Gönderi

PARALEL SERMAYE Paralel kelimesini de mevcut Cumhurbaşkanı meşhur etti. Gözlerden kaçan paralel bir durumu yazmam gerekiyor. Düşün dünyamız siyaset ve sermaye yalakası olduğu için bu tür konulara açılıp yazı yazamazlar. Aziz Nesin ve Uğur Mumcu yoksa iş başa düşmüştür. ✓ Birinci paralel sermaye bugün itibarını yerle bir ettiğim her mahallede bir milyoner sermayesi olup diğer sermaye yapılarına göre yetmiş beş yıllık yutma tecrübeleri ile en güçlü olan sermaye olup emperyalizm bugüne kadar bunları kullanmıştır. ✓ İkinci paralel sermaye bir ara paralel devlet olarak geçen ve 15 Temmuz da tiyatro karışık darbe girişimi yapan sermaye Tuskon adı ile faaliyet gösteriyordu. Emperyalizm tarafından aynı siyasi partiler de olduğu gibi alternatif bir seçenek olarak büyütüldüler. Bunların bir zamanlar akıl hocaları profesörler bugün yurtdışında olup bir ara ortak oldukları bu iktidara bugün veryansın ediyorlar. Neresinden tutsanız elinizde kalıyor. ✓ Üçüncü paralel sermaye bu iktidarın zengin ettiği Müsiad ve inşaat ile zengin edilenlerdir. Gerçi bugün inşaat ile zengin olanlar yine müteahhit olan ve seçilir seçilmez chatham house yolunu tutan ikinci kez halkı yine bu yönünü gizleyerek seçilen ve yerel halk diyerek göçmen göndermeyeveğiz diyerek ülkenin araplaştırma projesinin uygulayıcı İstanbul büyükşehir belediye başkanı yanında yuvalanmış olup Ankara büyükşehir belediye başkanı ile talip olmuşlardır. Bundan sonra ki favori kullanılmak istenen sermaye bu olacaktır. Emperyalizm ne yapar yıprananı atar yeni işbirlikçi bulur. Bu belediye başkanları her ikisi de Atatürk diyerek toplumdan destek aldılar. Atatürk ile aldatma projesinin bir ayağı da budur. Gelelim ülkede ki durumu çok güzel bir şekilde anlatan fıkraya; Türk ulusunun başına örülen son yirmi yılda ki yıkım Karadeniz bölgesinden çıkan mevcut Cumhurbaşkanı'nın eseridir. Kendisi zaten ben ekonomistim benim dışımda ekonomiden kimse anlamaz diyor. O zaman bir fıkra ile ekonomi dersi vermenin zamanı geldi. Hemde Karadeniz bölgesinden. Bir gün birisi balıkçıya gider ve hemen balığın kuyruğunu koklamaya başlar. Balık satan esnaf der ki; kendi şivesi ile ben yazmayı beceremiyorum. Balık baştan kokar neden kuyruğunu kokluyorsun? Yanıt gecikmez ve tokat gibi gelir; Biliyorum balığın baştan koktuğunu koku kuyruğa kadar gelmiş mi? Onu kontrol ediyorum der. Ülkede su anda durum budur. Koku kuyruğuna kadar gelmesin diye 2002 yılından bu güne kadar verdiğim mübadele 2012 tarihinden çok farklı bir eyleme dönüştü bugünlere geldik. Haklı çıktığıma üzülüyorum ülkem ve ulusum büyük bir kayıp verdiği için. Tarih yapan onlar tarihin acımasız kalemi ve yazarı ben. Ne gördüysem ne yaşattılar ise onu yazmak zorundayım. Yine bu konuyla bağlantılı bir tarihi hikaye daha anlatmak istiyorum. Padişahın biri bir seferde savaşta kaybeder ve yanında tarihi yazan kişiye der ki şimdi ne yazacaksın bugüne kadar sürekli kazandığım için öve bitiremedin beni diye sorar? Yanıt yine tokat gibi gelir. Tarihi yapan siz yazan ben der. Ne yazayım diye sorar ve padişahı yanıtsız bırakır. Biz Türkler tarihi hem yaşar hemde yazarız. Bu sebeple tarihin adı Türk diye geçer. Türk tarih sadece Osmanlı imparatorluğu döneminden ibaret değil. Türk'ün tarihinde 624 yıl en kısa süre olarak kalır Osmanlı imparatorluğu tarihi. 1950 sonrası tarih olarak o da doğru değil yanlı bir tarih dersi okutulduğu ve insanımız merak yoksunu olduğu için tarihini bilmez. İsmet İnönü işte ne diyeyim? Birinci paralel sermaye ile ikinci paralel sermaye arasında yaşanan ilginç bir konuyu tarihe geçmesi için yazmak istiyorum. Bir gün bankada çalışıyorum odamda. Bir mudi geldi. Dedi ki hiddetli bir şekilde; Sizin banka haram faiz veriyormuş yanınızda bulunan Bank Asya helal faiz veriyor paramı o bankada hesap açarak tutmak istiyorum dedi. Bunu size kim söyledi diye sordum. Bank Asya şube müdürü dedi, dedi. Birincisi dedim her iki faizde haram dedim. İkincisi dedim helal faize inanıyorsan ikna olmuş gibi bir halin var. Para senin al götür dedim. Ben size yalan söylryemem dedim. Madem burada ki faiz haram o zaman neden burada çalışıyorsun diye haklı bir soru sordu. Haklısınız bu soru için teşekkür ederim benim farklı bir görevim var onun için bu sektörün içindeyim dedim. Ne anladı bilmiyorum. Parasını aldı gitti. Parası batınca bekledim gelmedi. İbret yaşatacak olduğum için tüm veriler adeta buluyordu beni. Buradan son olarak şunu söylemek istiyorum; Yine 12 Eylül zulmü olarak karşımıza çıkan katılım bankası rezaleti islami şartlara uygun bankacılık ile sunuldu. Oysa kar payı dedikleri parayı faiz formülü ile zaman değerini aynı diğer bankalarda olduğu gibi hesaplayarak veriyorlardı. Yeşil sermaye diye adlandırılan parayı toplamak ve insanları faiz yok diye aldatan bir düzende bu şekilde kuruldu. Onları bitiren soru şudur; Diğer tefeci bankalardan bir farkınız olmadığının ispatı karşılıksız para basma aracı olan kredi kartı neden satıyorsunuz sorusudur? Türk ve insan olmak öldürücü soru sorarak hileyi yanıtsız bırakabilmektir. Önder Karaçay
·
75 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.