Gönderi

kırmızı deynek
Havanın yüzünde bir kırlangıç sürüsü Ve yabanıl ak atlar doludizgin Bu sabah, bu sabah öylesine güzel ki Bu sabah yağmur yağacak Bu sabah gün açacak Bu sabah tekmil tornurcuklar patlayacak Bahar patlayacak Köpükler, bulutlar patlayacak Özlemierin en güzeli, tozlu bir özlem Topraktan yeni çıkarılmış Üç bin yıllık yunan şarabı Atların kara gözleri Ve ben kederden geberiyorurn Tam yalnızlıktan geberrnenin de sırası Senin ellerin güzel Bir damla durnan ovanın üstünde Bir damla ak bulut, altına batrnış, Yeşile batrnış Bir damla sıcacık, bir damla ışıltı Sırnsıcacık tutuyorurn Sırnsıcacık tutuyorurn bir şeyi Önürne bir adam çıkıyor Amma da kocaman gözleri var Amma da çok aglarnış Amma da çok çiçek açmış Amma da çok yüregi, Amma da çok yüregi sıcak Amma da çok yalnızlıktan geberiyor Amma da çok mavi tutuyor Bir avucunda öylesine bir mavi ki, Amanallah bir mavi ki, Bir top, bir yumak mavi ki, İşte o kadar Marlin Monronun gözleri İşte o kadar Marlin Monronun gözleri İşte o kadar Köpoğlu köpekler, zalimler, domuzlar, Adam olmazlar, kan içkiler, Kefen soyucular, Açların gözbebekleri, Darağaçları kadar iğrençler Sevmemiş, ama hiç hiç hiç sevmemiş, Sevilmemişler... Marlin Monronun gözleri İşte o kadar Duru bir denize benziyordu der miyim Bir alaca şafağa, Seher vaktinde çiçeklere, Aydınlık bir akar suya benziyordu Der miyim, Kederden çıldırıyordu, Utançtan kalıroluyordu Der miyim Marlin Monronun gözleri İşte o kadar İşte o kadar İşte o kadar köpoğlu köpekler Yağmur yağacak, yağmur yağacak Güneş açacak, gece olacak, bahar gelecek, kar yağacak, Sıcaktan kavrulacağız Yağmur yağacak, Bir yağmur yağacak Havanın yüzünde delişmen bir kırlangıç sürüsü Senin ellerin ne güzel Tuttum mavisini toprağa çaldım, Tuttum mavisini denize attım, Tuttum mavisini bahara vurdum, Tuttum mavisini güneşe verdim, Tuttum mavisini, Tuttum mavisini ak bir atı nalladım Tuttum mavisini ağaçlara fırlattım Dünyanın bütün ağaçları, . Dünyanın tekmil bulutları, Dünyanın tekmil güneşleri, Dünyanın tekmil Yaaa, dünyanın tekmil insanları Senin ellerin ne güzel Sarı çiçek sarvan kurmuş oturmuş Bir nergis ovası Çukurovada Bir nergis ovası Çukurovada Bir nergis ovası Bir nergis Her yıl böylesine açar Sonra birdenbire yağmur durdu, bu ne hal Toprak kuruyuverdi Toprak çatiayıverdi Bir adam çıktı karşıma, dudakları çatiayıvermiş Sarı bulaşmış saçına Rüzgar bulaşmış, Kırmızı bir yağmur bulaşmış Bir tomurcuk yağmur Çok ötelerde bir yıldız ışılıyordu, uzak mı uzak Geldi ayagının dibine düşüverdi, Tozu dumana katmış geliverdi ugnuunup geliverdi Bir turna sürüsü, Marlin Monronun gözleri, Marlin Monronun gözleri Marlin Monronun gözleri İşte o kadar Siz şapka da giyiyorsunuz Hem de şapkanız o kadar göze} ki, Valiahi de güzel billahi de Siz ne güzel yemekler yiyorsunuz Siz bulutlara bakıyorsunuz Siz kapıları açıp kapatıyorsunuz Ne güzel Siz uzun kısa adımlar atıyorsunuz, degil mi Sahiden ne güzel ogıunuz kızınız var mutlu mu mutlu Yagmur altında da dolaşırsınız, ben bilmez miyim Omuzlarımza kar da düşer, ben bilmez miyim Bilmez olur muyum Boyunbagınız öyle bir bir oturdu ki yerine Bu sabah aynada gördüm Ben bu aynayı kırmayacagım Deli misiniz be Bu ayna türkü söylemesini bilir Uçak olur uçar, Tren olur, tren, uçsuz bucaksız ovalardan geçer Hem de ıssız, hem de kimsiz kimsesiz Hem de dumanı var Hem de dumanı gelir yarı aç yan tok, yan yer altında, Yan yer üstünde bir köyün üstünde durur kalır. Hem de hiç utanmaz Utanmaz oğlu utanmaz Bu aynadan bir atom bombası olur ki Bir atom bombası Bir atom bombası Öyle bir atom bombası ki Bomba derim sana Bir dudağı yerde Bir dudağı gökte Bir atom bombası ki At kuyrugu gibi dökülüyor ışık Öyle degil mi Ulan köpoglu, Ulan adam azgını Neyinle ögünüyorsun Neyinle ögünüyorsun Neyinle neyinle, neyinle ulan iki gözü çıkası Arkana bir dön baksana Daha dün degil mi Bu aynadan bir atom bombası olur ki Siz yapmazsanız ben yapanın Alimallah bu aynadan bir atom bombası dökerim ki, Bir atom bombası Ama ne atom bombası Göz açıp kapayıncaya kadar, şu bizim allı dünya pullu dünya Hani tomurcuklan açardı ya Her bahar deniz gibi köpürürdü bahardı Hani denizi bahar gibi Göz açıp kapayıncaya kadar Bir varmış, bir varmış bir varmış, bir varmış Size diyorum bir varmış, size diyorum bir varmış Bu aynadan bir atom bombası dökerim Alimallah dökerim Ogündüğü şeye bak itimin Öğündüğü şeye bak Öğündüğü şeye bak Sus ulan, sus ulan, sus ulan yılancıklar çıkarası Ulum ulum ulası Sus ulan Sus ulan hürriyet için, sus ulan hürriyetimiz için Hürriyet de de dur orada Siz hiç utanmıyorsunuz Ben sizi hiç sevmiyorum Siz hiç utanmıyorsunuz Ben bu aynadan bir de ak bir kuş dökebilir Güvercin sandınız değil mi Avcunu yala tatarağası Ağzına bir de yalancı zeytin dalı veririm sandınız değil mi Ben bu aynadan daha çok şey yaparım Üstünüzdeki gökyüzünü alır götürürüro Üşümem deyin haydi Haydi bakalım Senin elierin ne güzel Altınızdaki toprağı da alır götürürüro ha Bana mı ne Vay namuzsuz vay İşte bunu bilmiyordum Marlin Monronun gözleri İşte o kadar Bakın ben bu aynadan... Söylemem, çatlayın, patiayın Söylemem işte. Bana bakın, ben hiçbir şey söylemem Birisi ne diyordu geçende Dünyanın bütün adamları, yani sözüm ona insanları bir insan olsa... Bir tek kocaman insan. Ne olurdu Ne bileyim ben Ne yapariardı Ne mi yapariardı Durun azıcık düşüneyim Ben bu aynadaaaan... hıııım... Durun durun azıcık düşüneyim. Sen elierin ne güzel İşte o kadar canım efendim Güzel Sultanım Ne danlıyorsun Sana bir şey demedim ki Kızdırma kafamı Bir eline ak bir gül veriririm Bir eline de ayna Gül ayna sevdiğim gül ayna Bir eline bir kedi yavrusu Yeni doğmuş, Daha ıslak ıslak Bir eline... dur azıcık düşüneyim... Amma da acelecisin güzelim... Bir eline bir eline Bir elinde kedi yavrusu Ben bu aynadan atom bombası yaparım Bir eline Ben bu atom bombasını Bir eline... Birdenbire aklıma ne geldi biliyor musunuz Nerden bileceksiniz Durun bir bir söyleyim size Ne geldi aklıma biliyor musunuz Gidip bir akar suya... Su pırıl pırıl, Su aydınlık olmalı Su, bizim Savrun Suyu gibi güneşli, Dibine Kur'an düşüşünde okunmalı Gidip yüzümü bir iyice yıkamalıyım Birinde, bir yaz günü ben bir yolda yürüyordum Yol çok tozluydu aktım yolda bir karartı Ne olacak bir hasta kız çocugu karartısı Nerede olacak, tabii Çukurovada Bombay dolaylarında öylesi ne gezer, Arabistan çölünde de aramayın Canım başka yerde ne ararsınız İşte bizim Çukurovada Çukurova yıldızlıdır Siz azıcık şişiriyorum sanacaksınız Hiç de degil Çukurovada yıldızdan gökyüzü gözükmez inanmıyor musunuz Haydin siktirin, Haydin cehennem olun Hangi taş büyükse gidin başınızı ona vurun Bizim Çukurovada toprak bire kırk, bir elli verir Amerikada, Amerika çok büyük bir yermiş, çok çok Merhametli adamlan varmış Ne bileyim ben bize öyle söylüyorlar Çok iyi adamları varmış Benim bu işlere aklım ermez Vebali günahı söyliyenin boynuna İşte bu Amerika topragı da tamı tarnma bizim Çukurova topragına benzermiş Onlar bire yüz veren topraklannın ürününü denize Dökerlermiş Benim bu işlere aklım ermez Elimin üstünde sinek gibi aydınlık Şimdi birden aklıma bir karanlık geldi Sert, granit gibi bir karanlık mı desem Her neyse iki gözüro Bu kız çok hastaydı Bu kız sıtmadan titriyordu Bu kız öldü ölecek Ekin tarlalan sapsarıydı Güneşe batmış Kız tozlu yola upuzun yatmıştı Terli elleri çamur içindeydi Toz bulaşmış olacak Yani tozdan olacak Sonra çok titriyordu Ben hemen bildim, kız sıtmalıydı Sonra anası geldi, kızın başucuna oturdu Kız gerindi gerindi, bacaklarını uzattı Yolun tozlarına belendi Sonra kaskatı kesildi Bu kızın gözleri Yüzü hep gözdü Ne alın Ne kırmızı nar gibi dudak, yani nar çiçeği gibi Ne yanak, ne çene, ne diş Belki ak dişleri ışılıyordu Aklımda kalmamış İşte koskocaman iki göz Hem de kapkara, derin, yalım karası gibi Siz hiç kapkara ateş gördünüz mü inanmıyor musunuz Haydin cehennem olun Bizim Çukurovada vardır İsterseniz gidip görün Haydin cehennem olun Bu kızın gözleri İşte o kadar Avcunuzu yalayın efendiler Size yoksulluktan söz açar mıyım Ben usta sanatçıyım Öyle tongalara basar mıyım O kızın kara gözleri İşte o kadar Siz her sabah sıcak suyla yüzünüzü yıkarsınız Bazılarınız da soğuk suyu sever Ben sizi bilmez miyim Bunca yıl içinizde yaşadım Ekmeğinizi yeyip suyunuzu içtim Bir kahvenin kırk yıllık hahn vardır Ben bunu bilmez miyim Ben nankör müyüm Ben yemek yediği sofraya bıçak sokan mıyım O kızın gözleri işte o kadar Siz asfalt yolda yürürsünüz, sonracığıma virtrinlere Bakarsınız, çocuğunuzu elinden tutarsınız Saçlarını okşadığınız da olur Öyle değil mi Kannızı öpersiniz Yalan mı Yapmayın demiyorum ki O kız var ya, hani doktor bulamamış da yolun ortasına Boylu boyunca serilip ölmüştü İşte o kızın anası başucuna oturmuş kızın Ağıt söylüyordu Bu ağıt ne işe yarar mı diyorsunuz Ben ne bileyim, ben yedi tfıla sahibi miyim Ben allerne miyim, ben büyücü, ben kahin miyim Onun bunun gibi bir vatandaşım Çok merak ediyorsanız gidin ona sorun Kızının başucuna oturmuş sallanarak ağıt söylüyor Dünden beri de ağzına bir lokma koymadı Sesi de yanık mı yanık Yürek koymuyor insanda Ben böylesi sesiere dayanamam, Yüreğim götürmez Sahiden çok merak ediyorsanız gidin siz kendisine sorun Sahiden ne işe yarıyor şu ağıt Allahaşkına gidin sorun O kızın gözleri İşte o kadar Anasının gözleri İşte o kadar Gözleri daha çoğaltının sandınız Beyler, paşalar, nah, aldandınız Beyler, ağalar Marlin Monronun gözleri tamam İşte o kadar Neyinize yetmez ölü kurbağa suratlılar Muşmula soylular Siz olmuşsunuz Bana bakın açtırmayın ağzımı Siz, siz, siz... Ulan deli ediyorsunuz be adamı Haaa, senin ellerini unuttum, senin elierin çok güzel Uzun, ince, beyaz, kuğu tüyü gibi Ben, insan ellerini severim Siz de mi seversiniz Etmeyin eylemeyin Eskiden olsa inanırdım, şimdi mi, Geçti o günler tosunum Ben o aynadan var ya atom yaparım, Atomdan ağaç yaparım, sonra da uzay yaparım, Ağaçtan su yaparım, Sudan ne mi yaparım, Sudan da bir nakışlı peri böceği yaparım Peri böceği insanların en yakın arkadaşıdır Ama ben aynadan atom yaparım Çiçek yaparım Bin yıllık sürecek bir bahar yaparım Öyle sembolik falan değil canım Düpedüz bahar işte Yağmurlu, ısianmış çiçekle …, Tattan çatiayacak gibi oluyorlardır Hani İzmirde olgun, kocaman ballı incirler sarkar dallardan Hani sapsan Hani tattan yarıımıştır … İşte böyle adam gibi, bin yıl sürecek bir bahar yaparım Ben gönlü güzel, gönlü gani kişiyim Düpedüz adam gibi bir bahar Aynadan atom, atomdan su, sudan deniz, denizden kuş, kuştan solucan, solucandan adam, adamdan ateş, ses yaparım rüzgar da yaparım, koku da... Gönlünüz ne isterse onu yaparım. Kürk manto ister misiniz Ciddi söylüyorum Siz alay ediyor sanıyorsunuz ya... Marlin Monronun gözleri İşte o kadar Anası başucuna oturmuş, şimdi hiç kımıldamıyor, ağıt yakmayı unutmuş Bir şey mi söylediniz kadına Ayıp ayıp Çok ayıp etmişsiniz Az daha unutuyordum, Bir de ne vardı, ben bilmem ki onları, hani çok yüksek bir ilim... Gene alay ediyor sanacaksınız... Bilmem alay edilir mi Valiahi büyük saygım var Hani o fiyat teorisi var ya... Matematiğin ekonomisi... Bir de o vardı işte, çok saygı deger... Bizi adam eden Kim yaptı atomu, kim ögünüyor, kim gitti uzaya, kim öğünüyor Bu işlere karışmak kıl-ü kali muciptir Yüksek matematiktir ve de bilimdir Dilinin altındakini biliyoruz diyeceksiniz İki milyar aç, iki milyar ekmeksiz İftira ediyorsunuz, Yalan söylüyorsunuz, Hiç öyle bir niyetim yoktu. Siz bu laflara çok alışıksınız, duya duya kulagınızda Çan bitmiştir, kocaman kilise çanlan Benim demek istedigim başkaydı Adamı söyletmiyorsunuz ki Allahınızı severseniz sözümü kesmeyin Bitireyim de ondan sonra Ne var bu kadar gürültü edecek Ben ayna yaparım, maşa yaparım, keçiler süt yapar, siz yapabilir misiniz Arılar da bal yapar deyim de gülün Ulan size bu fırsatı vermeyeceğim Üstüme çok güldünüz Tohumlar bitki yapar tohumlar Adam yapar, insan yapar, yürek yapar Demirci örsü gibi, kıpkızıl ve güzel ve çiçekli ve aydınlık Ve dertli ve sımsıcak, al da canının içine koy ve gözü yaşlı Ve ölüme ve zulüme Ve adamın adam öldürmesine karşı Ve soyguna karşı, Ve köleliğe karşı İzmirin içinde aynalı çarşı Parisin içinde aynalı çarşı Londranın, Newyorkun ve Pekinin ve Moskovanın içinde Ve tekmil dünyanın içinde ve tekmil evrenin içinde Aynalı çarşı Bizim Çukurovada ayna falına bakarlar Ve aynada umut yolları Ve ben demirci örsü gibi kocaman ve kıpkızıl ve sağlam Ve güzel, hem de aydınlık, hem de yıldızlı, hem de sıcacık eser... Ben daha ne yapardım …. Bin yıllık bahar... İsterseniz azıcık kış, azıcık güz... Yazı da ister misiniz.. Açın önünüzdeki nakışlı mendili Korkmayın açın canım Bakın ne çıkacak içinden Tuh be, tuh yüreginize, ben de sizi bir adam sandım Havanın yüzünde bir kırlangıç sürüsü Çok hızlı uçar kırlangıçlar Yuvalarındaki civcivlerin ağzı sapsarıdır Görmediyseniz nasıl anlatayım size, sapsan, sapsarıdır Senin elierin ne güzel Sahi beyazdı elierin Başparmagının üstüne peri böcegini ben koydum Sen uyuyordun Farkına bile varmadın Sen biliyor musun dünyada ne kadar çok peri böcegi var Ben o kadar çok gördüm ki Sen biliyor musun dünyada ne kadar çok kannca var Ve ne kadar kannca dogup ne kadarı ölüyor Bir düşünse adam deli olur be Ya balıklar Ben sadece senin elinin üstüne bir tane peri böcegi koydum . Peri böcegi hoşuma gider de ondan Kırmızı hoşuma gider de ondan Üstünde kara benekieri hoşuma gider de ondan Bazısında da ak olur işte onun için Bak gelir seni uyandınnm Sen şarabı sever misin Bana son günlerde dokunur oldu İçmeden de olmuyor ki birader İşte o sıcak yağmura, işte o uzak sıcak yağmura Varıp da alnını dayayan bendim Bütün ağaçlardan ayna yapacağım Bütün çiçeklerden, bütün denizlerden, bütün çiçeklerden, Dünyanın bütün balıklarından ayna yapacağım Aynalardan atom yapacağım Petrolden de ayna yapacağım İşte öyle kokacak Bir de bir ışık yapacağım Sizin inadımza Yalnız be yalnız size inat olsun diye İzmirin altın sarısı güz salkımlarından Çukurovanın altın sarısı başaklarından Afrikanın altın sarısı karıncalanndan Zencinin ak dişlerinden Zencinin ak dişlerini hiç yabana atmayın Ama hiç yabana atmayın Parıltısını iki günlük yoldan görürsünüz Bir gülmeye görsün Zencinin dişlerinden ışık yapacağım Bir tutarn ışıktan bir fil yapacağım Onu da salıvericiğim Bengal ormaniarına Şu Bengal ormanlarını bir görmüşlüğüm, Yok yok bir duymuşluğum var Bengal ormanının otlarından, Bir de yapraklarından, Haydi çiçeklerini de ihmal etmeyeyim, Şiir olur da çiçeksiz olur mu Bunca çaglann şairleri aptal mı Çiçeksiz bir tek şiirlerini gösterebilir misiniz Bir de çiçeklerinden, Bir de kuşlanndan Bir de yaban arılarının kanatlanndan Bir de agaç köklerinden Bengal ormanlarının ağaç kökünden olmazsa olmaz Ben biliyorum büyük bir özelligi vardır Bengal ormanlarının Bir de asyalılann San ve de ak deriiiierin El ve ayak tırnaklarından Bir de şimdiye dek söylenmiş bütün türküleri toplayacagım Ama dünya kuruldugundan beri söylenmiş bütün türküleri Aşk ve hat üstüne Aşk ve şehvet üstüne Aşk ve toprak üstüne Aşk ve ölüm üstüne Ölüm batsın Ölüm yerin dibine, dibine batsın Gözüm görmesin şu ölümü Gözüm görmesin ölümler Gözüm görmesin Görmesin Başım dönüyor Ver elini, ver elini, ver elini Gözüm görmesin ölenleri Ver elini Elierin ne kadar da sıcacık İşte ben bütün bunlardan ışık yapacağım Var mı bir diyeceğiniz Yeni doğmuş bebelerden atom yapacağım Bakın görün ki bütün ağaçların kökü ışık olmuş Bakın görün ki bütün yapraklar, dünyadaki bütün yapraklar Gece gündüz balkıyıp durur Yalnız Bengal ormanındakiler değil Karanlığın damarlarına bir kan yürüteceğim Pul pul ışık Pul halkıyacak Karınca ayaklanndan, balinanın çene kemiğinden, Tekmil arıların kanatlarından, Yılanların yalım kırmızımsı dillerinden Çocuklara oyuncak yapacağım Bengal ormanının fili yavrulamış Her biri bir top ikiz ışık Seni gelir uyandırırım, şu bu değil, hayal mayal değil Gelir seni düpedüz uyandırırım Sevgilim değil misin Gözlerine bir top ak bulut sürerim Bir damla Çin seddi yağmuru Işığı şarap yaparız Ediyorum ediyorum uyanmıyorsun Amma da çok uykun varmış be sevgitim Şu ölümlü dünyanın yarısını da uykuya ve Olur mu ya, olur mu ya sevgitim Halbuki ben ışıktan gece Geceden hayat yaparım Canım sıkılırsa dünyanın bütün gecelerini toplarım Bak, hepsini hepsini hepsini toplarım Bir damla gece bırakmam şu sizin dünyanızda Bak karışmam ha, bir damlacık bırakmam İlaç için bırakmam Torlar topadar hepsini götürür Kafdağının arkasına Hapsederim Eline ayağına zincir vururum Ne yaparsınız o zaman Elini ayağını kırk kat urganla bağiarım Ne etseniz neyleseniz kurtaramazsınız elimden geceterinizi Gecesiz ne yaparsınız Deli olursunuz be Bütün gecelerinizden bir top kapkara mermer yaparım …. Hiç mi rastlamadım sanıyorsun Ben rastlamadımsa Gagarin rastladı Gagarin neden ne yaptı acaba orada Gagarin ne düşündü acaba orada Gagarin ne duydu acaba orada Anlatsana be Gagarin Anlatamaz ki, söyleyemez ki, bilemez ki Dilinin ucuna gelir, belki de gelmez ki Gagarinin eli dokundu oraya, ışığın köküne eli dokundu Karanlığın köküne eli dokundu Ne mutlu bana Gagarin hiç bir şeyi söyleyemez ki Gagarin Marlin Monronun gözlerini görmüştür Ne var o kızın gözlerinde Gagarin söyleyemez ki Çukurovadaki kızın gözlerini ben gördüm Anlatmaya dilim yetmez ki Ben diyorum ki size, ben aşkın ve ümidin adamı İşte ben böylesi bir adam Ben diyorum ki size Bir dil bulacağız her şeye varan Bir şeyleri anlatabilen Böyle dilsiz, böyle düşmanca, böyle bölük pörçük Dolaşmayacağız bu dünyada Her şey her şeyi söyleyebileceğiz bu dünyada Her şeyi birbirimize Gagarin ışığın yapraklarını bir bir anlatabilecek Dünyada iki buçuk milyar çift el Bir gün göreceksiniz ki bu iki buçuk milyar çift el İki buçuk milyar kere ışık dokuyor Söyleyin bana hoşunuza gitmez mi Işık vazgeçtim Şöyle bir gözünüzün önüne getirin ki Dünyada bir tek insan bile kalmamış Çiçekler, böcekler, hani şairlerin anlata anlata bitiremedigi bir dünya Ama bir tek insan yok Ben bu dünyayı sizin başınıza çalarım Ben bu dünyadan öfke yaparım Kudurmuşluk yaparım Sözden öfke yaparım At kuyrugu kılından, Şahin teleginden öfke yaparım Kannca ayagından, Örümcek agından öfke yaparım Gölgeden öfke, Böcekten, Tekmil böceklerden öfke yaparım Demirden, bakırdan, çelikten, tunçtan Kayadan, taştan, elinizdeki atomdan Gagarinden, Bütün bebeklerin, dogmuş dogacak bebeklerin, Dogmuş dogacak eniklerin, Dogmuş dogacak bahar taylarının Dogmuş dogacak buzagılann, Dogmuş dogacak civcivlerin, Dogmuş dogacak kertenkelelerin, Gözlerinden öfke yaparım, Kudurmuşluk yaparım Aynalardan atom yaparım, Ulan neyinizle öğünüyorsun be Yabanıllar, kan içkiler, verin o elinizdeki oyuncağı Kızdırmayın kafamı insan yüreklerinden öfke yaparım, Öyle bir öfke ki Kızdırmayın kafamı Haydi defolun başımdan Tekmil aynalardan atom yaparım Haydi haydi cehennem olun başımdan Havanın yüzünde bir sürü leylek, ak leylek, Zambaklar gibi açılmış Ne diyordu Türkmen karısı Leyleğin ayağı kırmızı deynek.
Sayfa 85 - Yapı Kredi Yayınları
··
455 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.