Gönderi

435 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Yazarla ilk tanışmam sanırım iki sene öncesine rastlıyor diyebilirim. Stefan Zweig'in "Dünün Dünyası" adlı kitabında rastlamıştım ilk defa ismine. Zweig tavsiyesi üzerine kendisini not almıştım defterime. Okuduğum kitaplar içerisinde bir kitap tavsiyesi gördüğüm zaman çölde su bulmuş gibi hemen atlıyorum üzerine. Not alıp araştırmaya koyuluyorum tavsiye edilen yazarı. Genellikle de okunması gereken bir yazar ve eser olarak karşıma çıkıyor. Nitekim Romain Rolland da benim için öyle bir yazar oldu,serinin ilk cildini okuduktan sonra. Hatta biraz hayıflanmadım da değil açıkçası, neden bu kadar beklettim diye lakin, o boşlukları da kendi açımdan kaliteli kitaplar ile doldurduğumu düşündüğümden dolayı çok da vicdanım rahatsız değil desem yeridir. Kitaba geçecek olursak; kahramanımızın dedesi de babası da birer müzik sanatçısıdır.Fakat kendilerinin hayal kırıklığı ile dolu yaşamları tüm bu müzik yeteneklerini heba etmelerine sebep oluyor. Kısa sürede ise Christophe’taki müzik dehasını fark ediyorlar ve o andan itibaren Christophe için her şey müzik oluyor. Yoksul, yalnız, sevgisiz bir çocukluk geçiriyor kahramanımız. Alkolik bir baba, evde şiddetin eksik olmadığı bir ortam bir çocuk için ağır travmaların yarattığı, gelecek adına onarılmaz yaralar bırakabileceği dönemlerdir.Fakat Christophe'nin mayası sağlam olacak ki, kendisinde fazlaca bir bozulma gözlemlemiyoruz. Yeteneğine sahip çıkıyor.Hayatın adaletsizliğiyle erken yaşta tanışıyor. Dost edinip, âşık oluyor, ayrılık acısını tadıyor, ölümü görüyor... "Başkalarının kötülüğünü ilk kez hisseden çocuğun acısından daha büyük acı olamaz." (Sayfa 63) İlk cilt bir çocuğun doğumundan ilk gençlik yıllarına kadar olan bölümü konu almış.Bu kitapta biraz kahramanımızla tanışma evresindeydik diyebiliriz.Biz onu tanırken, o da hayatı tanıma evresindeydi. Kendi yeteneğini tanıdı. Evde aile sevgisinden yoksun büyüyüp, sokakta tanıdığı ilk kişiye dostum, ilk gördüğüne aşkım dedi. Düşünüyorum da, gerçekten de mutlu ve sağlıklı bir aile yapısı her şey demek galiba. Mutsuz ve hüzünlü çocuklar sokağa adım attıkları zaman, bulduğu ilk kişiye sarılıyorlar, doğru ya da yanlış farketmeksizin. Denize düşen yılana sarılır misali ve bu da büyük oranda yanlış seçimler oluyor haliyle. "Öyle bir yaşamak, sevmek, mutlu olmak ihtiyacındaydı ki!...". Sayfa 398 Rolland bu kurguyu tasarlarken çok sevdiği Beethoven'ın hayatından oldukça esinlenmiş.Zaten önsözde de bundan bahsedilmiş. Bu arada önsöz demişken, önsöz okumayı sever misiniz bilmem fakat bu önsözü mutlaka okumalısınız, bayılacağınızdan eminim. Benim için oldukça keyifli ve okuması faydalı bir kısımdı, yazar hakkında oldukça bilgilendim ve kitabı hiç yabancılık çekmeden okudum diyebilirim. Yazarın dili, çevirmenin eşsiz katkısı ile birleşince enfes bir anlatım bizi bulmuş diyebilirim. Kitap daha ilk sayfadan sizi olayın içine katıyor. Çok fazla; "Bayıldım, herkese tavsiye ederim," tarzında cümlelerle incelemeleri şişirme taraftarı değilim, lakin bu kitabı bence gönül rahatlığı ile okuyabilirsiniz diyebilirim. Bir annenin doğum sancılarından, bir çocuğun büyüme sancılarına tanık olmak ve bu süreç içerisinde yaşadığı trajik olaylara tanık olmak, belki sizi kendi çocukluğunuza götürecek, götürmese de empati yeteneğinizi geliştirmenize katkı sağlayabilecek içtenlikte olaylar barındırdığını söylemek isterim. İkinci ciltte görüşmek üzere.
Jean-Christophe 1
Jean-Christophe 1Romain Rolland · Sosyal Yayınları · 1983249 okunma
·
403 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.