayül bu olmuş ve bu temayül ölene kadar onun huyu olmuştu. İbn Haldun fırsatçı bir adamdı, pratik hayatında gaye her türlü vasıtayı mubah kılardı. Makam tutkusu güçlü idi. Gözü hep üst mevkilerde idi. Bundan dolayı Fas'ta sultanın çevresinde daha iki sene bile geçirmeden, emel ve arzularını gerçek- leştirmek maksadiyle siyasi entrikalara karışmak için harekete geçti. Sultan Ebu İnan, İbn Haldun'u lütuf ve ihsanına garketmek için kusur etmediği, münazaralar için kurulan ilim meclisine aza tayin ettiği, genç olduğu halde hükümet işlerinde gö- rev verdiği, kâtipliğe ve tevki makamına getirdiği halde, onun aleyhinde çevrilen dolaplara, tertiplere ve entrikalara karıştı. Şöyle ki: Hükümdarlıktan azl ve hal' edilmiş olan Bicaye hâkimi Ebu Abdullah Muhammed Hafsî o vakit Fas'ta esir olarak bulu- nuyordu. İbn Haldun ihtiyatı bir yana bırakarak bu zatla anlaşma yolunu tuttu. O, hal' edilmiş olan bu esir şahsı kurtaracak, tekrar Bicaye hâkimi olmasını sağlayacak
Sayfa 27 - Dergah yayınları 8.baskı Eylül 2012Kitabı okudu
·
79 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.