İçimdeki Kenan Ülkesi kitabının yorumu ile geldim
Mayıs ayının sonuna gelirken sıradaki kitabım 2024 yılı basımlı 261 sayfalık tasavvuf, kişisel gelişim, aşk temalı maneviyatı yüksek bir kitap.
( ၴႅၴHazır mısın? Dinle, o hâlde!. Sır arama, sır sensin... Hem yolcusun hem yol! Bu meşakkatli yolda son durak içindeki sen olacak. Kendini tanıdığında, heyhat diyeceksin! Uzaklarda aradıkların ve tüm bu yollar, seni sana kavuşturacak. Yol uzun. Gayretini kavi tut, sözünü kısa...
( ၴႅၴNe zordur, insan olabilmek. Ne zordur; geldiğin gibi kalabilmek, kaldığın yeri koruyabilmek. Kalbi ah'lardan temizlemekse en zoru... Ne çetin bir diriliştir ah'tan affa ve fena'dan beka'ya… Ama unuttu insan ki diğer adıydı nisyan... Ahdini unutarak, bildiklerini unutarak ve dahi unuttuklarını da unutarak başladı serüvenine. Bilinmek istenmişti Yaradan. Hayat, bilmek demekti. Ama ah'ı öğrendiği gibi affı bilemedi insan. Bir bütünün parçasıydı, bir manayı tamamlamalıydı, kendi gerçekliğini bulmalıydı... Buldum sandı çoğu kez, ama her seferinde tutunamadı... Ah, ne yamalıymış yaşamak; ne yaman şeymiş insan olmak!.
( ၴႅၴNe zorsun, ey hayat!.. Peki, ya sen aşk? Hiç adil değilsin, hiç… Ne garipsin ey hayat; istediğim gibi gelmedin bana, hep istediğin gibi geldin. Israr ettiklerimden yüz çevirdin de yüz çevirdiklerimde hep ısrar ettin. Vakit daralıyor! Sükün edenlerin vadisinde, yokluktaki saadeti arıyorum, ölümle iç içe. Pusulam, her yerde seni bana gösteriyor... Yolların ki çaresiz! Yolların ki hükümsüz! Bu hâlde, sana nasıl yaklaşabilirdim? Bekledim ben de. Aşk uzundu, aşk geceydi; aşk, tek heceydi! Aşk, üç bilinmeyenli denklemin içindeki çözülmemiş bilmece; aşk, üç harfli cambazdı kendince... Aşk ne sence ne de bence; aşkın içinde ve bizceydi... Aşk başlangıçtı; hem, âşığın sonuydu aşk...
( ၴႅၴBir horoz şekeri hükmündeydi dünya ve peşi sıra vadettiği mutluluk. Hala, bitmeyen bir şeker yapamadı insanlık. Sahi nerede başlamıştı bu yalnızlık? Bu yalnızlık çok zor; bazen bir lütuf, bazen bir lanet gibi... Kafesi buğulanmış ruhların, toprağına damla damla süzülmesidir, hüzün… Bend'imi aşan duyguların eşliğinde bekliyorum Anka kuşunu... Sabret, imtihandır. Sabret, dünya handır. Sabret, zamanı vardır. Kaybolup gidenlerin peşinden kederlenme. Şimdi aradığım, yitirilmiş bir Hacer'dir içimin Kenan Ülkesi'nde…Hacerî bir şuur, Hacerî bir sây, Hacerî bir gönül nasip et.
( ၴႅၴGarip... Her şey garip, bu hikâyede... Ya hikâyeye istikamet gerek ya da ilzām-u iskât gerek. Yolcu yorgun, yol silik; yoldaş, derdinden bitap. Görelim, Mevla ne eyler; neylerse güzel eyler...
Yıllardan; "Yaşanmamış Aşklar Yılı..."
Mevsimlerden; "Son Yaprak..."
Günlerden; "Eylül Sonrası..."
Saatlerden; "Alınan Son Nefesin İlki..."
Nakitlerden; "Şiirlerin En Dem Almış Hâli..."
Siy/ah'ını mühürleyecek Gün/Eş'i bekleyenlere;
"SELAM OLSUN!.."
( ၴႅၴUzun zaman aralığında, sindirerek okuduğum ve bolca alıntı yaptığım, tasavvuf, kişisel gelişim, aşk temalı maneviyatı yüksek ve şiirsel bir üslup ile kaleme alınmış harika bir kitaptı. Üç bölümden oluşuyor. Taş, Kağıt, Makas başlıkları altında. Bolca Amin'ler ile yer yer nahif satırlar eşliğinde, insanın vah'ını, eyvah'ını, af'ını, aşk'ını satırlara döken bir kitaptı
Yazarımızın kalemine sağlık
Kitap ile ilgili düşüncelerinizi yorum bırakabilirsiniz
Okumayı ihmal etmeyin