Gönderi

224 syf.
·
Not rated
·
Read in 21 days
Ahtapotun Rüyası
Bazen hayalî unsurlarla bezeli, daha çok gençlerin zevkine uygun hafif bir fantastik eser olduğunu düşündümse de yazarın hayal gücünden ve anlatımını zenginleştiren şık ayrıntılarla karmaşık bir olay örgüsü çatarken kaleminin titrememesinden etkilendim. ~spoiler~ Kitapta iki ayrı hikaye yan yana ilerliyor neredeyse sonuna kadar. Sonunda ise aslında birbirinden ayrı olmayan bu iki hikaye birleşiyor ve bir çözüme ulaşıyor. Bir yanda kahramanımız evindeki eski bir masaya sıkışmış bir ruha aşık oluyor ve bu gizemi çözmek için bir ruh doktorundan yardım istiyor. Diğer yanda ise ölüler diyarında bir döngüye hapsolmuş, Dağkuşu isimli kahramanımız Tepegöz adlı cüce bir mahluğun yoldaşlığında kendisini ölüler diyarından çıkaracak geçide doğru zorlu bir yolculuk yapıyor. Yolunun üzerinde ruhyiyenler, Zümrüdüanka, Gulyabani, Dede Korkut ve daha başka birçok ilginç mahlukla karşılaşıyor. Dede Korkut ona öğütleriyle yol gösteriyor ve Dağkuşu onun, deniz kabuğuna kaydettiği kopuzunun ezgileriyle ruhunu teskin ediyor bu yolda. Peşinde Celbegen isimli amansız bir ruhyiyen var. Zümrüdüanka'nın sırtında Gözler Adası'na gidiyor bu geçidi bulmak için. Dağkuşu'nun emeli yaşarken yaptığı ama ne olduğunu tam olarak hatırlayamadığı büyük bir hatayı tamir ederek bu döngüyü kırmak. Bu günah yüzünden ruhunun bu karanlık ve dehşet dolu diyarda hapsolduğunu biliyor. Bu günahın da aslında pek çok günah gibi aşktan doğduğunu öğreniyoruz. Göz kamaştıran bir yiğit olan sevgilisi Basat'ı korumak ve kurtarmak için Şaman olan ailesini ve dostlarını Şaman avcılarına teslim ediyor. Onun yüzünden herkes kılıçtan geçirilerek öldürülünce sevgilisi Basat bile nefretle sırt dönüyor ona. Tabi bu savaşta yine de hem o hem de sevgilisi de ölüyorlar. Ölüler diyarında Dağkuşu'nun peşinde olan ve onu içine çekip yok etmek için kıvama ermesini bekleyen güçlü ruhyiyenin de Basat olduğunu öğreniyoruz sonunda. Gözler Adası'nda her yanı hayatı boyunca kendine değen bütün gözlerle bezeli o ürkütücü yerde kendi gözlerini bulup onların içine bakınca her şeyi hatırlayıp anlıyor bunu Dağkuşu. Tam o sırada bütün bu serüven boyunca kendisine sadık bir dost olmuş Tepegöz kendi kurtuluşunu Dağkuşu'na tercih ederek ona ihanet ediyor. Bu esnada öykünün diğer kolundaki kahramanımız danıştığı ruh doktoruyla yaptığı enteresan bir seansla Gözler Adası'na Dağkuşu'nu oradan çekip çıkarmaya gelmiştir. Masaya sıkışmış ruhun Dağkuşu olduğunu anlamışsınızdır. Masaya sıkışmasının sebebi masanın yapıldığı ağacın Dağkuşu'nun Basat'la yan yana öldürüldüğü sırada bağlı olduğu ağaç olması. Tepegöz ihanetinin bedelini Celbegen isimli bir ruhyiyene dönüşmüş Basat'ın pençelerine düşerek ödüyor. Dağkuşu'nu iştahla içine çekmeyi uman Celbegen, masadaki aşık olduğu kızı kurtarmak için ruh doktorunun gözetimi altında Gözler Adası'na gelen diğer kahramanımızın bir hamlesiyle Tepegöz'e razı olmak zorunda kalıyor. Tabi anlattığımdan daha da fazlası var. Okunabilir. Fantastik tür sevenlere tavsiyemdir.
Ahtapotun Rüyası
Ahtapotun RüyasıBarış Müstecaplıoğlu · Doğan Kitap · 2021192 okunma
·
51 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.