Gönderi
Manolo Benìtez'in nam-ı diğer El Cordobés'in sıfırdan, tırmalaya tırmalaya kazandığı muhteşem başarısının,matador olmasının biyografik öyküsü, aynı zamanda İspanya'nın öyküsü.İç içe giren bu öykülerde İspanya'nın iç savaş öncesi hâlini, iç savaş dönemini ve Franco diktasındaki sonraki yıllarını da okuyoruz.Dolayısıyla kan ile yazılmış bir tarih, zulüm görmüş bir halk, ölümler,idamlar, patlayan silahlar eşliğinde direnen, direnemeyen yaşamaya çalışan insanları görüyoruz. Manolo da bunların içinden çıkıyor.Yoksulluğun, açlığın, sefaletin, şiddetin dibini görüyor.Kıtlık yıllarında İspanya'nın hâli de içler acısıydı.
El Cordobés yoksulluğun dibine doğmuştur, tek büyük hayali matador olmaktır. Bu yolda inanılmaz bir mücadele verir, yıllar sürecek, uzun soluklu, alkışlanası bir mücadele.Tüm bu mücadeleyi soluk almadan okudum diyebilirim. Yılmamak, kendine inanmak nasıl olur, insan dişiyle tırnağı ile nasıl kazır? Kitabı hep yüreğim ağzımda okudum. Mücadelenin büyüklüğü, sefaletin derinliği içime işledi. Metinde müthiş bir yoksulluk ve sınıf ayrımı da gözler önüne seriliyor. El Cordobés'in hikayesi aynı zamanda bir sınıf atlama mücadelesi.Yoksul halkın, sınıfsal olarak en altta kalanların omuzlara yükselmesinin bir sembolü.El Cordobés'in ailesinin hikayesi ile başlıyor kitap, her satırı acı ile dokunmuş, annesinin, babasının , ablasının yaşadıkları ayrı ayrı birer dram, Manolo'nun içine doğduğu yokluk ve yoksulluk tarif edilmez.Hem zulüm,hem kıtlık hem iç savaş hem yoksulluk sonrası dikta ve ölüm ölüm ölüm...
Ve bunların ortasında ele avuca sığmayan Manolo büyüyor,pes etmiyor ve başarıyor. Özellikle ablasına olan vefası tüylerimi diken diken etti.Kökleri gerçeklere dayanan muazzam bir hikaye idi. Ayrıca İspanya'nın tarihi ve nereden nereye geldiği ile ilgili gerçek bir gösterge roman. Harika bir kitaptı, çok sevdim, çok etkilendim, iyi ki okudum.
·
82 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.