Gönderi
Rastgele birkaç cümlesine denk geldikten sonra hayran kalarak alıp bir solukta bitirdiğim bir kitap oldu Bir Dinozorun Anıları
Kitap 5 bölümden oluşuyor.
İlk bölümü olan Yaşlılık ve Ölümde yazar benim gibi gençlerin yaşlılık korkusunu,kendisi gibi yaşlılarında yaşlılık memnuniyetsizliğini bir çırpıda alıveriyor.
Ve bu bölümde kitabı yazma sebebini de anlatıyor.
"İhtiyarlar ne yaparlar? Anılarını yazarlar"diyor.Ona göre bir mahalle bakkalının bile anılarını yazması ilginç ve değerli.Bu yüzden anılarını bizlere ulaştırmak istiyor.
"Gençliğin mutluluğu,gençlerin kendileri dışında nerdeyse herkesin inandığı koca bir yalandır"diyerek yaşlıların gençliklerine duyulan sevgisinin abartıldığını söylüyor.Bu bölümde bol bol hayat üzerinde düşündürtüyor bizi.Ve düşüncelerini öyle sade öyle tatlı ifade ediyor ki,soluk almadan okumaya devam ediyorsunuz.
İkinci bölümü olan Çocukluk bölümünde ise tam olarak kendi hayatını anlatmaya başlıyor.Eğer siz de benim gibi Mina Urgan hakkında bir bilgi sahibi olmadan kitaba başladıysanız şaşıp kalıyorsunuz.Çünkü annesinin İsmet İnönü'yü gidip azarlaması,kendisinin Atatürk ile dans ettiği anısı falan derken "Ulan ben kimi okuyorum böyle !"deyip hemen gidip yazarı araştırmaya başlıyorsunuz.
Üçüncü bölümü Gençlik.Bu bölümde aldığı eğitimlerden daha detaylı olarak bahsediyor.Bu bölümü okudukça çok yoğun bir şekilde kendimi daha çok geliştirme isteğim geldi.Kendisi bir öğretmen olduğundan kitabı oldukça didaktik bir anlatıma sahip,ve sanki bir öğretmen size en değerli vaktini ayırıp hayatından örnekler vererek sizi kısa zamanda yetiştiriyor gibi hissediyorsunuz.
Sonra en sevdiğim bölüm olan Gençliğimde Tanıdığım Bazı Kişiler bölümü geliyor.Bu bölümü bayıla bayıla okudum.Halide Edip Adıvar ile olan anılarını,Halide Edip ve Atatürk arasında ki olayları,Fakih Rıfkı'yı,Aziz Nesin'i,Sait Faik'i ve daha birçok ismi anlatıyor.
Sonra en sevdiğim şairlerden biri olan Ahmet Haşim ile olan anılarını ve Ahmet Haşim'i anlatıyor.Kişiliğini hiç beğenmediği şair Yahya Kemal'i de bol bol gömmeyi ihmal etmiyor.
Ve o sıralar size hiç tanıdık gelmeyecek bir karakterde olan Necip Fazıl'ı anlatıyor.Minik bir bilgi vereyim,Mine Urgan'ın "asılacak ip"anlamını veren Urgan soyismini Necip Fazıl Kısakürek önermiş.
"Sen nasıl olsa bir gün asılacaksın,solcusun ya" diyerek ona bu soyismini önermiş.Mine Urgan'da memnuniyetle kabul etmiş.
Bu bölüm hakkında daha fazla bir şey yazmayacağım,zaten kitabı okumayacak olsanız bile mutlaka bu bölümü okumanız gerektiğini düşünüyorum.
Son olarak Siyasal adlı bölüme gelerek çetrefilli siyasal yolculuğunu anlatıyor.Bu kısım beni biraz sıksa da oldukça fazla siyasi olayla ilgili bilgi sahibi olmamı sağladı.Özellikle nedendir bilinmez herkesten sır gibi saklanan Struma Gemisi olayını görüp duyarak birinci ağızdan anlatması beni çok şaşırttı.
Bana çok şey katan ve daha da önemlisi bol bol keyif veren bir kitap oldu.Aradan uzun bir vakit geçmesini ve kitabı tekrar alıp okumayı heyecanla bekliyorum.
·
55 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.