Gönderi

Olay her zaman buraya geliyordu, öyle değil mi? Be- nim onu fethetmek istediğim kadar o da beni fethetmek istiyordu. "Hayır," diye mırıldandım onu emmeye devam ede- rek. Şu an duramayacak kadar çok azmıştım. Ah, küçük, vahşi kedimi dize getirmeye bayılıyordum. Kıvranmaya devam ediyordu. "Evet," diye inledi. Ardından daha önce de duymuş olduğum bir ses çıkardı. Bu yaklaştığı anlamına geliyordu. Ben de öyleydim. Şu an çok fazla azmıştım. Ama benimle hâlâ mücadele ediyordu. Sebebini bilmiyordum. Bana karşı koymanın nafile oldu- ğunu henüz öğrenememiş miydi? En çok sevdiği şeyleri yapmaya devam ettim. Tanrı'm, tadına ve çıkardığı seslere bayılıyordum. Şu an kontrolü ona devretmem mümkün değildi. Durmama imkân yoktu. Hayatta olmaz. Daha yüksek sesle inledi. "Ben de seni yalamak isti- yorum, Jonas." Dediğine kulak asmadım. Onun patronluk taslama- sı beni her seferinde neden bu kadar çok tahrik ediyordu bilmiyordum. Şu an onun tadını çıkarırken kafayı yemek üzereydim. Hiçbir şey beni durduramazdı. Yeniden inledi. "Aynı anda, bebeğim." dedi nefes ne- fese. Gözlerim kocaman açıldı. Ne? "Aynı anda," diye tekrarladı çaresizce kalçasını bana doğru ittirerek. Pekâlâ, işte bu bambaşka bir olaydı. Bacaklarının arasından başımı kaldırıp ona baktım. O da başını kaldırıp aşağı doğru bana bakarak gülümsedi. Gözkapakları ağırlaşmış, yanakları pembeleşmişti. Gözleri- ne o çok sevdiğim "kötü kız" bakışı hâkimdi. "Aynı anda," dedi yeniden titreyerek. Uzanıp saçı- mın bir tutamını parmakları arasına aldı. "Ben de seni ya- lamak istiyorum, aynı anda." diye fısıldadı sertçe saçıma asılarak. "Daha önce hiç yapmadım. Denemek istiyorum. Göster bana." Bir kez daha saçımı oldukça kaba bir şekilde çekiştirdi. "Ama bu..." "Hadi." Bu melek görünümlü kadın benimle altmış dokuz yapmak isterken ben de burada durmuş onunla yavaş ve nazikçe sevişip ona olan bağlılığımı kulağına fısıldamayı düşünüyordum. Benim Güzel Kayıt Asistanım, yazdığı e-posta gelen kutuma düştüğü ilk günden beri belki de yü- züncü kez beni hayretler içinde bırakmayı başarmıştı. O, hiç kimseye benzemiyordu. Sertleşmiş penisimdeki tüm damarlar gerilmişken onun üzerine doğru tırmandım. Heyecandan göğsüm inip kalkıyordu. Bacaklarını tamamen yana açmıştı ve şu an içi- ne girmemek için kendimle büyük bir mücadele içindey- dim. Dudaklarını yalayıp başını aşağı yukarı salladı. "Aynı anda," dedi bu kez dudaklarıma uzanarak. "Denemek isti- yorum." Başımla onaylayarak sert bir şekilde dudaklarına yu- muldum. Dilini ağzımın içine sokarak bir süre dilimi emdi. "Bana nasıl yapıldığını göster." Altımdan kalkarak beni ar- kama yaslayıp aletimi kavradı. Ağzına almak için öne doğru eğildi. "Hayır, hayır bebeğim. Öyle değil." diye yatıştırdım onu kibarca. Kalbim çok hızlı atıyordu. O kadar tahrik ol- muştum ki kendimi zar zor tutuyordum. Bana sahipmiş gibi aletimle oynamaya devam edi- yordu. "Nasıl o zaman?" Çok uyarıldığı için tüm bedenin- den bir titreme dalgası geçti. "Bana güveniyor musun?" Sesim boğuk çıkmıştı. "Hı hı." Bana dokunmaya devam ediyordu. Nazik bir hareketle ellerini üzerimden çektim. "Çok yaklaştım," dedim. "Eğer bu şekilde devam edersen..." Gülümsedi. En az benim kadar o da beni çıldırtmak- tan hoşlanıyordu. Daima farklı noktalarda duruyorduk, o ve ben, sanırım birbirimize çok benziyorduk. "Bana güveniyor musun?" dedim yeniden nefes ne- fese. Başıyla onayladı. "Söyle." "Evet," dedi titreyerek. "Evet, Jonas. Tamamen güve- niyorum. Hadi." "Şuraya uzan." dedim başı aşağı gelecek şekilde yata- ğa enine uzanmasını işaret ederek. Roket gibi havaya uçmaya hazır bir halde titreyerek dediğime itaat etti. Başı aşağı sarkıncaya dek omuzlarını yatağın ucuna kadar çektim. Ardından bacaklarımı arala- mış halde, iki bacağım da başının her iki yanına hizalıyken, onun tepesinde dikilerek çıplak vücuduna kuşbakışı bir gö- rüntü elde ettim. Aşağı doğru baktım. Aletimin altından bana gülüm-süyordu. Yukarı bakarak bana gülümseyişinin oluşturduğu manzaraya az kalsın bir kahkaha patlatacaktım. Bunu be- nimle yapmak istediğine hâlâ inanamıyordum. Başka bir kadın olsaydı eminim ki şu an ona sarılmamı, onu sakinleş- tirip kulağına tatlı kelimeler fısıldamamı isterdi. "Bebeğim, beni dinle." Derin bir nefes alıp verdim. "Bu beni çok fazla azdırıyor. Aklımı başımdan alıyorsun. O yüzden sen boşalma noktasına gelinceye kadar biraz benim yapmama izin ver, tamam mı? Çok yaklaşmadığın sürece, sınıra dayanmadığın sürece ağzına alma. Yoksa bunu hiç yapamadan boşalırım. Şu an daha ağzına alma- dan bile zar zor dayanıyorum. Bu benim için çok fazla seksi bir şey." Başıyla onaylayıp gülümsedi. "Söz mü?" diye sordum. Başını aşağı yukarı salladı. "Evet." Ama sonra başını kaldırıp testislerimden başlayarak penisimin ucuna kadar tüm uzunluğu baştan aşağı yaladı. Dizlerimin bağı çözül- müştü. Titredim. "Tamam, şimdi hazırım." dedi. Hiddetle başımı iki yana salladım. "Bunu bir daha yapma." Görünen o ki ne kadar yaklaştığımı ve bunu yap- manın ne kadar güç gerektireceğini henüz kavramamıştı. Yeniden güldü. "Sadece sınıra dayandığında," diye tekrarladım. Se- sim gereğinden fazla katı çıkmıştı. Ama eğer beni kışkır- tırsa ya da vaktinden önce ağzına alırsa bunu kesinlikle yapamayacağımı anlaması gerekiyordu. Bunu yapmak için hem fiziksel hem zihinsel olarak tüm gücümü toplamak zorundaydım. "Söz ver." dedim sertçe.
Sayfa 25
·
94 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.