Gönderi

Alper TAN Aksa Tufanı, İsrail'i ve Küresel Düzeni Yutuyor 7 Ekim Aksa Tufanı ile başlayan büyük savaşta 8 ay tamamlanmak üzere. Çatışmaların devam ettiği Gazze şeridine odaklandığınızda göreceğiniz manzara ile küresel dünyaya baktığınızda göreceğiniz manzara çok farklı. Sadece Gazze’ye bakarsanız yerle bir olmuş şehirler, kadın, çocuk, sivil demeden soykırıma tabi tutulmuş mazlum bir halk ve coğrafya görüyorsunuz. Ancak Aksa Tufanı’nın, İsrail ve İsrail bağlantılı olarak bütün dünyaya etkilerine dikkat edecek olursanız, Siyonist propaganda ve tehdit/şantaj, havuç/sopa yöntemleriyle elde edilmiş haksız kazanımların neredeyse tamamının yerle bir olduğunu göreceksiniz. Bundan daha önemlisi ise İkinci Dünya Savaşı ertesinde galip/zalim devletlerin kurdukları küresel/kanlı uluslararası sistemin tamamıyla çökertildiğini fark edeceksiniz. Neden böyle düşündüğümüze gelince.. Sadece son iki haftada dünyada neler olduğuna bakalım. Dünyada Filistin taraftarı İsrail karşıtı öğrenci hareketleri hızla yayılıyor. Boston, Cornell, Pretoria ve Yale Hukuk Fakülteleri'nden katılımla kurulan "İnsan Hakları İçin Üniversite Ağı" Çalışma Grubu, Gazze'deki kıyımın uluslararası hukuk açısından "soykırım suçu" niteliği taşıdığına dair kapsamlı bir rapor yayınladı. İspanya, İsrail'e silah taşıyan Danimarka bandıralı bir geminin ülkenin güneyindeki bir limana demirlemesine izin vermedi. İspanya Dışişleri Bakanı Jose Manuel Albares, "Ortadoğu'da daha çok silaha değil, barışa ihtiyacımız var. Bundan sonra İsrail'e silah taşıyan her gemiye aynı muamele yapılacak" dedi. İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ise 7 Ekim 2023'ten sonra İsrail'in Hamas'a verdiği cevabın "insanlık dışı" olduğunu ve ülkenin güvenlik açısından şu anda "çok daha zayıf" bir konumda bulunduğunu söyledi. Arap liderler, İsrail'e karşı dünyaya, harekete geçmeleri çağrısı yaptı. Suudi Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman, “Uluslararası toplumun İsrail saldırganlığını derhal durdurma yönündeki sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiğini vurguluyoruz” derken Bahreyn Kralı, “Ortadoğu'da barış için uluslararası konferans çağrısında bulundu.” Ürdün Kralı II. Abdullah, “Savaş durmalı ve dünya, İsrail-Filistin çatışmasını sona erdirme konusunda insani ve ahlaki sorumluluğunu taşımalıdır” dedi. Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah El-Sisi, “İsrail işgalini ve bölgedeki çatışmayı sona erdirmeye yönelik uluslararası bir siyasi irade görmüyoruz” eleştirisini yaptı. 70 yaşındaki Yahudi İsrailli tarihçi Ilan Pappé, ABD’nin Detroit Havaalanı’nda FBI tarafından 2 saat boyunca sorguya çekildi ve "Hamas destekçisi" olup olmadığı sorulduğunda İlan Pappé’un yorumu şöyleydi. "İsrail'in çok geçmeden dışlanmış bir devlet haline gelmesine ve böyle bir statünün tüm sonuçlarıyla birlikte, duruma tepki olarak bu tür saf panik ve çaresizlik korkusu veren eylemlere yol açacak." İsrailli milletvekili Amit Halevi, ''Gazze'de hiçbir Kassam veya İslami Cihad tugayını yok edemedik'' dedi. İsrail'in başkenti Tel Aviv'de Gazze için ateşkes çağrısıyla toplanan protestocular, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun istifasını istedi. İsrail Savunma Bakanı Yoav Galant, “Hamas'a karşı askeri zaferler elde ediyoruz ama “bu fikre” gelince, onu asla yenemeyeceğiz ve onun varlığıyla yüzleşmek zorunda kalacağız” diyor. İsrail medyasına konuşan üst düzey güvenlik yetkilisi, “Gazze'deki savaşı kaybettik” itirafında bulundu. ‎Mossad'ın eski başkan yardımcısı, kaçamaksız bir şekilde İsrail'in Gazze'deki savaşı kaybettiğini, ekonomisinin çökmekte olduğunu söyledi. Bu, her geçen günün ek bir kayıp olduğu, “Savaş Konseyi”nin dağılmasının yeni bir sürecin başlangıcı olduğu anlamına geliyor. Sonuçta güç merkezleri arasındaki mücadele çöküşün kanıtıdır ve Netanyahu'nun Refah'ta zafer iddiaları yalnızca bir yanılsamadır” şeklinde konuştu. ‎İsrailli bir yorumcu, Netanyahu'yu, talepleri karşılanmadığı takdirde iki hafta içinde istifa edeceğini açıklayan Gantz'a atıfta bulunarak "savaş batan bir gemidir ve artık ondan atlamanın zamanıdır" tespitine yer verdi. İsrail’de 8 aydır devam eden bu savaşın amaçsız olduğu, büyük miktarda askerlerin kaybedildiği, başta Washington olmak üzere haklı-haksız ayrımı yapmaksızın İsrail’i kayıtsız şartsız destekleyen Batı dünyasıyla ilişkilerin çöktüğü söyleniyor ve bu durum açıkça ve yüksek sesle sorgulanıyor artık… Bu arada, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) başsavcısı, İsrail Başbakanı Netanyahu ve Savunma Bakanı Gallant için tutuklama emri çıkarılmasını talep etti. ABD Başkanı Joe Biden, UCM Başsavcısı Kerim Han'ın, yakalama kararı başvurusunu "utanç verici" olarak nitelendirdi ve bu talebi reddettiklerini belirtti ama yükselen uluslararası baskılar karşısında daha ne kadar dayanabilir belli değil. Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Karim Han çok önemli bir uyarıda bulundu. "Tutuklama kararı çıkarsa dünya bu kararı uygulamak zorunda. Eğer yapmazlarsa ciddi sonuçları olur" dedi. Soykırım dahil her konuda bu güne kadar sorgusuz sualsiz İsrail’i destekleyen Almanya, İsrail Başbakanı Netanyahu'nun, UCM'nin tutuklama emri varken ülkeye girmesi halinde tutuklanacağını söyledi. Amerikalı ünlü siyaset bilimci Norman Finkelstein, "UCM'nin Benjamin Netanyahu ve Yoav Gallant'a yönelik yakalama kararı beklenen bir gelişmeydi. Şimdi sırada Joe Biden var" tahmininde bulundu. Diğer taraftan Uluslararası Adalet Divanı (UAD) da İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını derhal durdurmasına hükmetti. İsrail destekçisi Kanada ve Avustralya bile, mahkemenin kararını desteklediklerini bildirdiler. Onlarca ülke gibi Fransa Cumhurbaşkanı Macron da yön değiştirerek, “Netanyahu aleyhindeki mahkeme kararlarını destekliyoruz” açıklaması yaptı. İspanya Savunma Bakanı Margarita Robles, “Gazze’de olanları görmezden gelemeyiz. Tam bir soykırım. Filistin’i tanımamız, Gazze’deki şiddete son vermeye yardımcı olacak” demişti. İspanya, Norveç ve İrlanda, Filistin devletini tanıyacaklarını resmen ilan ettiler. Bu karara tepki gösteren İsrail, İrlanda ve Norveç büyükelçilerini geri çağırdı. Slovenya Başbakanı Robert Golob, “Filistin'in İspanya, İrlanda ve Norveç liderleri tarafından tanınmasına ilişkin bugünkü açıklamaları memnuniyetle karşıladıklarını” açıkladı. Uluslararası arenada İsrail böyle izole edilirken Gazze’de Hamas, her gün işgalcilere korkunç kayıplar verdiriyor. İsrail'in Maariv gazetesinin haberine göre İsrail, Gazze Savaşı'ndan kaynaklanan "ruhsal sorunlar" olarak tanımladığı sorunlar nedeniyle yaklaşık 40 bin askerini terhis edecek. Askeri kapasitesi korkunç darbe almış ve siyasi ve toplumsal olarak paramparça halde olan İsrail Refah’a saldırırken, Tel Aviv destekçisi ABD’nin Savunma Bakanı Antony Blinken, “Refah'a büyük bir saldırı, Gazze'de güçlü bir direniş getirir” uyarısı yaptı. İsrail Ordusu, battıkça batıyor. Yaptığı her yeni hamle ile daha çok bozgun yaşıyor. Rehineleri kurtarma operasyonunda tüm tabur olarak yakalandılar. Birçok işgalci askerin öldürüldüğü, kalanların ise rehin alındığı açıklandı. Hamas'ın silahlı kanadı El Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde, Gazze kuzeyindeki Cebaliye'de tuzağa çekilen İsrail askerlerinin esir alındığını duyurdu. Ebu Ubeyde operasyonda ayrıca ölü ve yaralı İsrail askerlerinin de olduğunu, askeri ekipmanlarının ele geçirildiğini açıkladı. Ebu Ubeyde'ye göre İsrail askerleri bir tünelde tuzağa çekildi ve yakın mesafeden hedef alındı. Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye, “Gazze işçileri, düşmanın gerçek mahiyetini ortaya çıkardı ve milletimizi Filistin etrafında yeniden buluşturdu. Dünyanın, Filistin olayına destek çıkışı tarihte bir ilktir. Hamas ve diğer Filistinli gruplar savaşın ertesi günü karar verecek” diyerek Filistin davasının 8 aylık süreçte nereden nereye geldiğini dile getirdi. İsrail'in muhalefet lideri Yair Lapid ise "ABD ile ilişkiler çöküyor, orta sınıf çöküyor, kuzeyi kaybettiler. Bu hükümetle kazanamayız" diyerek Siyonist devletin içine düştüğü vahim durumu ortaya koydu. Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde, “Düşmana karşı uzun bir yıpratma savaşına hazırız. Dayanışmalarından dolayı Avrupa'nın, Asya'nın, Güney Amerika'nın ve tüm dünyanın özgür halklarına selam olsun. Halkımız; sabrınız sonucunda sizi mutlu edecek ve zafere ulaştıracak başka hiçbir şeye ihtiyacınız olmayacaktır” çıkışıyla Filistinli mücahitlerin moral üstünlüğünü göstermiş oldu. İsrail’de yeni bir tartışma daha başladı. İkinci veya üçüncü sınıf Yahudi olarak görülen Etiyopyalı Yahudilerin savaşta cepheye sürülüp ölmeleri sağlanırken diğer Yahudilerin üstün görülme politikası sebebiyle “Gazze'de orantısız derecede yüksek sayıda görev yapan ve ölen İsrail askeri Etiyopya kökenlidir. Bazıları İsrail savaşının bir nevi vatandaşlığa giriş bileti haline geldiğini düşünüyor. Ama bunun bedeli ne olacak?” şeklinde toplumsal sorgulamalara yol açtı. Mısır Maliye Bakanı Muhammed Maıyt, Kızıldeniz'de yaşanan gerginlik nedeniyle ülkesinin Süveyş Kanalı gelirlerinde yaklaşık yüzde 60 oranında azalma olduğunu tahmin ettiğini açıkladı. Tabi ki Mısır hükümeti açısından bunun faturası işgalci Siyonist yönetime yazılıyor. İsrail'i boğulmaktan kurtarmak için Amerika'nın Körfez ülkeleri üzerindeki baskıları sonuç vermiyor. Amerika'nın şu ana kadar İsrail'i Gazze'den kurtarma konusunda bir karar alamadığını, Körfez ülkelerinin Amerika ile güçlü çıkarlarına rağmen Amerikan baskısını reddettiğini görüyoruz. ABD öncülüğünde planlanan IMEC yolu ile Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri, Hindistan ve İsrail’in kontrolü ve baskısı altında tutulacaktı. Böylece, Zengezur Koridoru ve Irak Kalkınma Yolu projelerine karşı olan İran ile de dolaylı bir işbirliği dansı yapılıyordu. Fakat ABD ve yedi büyük ülkenin projesi, 7 Ekim Aksa Tufanı ile Hamas tarafından berhava edildi. Halbuki İsrail ve Hindistan'ın kontrolündeki Ortadoğu, Körfez ülkeleri ve rejimleri, Siyonistlerin ve Hinduların paylaştığı bir koloniye dönüşecek, İran, ABD’nin örtülü sponsorluğunda kalarak Körfez ülkelerini tehdit ederek onları Amerikan diktasına mecbur bırakacaktı. Amerika'nın tüm sponsorları düşmanca projelerdir. Beyaz Saray, uluslararası toplumda İsrail aleyhine seslerin arttığını, buna İsrail destekçilerinin de dahil olduğunu ve bu durumdan kaygılı olduklarını itiraf etti. ABD’nin açıklamasında, "İsrail'i destekleyen sesler de dahil olmak üzere büyüyen bir sürecin başka bir yöne doğru ilerlediğini kesinlikle gördük. Bu bizi endişelendiriyor. Çünkü bunun, İsrail'in uzun vadeli çıkarlarına katkıda bulunacağına inanmıyoruz” denildi. Yedioth Ahronoth ve Reichmann Üniversitesi'nin işgalci İsrail'de yaptığı araştırmaya göre, ''İsraillilerin çoğu şu ana kadar savaşı Hamas'ın kazandığına inanıyor. İsrailli sağcı seçmenlerin %37'si Hamas'ın kazandığına inanırken, %16'sı İsrail'in kazandığına inanıyor. İsrail’deki merkez ve sol seçmenlerin %40'ı Hamas'ın kazandığına inanırken, İsrail'in kazandığına inananların oranı sadece %4.'' İngiliz yazar David Hearst "Filistinliler ilk defa temel taleplerinden taviz vermeyecek bir yönetimle müzakere yapıyor. Çünkü müzakereci Abbas ve Arafat değil Yahya Sinvar'dır. Müzakereci silah taşır, gurur ve haysiyetle başını dik tutar, efendilerine zeytin dalıyla boyun eğmez. Bu sefer müzakereci Oslo'dan değil, İslam okulundan mezun oldu” yorumu ile sürecin başka bir boyutuna vurgu yaptı. ABD’nin ünlü yayın organı Finansal Times, geldiğimiz noktayı şöyle yorumladı: ABD dünya düzenini baltaladı ve tüm kuralları çiğniyor. Batı dış politikasının ana fetişi olan sözde "kurallara dayalı uluslararası düzen", uzun süredir yıkıcı kusurlardan muzdaripti. Sıradan bir insan için bu ifade anlamsızdır. Sonuç olarak bu fikir herhangi bir karşılık bulmaz ve kimseye ilham vermez. Hiç kimse “kurallara dayalı uluslararası düzen” uğruna savaşmak ve ölmek istemeyecektir. Netanyahu'nun Gazze Şeridi'nde savaş suçları işlemiş olabileceğini düşünmeyi bile reddetmek Amerika'nın itibarını zedeliyor. Ancak ABD'nin tüm Ortadoğu'daki tek demokrasiyi sanık sandalyesine oturtacak bir davadan neden endişe duyduğunu anlamak çok daha kolay. Uluslararası hukuk, demokrasilerle otoriter rejimler arasındaki mücadeleye kılıf oluyor. Bütün bu gelişmeler yaşanırken, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri António Guterres, Arap Birliği Zirvesi’nde tarihi bir konuşma yaptı. António Guterres, “Ben, yüzyıllar boyunca Endülüs’ün bir parçası olan Lizbon’da doğdum. Endülüs, Kurtuba’nın, İber Yarımadası’nın kültür ve medeniyet merkezi olduğu bir dönemdi; tıpkı Bağdat’ın Çin sınırından Atlantik kıyılarına kadar uzanan dünyanın kültür ve medeniyet merkezi olması gibi. Ancak yüzyıllar geçti ve kültürel, ekonomik, teknolojik ve askeri konularda meydana gelen bir dizi dönüşüm, dünyayı Arap halkının aleyhinde değiştirdi. Bazen kanlı savaşlar yapıldı. Uzun sömürü dönemleri ve haritada keyfi çizilen sınırların mirası olarak Arap ülkelerinin çoğu sömürgeleştirildi. Sonra kurtuluş için onlarca yıl süren mücadeleler verildi. Bugün dünya bir kez daha değişiyor ve ben Arap dünyasında muazzam bir potansiyel görüyorum. Kaynaklarınız var, kültürünüz var, insanlarınız var… Ancak günümüz dünyasında başarının bir temel şartı var: BİRLİK OLMAK! Tarih, bölünmelerin yabancıların müdahalesine izin verdiğini ve çatışmaları teşvik ettiğini defalarca göstermiştir. Mezhepsel gerilimler, terörizm… Bunlar halklarınızın barışçıl gelişiminin ve refahının önündeki engellerdir. Bu engellerin aşılması, bölünme döngüsü ve yabancıların etkisini kırmak için Arap dünyası ve diğer halklar için daha barışçıl ve müreffeh bir gelecek inşa etmek maksadıyla birlik olup ilerlemeliyiz.” Birlemiş Milletler (BM) Teşkilatı, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Uluslararası düzenin inşası için oluşturulan küresel vesayet sisteminin ana merkezidir. Dolayısıyla o yapının tepesinde görev yapmakta olan halen görevde olan BM Genel Sekreteri António Guterres’in bu çıkışı ABD ve ABD öncülüğündeki zalim düzene bir isyandır, başkaldırıdır. O sebeple çok önemli ve çok değerlidir. İsrailli Emekli Tümgeneral Yisrael Ziv ise, “İsrail'in siyasi çöküşü ve izolasyonu artıyor” uyarısında bulunarak şunları sıraladı: * Giderek daha fazla ülke Filistin'i tanıyor. Smotrich ile Netanyahu'nun Ramallah'ı cezalandırmaya yönelik çocukça davranışları Filistin'in kuruluşunu büyük ölçüde hızlandıracak. * Pek çok ülke, Filistin devletini desteklerken aynı zamanda İsrail'le ilişkilerini kesiyor ya da en azından ayrılma hazırlığı yaparak ilişkileri soğutuyor. Dünyada antisemitizm hızla artıyor ve dünyanın her yerindeki Yahudiler ve İsrailliler için tehlikeye artıyor. Eğitim kurumları ve şirketler İsrail'den uzaklaşmaya başlıyor. Biz tamamen cüzzamlı olduk. * Uluslararası Adalet Divanı'nın “Refah Operasyonu”nun derhal durdurulması yönünde çıkardığı ve kararın uygulanması için Güvenlik Konseyi'ne sunacağı emir, Biden'ın Refah operasyonuna yönelik hoşnutsuzluğu nedeniyle veto edemediği bir başka fırsat olabilir. BM kararı kabul edilirse bu, İsrail'e küresel silah ambargosu, ekonomik ve diğer yaptırımların uygulanmasıyla sonuçlanacak; bunun ekonomimiz ve ulusal güvenliğimiz açısından yıkıcı sonuçları olacak. * CIA'in bu hafta yayınladığı bir rapora göre Hamas'ın gücünün yalnızca yüzde 30'u hasar gördü ve hızla toparlanıyorlar. Şimdiden binlerce yeni savaşçıyı askere almayı başardı. Bizim yıkımımızın hızı Hamas'ın rehabilitasyonunun hızına yetişemiyor ve gelecekte dengeler daha da kötüye doğru değişecek. Aksa Tufanı’yla birlikte Filistin davasının öncüleri arasına giren İspanya’nın Dışişleri Bakanı Jose Manuel Albares, Uluslararası Adalet Divanı’nın İsrail kararlarını resmen desteklemeleri için diğer AB ülkelerine çağrı yapacaklarını söyledi. AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell da İsrail’i Uluslararası Adalet Divanı kararlarını görmezden gelmekle suçladı ve mahkeme kararının uygulanması gerektiğini söyledi. Mahkeme, İsrail’e “Refah saldırısını hemen durdurun” diyordu. Sonuç olarak, işgalci/soykırımcı İsrail ve başındaki Netanyahu Gazze'deki savaşın artık hezimetle sona erdiğini kabul etmelidir. Zira İsrail ordusu asla, Netanyahu'nun savunduğu gibi bir zafer kazanamayacaktır. Ne İsrail ne Filistinliler ne de dünya 7 Ekim öncesine dönebilir… Geride kalan 8 aylık savaş gösterdi ki; “Ertesi gün planı,” artık Filistinliler için değil İsrail’in hayatta kalması için çok daha önemli. Bu gerçeği bundan böyle ne İsrail değiştirebilir ne de arkasında güçler… Aksa Tufanı, İsrail’i ve Küresel Düzeni yok ediyor. Dünya hızla yeni bir düzene hazırlanıyor… Alper Tan 27 Mayıs 2024
··
725 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.