Gönderi

144 syf.
·
Not rated
~Herkesin hayatı kendine güzel, kendine acı, kendine dram; belki kendine mahsus gizemlerle, özel hikayelerle çevrili. Bilinmez kaç yıla sığdırarak sürdürdüğümüz şu sayılı günlerin toplamında bize nelere mal olduğunu, içinde neler yaşadığımızı oturup bir gözden geçirmekte öyle her baba yiğidin harcı değil. Yüzleşmek çoklukla zor, hesaplaşmak cesaret istiyor. Geri dönmek bir hesap, her şeyi unutmak bir kâbus, kim bilir belki başka bir durak. Durup üzerine düşünmemiz gereken şeyler. ~Dini inançların tartışma dışıydı, pazarlığa tabi olmayacak kabullerim, kimseye ödünç verilmeyecek hayallerim ve henüz bir Allah'ın kuluna açılmamış itiraflarım vardı.İlerleyen yaşlarda artık hayatında bir grameri olduğuna, öyle çalakalem ilgilerle serazat bir çılgınlığa izin vermeyecek kadar müstakil bir haritasının varlığına inanmaya başlamıştım. ~Oysa ben sanırdım ki irademi elime aldığımda artık her şey kendi yoluna girecek, ne desem olacak ve ben kendimi muradıma sektirmeden ulaşan bir fail olarak mutlu olacaktım. Hayır, hiç de öyle değildi. Nasibime düşen insanlarla bir ömür tüketecektim. Sanırdım ki niyet etmek yeterlidir; hayal kurmak yolu yarılamakla, adım atmak onu bitirmekle eş bir şeydir. ~İnsan pek çok şeyle imtihan edilir. Beden bir imtihan objesidir; mal mülk ve bilumum servet hiç de göz ardı edilmemesi gereken birer dert kapısıdır. Önemsediğimiz her ne varsa, yücelttiğimiz her şey anında bir imtihan ögesi olarak karşımıza çıkar. İhtimamla üzerinde durduğumuz, kendimizle aynileştirdiğimiz her ne varsa onların hepsi şaşırtıcı bir şekilde birer vazgeçilmezimiz olarak başımızın belası olmakta gecikmeyecektir. Hayat bir imtihan olduktan sonra bizi bulan ne sonuna kadar huzur ne de sonuna kadar kasvet olacaktır. Fakat sınayan belli ise hiçbir sorun yoktur, aklımız sorulara takılmaz. ~Geçmiş bizi bırakmaz. Eskide olan bitenler üstümüze yapışır; soyumuz bizi bırakmaz, doğal ve inşa edilmiş şecerilerimiz bir türlü vazgeçemediğimiz nişanelerimiz olur. Bizi ağır bir şekilde terletecek günahlar bize aittir, ne yaptıysak biz yapmışızdır. Bunda şek ve şüphe yoktur. Teolojimiz de sosyolojimiz de böyle işler ama toplumun kanaati bambaşkadır. Dahil olduğumuz millet, mensup olduğumuz mahalle, köklerimizin saklandığı kabile, doğduğumuz yer, üzerimize yapışan kültürel miras bizi bir ömür boyu sürecek kimlikle iç içe yaşamaya zorlamaktan geri durmaz. ~Hepimiz bir yarışın içine dahil oluruz. Yavaş ilerleyenler, koşanlar koşturanlar, büyük küçük adımlarıyla koşuyu tamamlamaya çalışanlar, hevesliler, müşkülpesentler, hepsi oradadırlar. Kimileri daha önceden başlamış bir koşudan devraldığı bayrağı daha ileri götürme derdindedir, kimileri içinse hayat yeni başlamaktadır. Durdukları yer ilk duraktır. Gidecekleri menzil daha yeni belirlenmiştir. ~Aklı başında olan biri için iyi bir kalbe sahip olmaktan daha önemli başka bir şey yoktur. Kalbin fiziksel varlığının son bulması ile hayatı tamamlamış oluruz; buna karşılık onun manevi varlığının son bulması ile ise insanlıkla olan ilişkimizin artık hiçbir anlamı kalmayacaktır. İnsanın hep karnı acıkmaz, hep bedeni üşümez. İnsanı kalbi de acıkır, ruhu da üşür. ~Herkes aynı derecede şanslı, herkes aynı düzeyde avantajlı değildir. Dünyaya anne ve babasız gelmek ya da dünya hakkında daha hiçbir korunaklı ölçüt geliştirmeden onlardan birini ya da hepsini kaybetmiş olmak insanı nereden bakarsak bakalım yarım bırakır. Hangi yaşta olursa olsun, insanın, ebeveyninin şefkat ve merhametinden mahrum olması aşılması zor gerilimler giderilmesi imkansız travmalar yaratır. Sevgi ve şefkatlerini başkaları ile aynı yere, aynı kefeye koyamayacağımız tek bir insan varsa o da sadece ve sadece annelerimizdir. Bize hissettirdikleri emsalsizdir, varlıkları neşe ve rahmet, yoklukları yeis ve özlemdir. ~Zamanın ruhu bizi kendi kelimeleriyle düşünmeye, kendi kavramlarıyla söz almaya, kendi düşünme kalıplarıyla fikir beyan etmeye ve kendi konteksi içinde kalmaya mahkum eder. ~Bir kültüre mensup olmak onunla eş zamanlı bir şekilde varlık bulan bir aidiyete, bir mensubiyete dahası bir kimliğe sahip olmak demektir. Kimliğin bileşenleri arasında kültür en derin ve en yoğun içeriklerle öne çıkmayı başarır. Kültürsüzlük diye bir şey varsa bile bu sadece kültürün ağrılarını ifade etmek için vardır. İnsanı insan kılan bağlı olduğu kültürel aidiyet evrenidir. ~Aynı yerde durmaz, aynı kıvamda kalmayız. Bir değişiklik ihtiyacı bütün bedenimizi, aklımızı ve ruhumuzu işgal eder. Artık buralardan çekip gitmenin vakti geldiğinde bizi kimse tutamaz. Kelimeler yıpranmış, ilişkiler sönümlenmiş, burada zor bela ilerleyen hayat bizim müşküllerimizi arttırmaya başlamıştır. Bu nedenle gitmenin, bu nedenle ayrılmayı göze almanın, bu nedenle buralara veda etmenin vakti saati gelmiştir. Yer yerinden oynar, gök kararır, insan şu kocaman dünyada kaçıp sığınacağı bir yer arar. Gitmek her zaman metazori olmaz bazen de ayrılmak zarif bir tutkunun derin bir özlemin hatta belki de fantastik bir hevesin sonucu olmuştur. Bir yerden çekip gitmenin öyle pek de kolay bir tarafı olmaz. Gidiş burukluk yaratır, zorlamalar kovalanmalar, korkular hep yanımızdadır. Terk ettiklerimizin çetelesini yanımızda taşırız. Unutacaklarımız, hatırımızdan çıkarmayacaklarımız vardır. Gitmek sonuçta kişisel bir tercihtir, oysa asıl olan yolda olmaktır. Kimin yanında tarumar olduysa insan tam da onun yanında kendini onarmanın bir yolunu bulacak.
Derdimiz Hayat
Derdimiz HayatNecdet Subaşı · Mahya Yayınları · 202041 okunma
·
76 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.