Gönderi

Anadolu’nun Kürt bölgelerindeki sayısız Nakşibendî şeyhi de, tesrileri bölgesel olarak sınırlanmış olan şeyhler kategorisine girer; bununla birlikte bunlardan bazıları Türkiye sınırları dışındaki Kürt sahalarında dikkate değer bir şöhret kazanmıştır. Bunlardan özellikle önemli olanları, Şeyh Ziyâeddîn Nurşinî (Hazret-i Nurşin) ve neslinden gelen Molla Mehmed Emin ve Şeyh Taha; sûfî tarÎkatlarının yasaklanmasından sonra Türkiye’yi terk eden ve fakat burada çeşitli halifeler bırakan Şeyh Ahmed Haznevî, Cizreli Şeyh Sa’id Seyfeddîn (v. 1971) ve bunun oğlu Nurullah’tır... 1980’lerde tüm Türkiye’de geniş bir şöhret kazanan bir Kürt şeyhi Adıyamanlı Raşid Efendi idi; bu zâtın babası olan Abdülhakim Efendi, Şeyh Ahmed Haznevî’nin Türkiye’deki en önemli halifelerinden biri idi. Söylendiğine göre Raşid Efendi, sefih bir yaşantı sürenleri sadece bakışını onlara yöneltmek sûretiyle faziletli bir hayata sevk edebiliyordu; bu bir anda gerçekleşen ahlâkî ıslâh kabiliyeti binlerce insanın Adıyaman’a akın etmesine yol açıyordu. Bu başarı, bir yandan diğer bazı Nakşibendîlerin onu, tarîkata intisâbın kurallarını göz ardı etmekle suçlamalarına yol açarken; diğer yandan da, tanımlanmamış ‘millî güvenlik ve toplumsal düzene karşı suçlar’a dâhil olduğu gerekçesiyle yetkilerinin kendisini 19 Ağustos 1983’te Çanakkale’ye sürgün etmelerine sebep oldu. Bağlılarının akını Adıyaman’dan Çanakkale’ye yönelince, yakındaki İmroz Adası’na konulup başkalarıyla görüşmesi yasaklandı. Sürgün müddeti, hiçbir şekilde onun cazibesini azaltmadı. 22 Ocak 1993’te vefat etti; yerine İstanbul dâhil Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde faaliyet gösteren halifeler bıraktı. Diğer bazı Nakşibendîler Raşid Efendi’yi tarîkata girişin kurallarını görmezden gelmekle ve râbıta uygulamasını yanlış yorumlamakla suçladılar.
Sayfa 441Kitabı okudu
9 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.