Gönderi

336 syf.
6/10 puan verdi
·
13 günde okudu
ÖLÜLER EVİNDEN ANILAR-kitap yorumu
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
çok bayılarak okumadığım usta yazarlardan biri. Çoğu kitabının çok abartıldığını düşünürüm ve genelde dili beni çok içine çekmez. Şuana kadar en beğendiğim eserleri
Kumarbaz
Kumarbaz
Suç ve Ceza
Suç ve Ceza
ve
Beyaz Geceler
Beyaz Geceler
oldu. bu eserine de büyük bir beklentiyle başlamamıştım çünkü çok dillenen bir eseri değildi. Bu 3 eseri kadar sevmedim ama diğer eserleri arasından da sıyrıldı diyebilirim. Konusundan kısaca bahsedersem; Ana karakterimiz bir köyde yaşayan eski mahkumun ölümünün ardından anı defterini buluyor ve okumaya başlıyor. Bu mahkum karısını öldürmüş ve bu nedenle hapis yatmış olarak biliniyor ancak çıktıktan sonra çocuklara ders vermeye başlamış ve sakin bir hayat geçirmiş. Biz de anı defteriyle mahkumun hapishanede neler yaşadığını, suçluların neler hissettiğini, hapishane ortamını, o dönemin Rusyasını okuyoruz. Benim için ortalama bir eser oldu. Ancak tekrardan Dostoyevski'nin diliyle barışamayacağımı anladım. Belli bir noktadan sonra klasik Dostoyevski sendromum başladı ve akmamaya başladı eser. Sıkılmaya başladım 250 den sonra. Merak uyandırıcı bir eser kesinlikle değil. Yazarın gözünden suçluların yaşamını okuyormuşsunuz gibi oluyor, inceleme gibi de düşünülebilir çünkü bir olay olmuyor. Sadece gözlemlerden ibaret. Bu durum çok sıkmıyor ve hatta bazı kısımlardaki gerçekliklik ve o acımasız dünya isanı etkiliyor, sanki onların suçlu olduğunu unutuyor insan ve acıyor. Bu yönden de kötü değildi ama yine de aşırı etkilenmedim. Genel hatlarıyla
Lev Tolstoy
Lev Tolstoy
havası veya
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
havası vardı eserde bence. Özellikle bir idam mahkumunun son gününü okuyormuş gibi oldum bazı kısımlarda. Orada da aynı şekilde sulunun gözünden bakıyordunuz ve çoğu yerde ona üzülüp acıyordunuz ama bu durum rahatsız da ediyordu çünkü o bir suçlu. Bir idam mahkumunun son gününde suçlunun suçu açıklanmıyordu ve bu da ayrı bir etkileyici durumdu ama burada başlarda karısını öldürdüğü yönünde ufak bir bilgi gelip kayboluyor daha sonrasında bahsedilmiyor. Benzer yönleri bence çok fazlaydı. Bu eser beni daha az etkiledi sadece. Daha düz ve etkileyici olmadan gözlemler aktarılmak amacıyla yazılmış gibiydi. Bazı bölümler güzeldi. Özellikle cellatlarla ilgili bölüm ve hastane bölümleri beni etkiledi. Hastaneye mahkumların dinlenmek için gitmek istemesi bu yüzden kendilerini hasta hale sokmaya çalışmaları, oradaki doktorların bunu bilip acıyarak yardımcı olma çabaları ve cellatlarla ilgili yazarın izlenimleri aktarışı güzeldi. Birkaç cümle hoşuma gitti ve altını çizdim. Bu bölümler dışında bazı mahkumlardan bahsedişi güzel aktarılmıştı (Ali karakteri mesela) ama diğer bir yandan da çok fazla mahkum adı vardı ve kafam çok karıştı bazen. Sürekli yeni bir ad ekleniyor ama bir daha o addan bahsedilmiyordu. Bu durum bence saçmaydı. Ana kahramanımız hakkında nerdeyse hiç bilgi yoktu. Yaşadıkları, mesleği (üst sınıf olduğu yazılmıştı ama üstünde durulmamıştı.) yalnız kalışı, hapishanedeki insanlarla iletişimi daha detaylanabilirdi. diğer karakterler dışında onun yaşamını merak ettim ve hapishanede nasıl bulaşmadıklarını tam anlayamadım. Bu yönden eksikti bence. Genel olarak kötü değildi ama çok beklentiyle başlamamanızı öneririm. Aşırı beğendiğim bir eser olmadı. Dostoyevski'den sevdiğim eserlere girmedi ama dediğim gibi ortalamaydı. Nötr duygular besliyorum esere. Okunabilir ama çok da önereceğim bir eser değil. Bir idam mahkumunun son günü eserini öneririm bu tarz sevenlere daha çok.
Ölüler Evinden Anılar
Ölüler Evinden AnılarFyodor Dostoyevski · Antik Batı Klasikleri · 201014,8bin okunma
·
103 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.