Gönderi

288 syf.
·
Not rated
·
Read in 21 hours
1996 yılında Kolombiya'da düzenlenen bir gazetecilik semireninde “Ama o bir diktatör” “Demokratik olmanın yegâne biçimi seçimler değildir.” “Neden Castro’nun fahri danışmanı gibi hareket ediyorsunuz?” “Çünkü o benim dostum. İnsan dostları için her şeyi yapmalı…” Küba’da deniz kenarı. Uzayıp giden iskelede iki katlı tekne bağlı; pek net değil. Önde sarmaş dolaş iki adam. Gabo ve Fidel. Gabo’nun kolundaki saati bir dedektif gibi inceledim, günün hangi anındalar, anlayayım istedim; olmadı. Saat de net değil… Fidel, Rodrigo Castano Valencia’nın objektifine değil de fotoğrafçının yanında olup bitene baktığından göz göze gelemedik, “bir şeyi mi araştırıyor, huzursuz mu yoksa rahat mı?” net değil. Ve Gabo, sağ koluyla Fidel’in belini kavramış, bakışları ve gülüşü objektifte… Fidel şortlu, Gabo’nun gömleği öyle uzun ki şort mu giymiş, mayo mu net değil… Ah, elbette eklemeliyim, Gabo dediğim Nobel ödüllü yazar Gabriel Garcia Marquez, Fidel de kuşkusuz Küba’nın yaklaşık elli yıldır iktidarda olan karizmatik lideri Fidel Castro. Zira kitapta ancak iki kişiden birisinin ölümüyle bitecek bir dostluk anlatılıyor da “dostluk” pek net değil. Gabo’nun Nobel aldığı günleri anlatan satırları okuduğumuzda yüreğimizi bir kurt kemirmeye başlıyor; ‘siyasi ilişkiler mi, edebi başarı mı’ net değil. Fidel’in Küba’sı gerçekte ne kadar cennet; o Castro: Bir “Aşığız biz.” diyor kitabın yazarları ve ekliyorlar: “Biz Küba’ya ve iyi edebiyata aşığız. Küba 16.yüzyıldan itibaren ‘Taşı toprağı altın yer’ oldu; 19. yüzyıldaysa ‘En çok arzulanan’. İlk başta şekeri ve tütünü cezp etti, daha sonra da sahilleri ve iklimi. İspanya onu kaybetmek istemiyor, Birleşik Devletler ise onu elde etme niyetinden hiç vazgeçmiyordu. Küba’nın tarihi işte bu; ne bir eksik, ne bir fazla. Ve tam ortasından da bir devrim. Ne sana ne de bana ait. Ya bu gerçekten Kübalıların devrimi miydi? Votka yılları ve Lada marka arabalar insanın içine şüphe düşürüyor.” Gördünüz değil mi yazarlar daha ilk satırlarda Küba Devrimi konusunda kalbimize çentik atıyorlar ve her yeni sayfayla yeni şüphelere doğru yol alıyoruz..
Gabriel Garcia Marquez
Gabriel Garcia Marquez
değil de Gabo, Castro değil de Fidel diyorum kahramanlara. Kırk yıllık dostlarım gibiler.. Kimi satırlarda Gabo’nun dostluk! ilişkilerine şüpheyle yaklaşacaksınız. Kitaptan takip edersek, “Aydın ya da yazarlar her geçen gün onun (Marquez) daha az ilgilisi çekerken, yeni dostlarının neredeyse hepsinin devlet başkanlarından oluştuğunu görüyoruz.. Tamamen hak ettiği Nobel Ödülü’nü çok genç yaşta nasıl aldığını anlayacak ve İsveç mücevherinin verilme ölçütlerinde, siyasi etkenlerin edebi ya da estetik olanlardan aşağı kalmadığını…” Kitap ikilinin yakın çevresiyle yapılan görüşmelerle, Küba ve Latin Amerika politikasıyla ilgili verdikleri röportajlardan yararlanılarak yazılmış.. Bunlardan bazıları daha önce hiç yayımlanmamış anekdotlardan, sonu olmayan hikâyelerden, dostça ya da sitemkâr ayrıntılardan oluşuyor.. Gabo, “Eğer Fidel kendisinden önce ölürse bir daha asla Küba’ya dönmeyeceğini” söyleyecek kadar bağlı dostuna. Öyle ki Küba’nın yakın tarihinin karanlık sayfalarını oluşturan birçok olayda (idamlar, sürgünler, sansürler) aydınların çoğu insan ve yaşam hakkı lehinde, Castro’nun karşısında yer alırken Gabo, suskun kalıyor. Tek bir satırla bile Fidel’i eleştirmiyor.. Kitaptaki satırlarla aktarırsak, “Kraldan çok kralcı davrandı ve Fidel’e sadık kaldı. Aydın kimliği ile Castro’nun sağladığı gayriresmi siyasi iktidar arasında seçim yapması gerektiğinde, tercihi açık ve net oldu.” Ya Fidel’in Gabo’ya yaklaşımı? “Gabo ve Fidel”in satırlarında bu ilişki için “Gabo, Castro’nun farklı bir şey vardı bıze ysnsıysn yanıyla "Peki seni böyle düşünmeye iten ne? -Çünkü elbiseleri yoktu, yalınayak dolaşıyorlardı, elmaları yemelerine izin verilmiyordu ve kendilerine Cennet’te oldukları söyleniyordu.. Sızde okumk isterseniz buyurun
Gabo ve Fidel
Gabo ve Fidel
Gabo ve Fidel
Gabo ve FidelStephanie Panichelli · Doğan Kitap · 20116 okunma
·
80 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.